Arakçılar  /  Manbiki Kazoku  /  Shoplifters

Kore-Eda Hirokazu Altın Palmiye ödüllü ‘ARAKÇILAR’ ile aile hayatını merkezine alan filmlerini sürdürüyor.

SAKİN BİR MELODRAM

Japon sinemasının efsane ismi Ozu ustadan miras kalan minimalist tarzıyla Kore-Eda, yankesicilik yapan bir aile üzerinden, içinde yaşadığımız ekonomik modelin ahlaki sorunlarına ayna tutuyor. Çok iyi anlatılmış naif öyküsüyle, şefkatli üslubuyla,  nsani değerleri öne çıkaran şiirsel içeriğiyle film, ‘aile nedir’ sorusuna cevap arıyor. Film, aile olmak için kan bağından çok sevginin, hoşgörünün gerekliliğini vurgulayan insancıl mesajı ile beğeni kazanıyor.    VİKTOR APALAÇİ

Yönetmen- senaryo- kurgu : Kore-Eda Hirozaku
Görüntü yönetmeni : Kondo Ryuto
Müzik : Hosono Haruomi
Oynayanlar : Lily Franky – Ando Sakura- Matsuoka Mayu- Kiki Kirin-Kairi Jyo- Miyu Sasaki

 

Aile hayatı ve çocukları merkezine alan, aile kavramını toplumsal açıdan sorgulayan filmleriyle tanınan Kore-Eda Hirokazu, ‘Arakçılar/Manbiki Kazoku’ ile Cannes’a yedinci kez gelişinde Altın Palmiye Ödülü’ne ulaştı. Japon sinemasının efsane ismi Ozu ustadan miras kalan minimalist tarzıyla Kore-Eda, yankesicilik yapan, toplumun kalıplarına uymayan bir aile üzerinden, içinde yaşadığımız ekonomik modelin ahlaki sorunlarına ayna tutuyor. Film, hırsızlıkla geçinen bir ailenin yaşamını anlatırken, Japon toplumunun ekonomik ve kültürel modellerini sergileyip yozlaşmayı başarılı bir şekilde eleştiriyor. Çok iyi anlatılmış naif öyküsüyle, şefkatli üslubu ve kusursuz mizanseniyle, insani değerleri öne çıkaran şiirsel içeriğiyle film, ‘aile nedir?’ sorusuna cevap arıyor.

Film, marketlerden ufak tefek hırsızlıklar yaparak hayatını sürdüren, bir gecekonduda yaşayan bir ailenin, aralarına yeni birini almalarının ardından gelişen olaylara odaklanıyor. Her ne kadar aynı çatı altında oturup, aynı masayı paylaşıyorlarsa da, bu altı kişilik ailenin bireyleri arasında akrabalık bağları yok. Bir süpermarketten babasının gözetimi altında hırsızlık yapan küçük bir erkek çocuğuyla başlayan filmde, beş kişilik ailenin mutlu bir gecekondu hayatı yaşadığını görürüz. Görünürde iki çocuklu anne baba ve yaşlı bir büyükanneden oluşan aile, bir gün dışarıda donmak üzere olan bir kız çocuğunu himayelerine alır. Ailesinden şiddet gören masum kız çocuğunun aile reisi Osama (Lily Franky), tarafından eve getirilip karnının doyurulmasından sonra, bir boğaz daha doyurmanın zorluğuna rağmen, tüm aile fertleri çocuğu kucaklama fikrinde birleşir.

Fakir bir ailenin dramatik hikâyesini duyarlı ve sevecen bir üslupla anlatan film, aile olmak için kan bağından çok sevginin, hoşgörünün gerekliliğini vurgulayan insancıl mesajıyla öne çıkıyor. Az gelir getiren bir işte çalışan Osama, iki kızı ve oğluyla uzmanlaştıkları yankesicilik ve hırsızlık işleriyle aileye bir ek gelir sağlamaktadır. Tam da mutlu bir aile tablosu çizdiklerini gördüğümüzde, gelişen beklenmedik bir olay ile kapkaççı ailenin bir sırrı gizlediklerini öğreniriz.

DOKUNAKLI BİR AİLE DRAMI

Erkek çocuğun kendisine gözcülük eden Osama’nın oğlu olmadığını öğreniriz. Ablası zannettiğimiz evin büyük kızı, aslında çocuğun teyzesidir. Anne ve büyük anne zannettiklerimiz arasında hiçbir akrabalık bağı yoktur. Ailenin tek umudu, çok yaşlı olan büyük annenin ölümünden sonra ellerine geçecek ve kendilerini sınıf atlatacak sigorta parasıdır. Sigorta yetkilileri durumu ortaya çıkardıklarında, işler bambaşka bir kulvara taşınacaktır.

Sakin bir melodram olan ‘Arakçılar’da Kore-Eda, aile ilişkilerinin karmaşıklığını çizgi dışı bir aile üzerinden, sevilen tarzını yansıtan dokunaklı bir üslupla anlatıyor. Düzene uymayan, hırsızlıkla geçinen ama mutlu bir aile… Her zaman olduğu gibi karakterlerine, yazdığı senaryolarda şefkatle yaklaşan Kore-Eda, onları yargılamadan etkileyici olabiliyor.

Senaryo, öykünün gizemli sırrını uzun süre saklamada başarılı. Garip ailede birinin hırsızlık yaparken yakalanmasıyla pek çok sır finale doğru açığa çıkar. Kore-Eda, aile hayatını işlemedeki hünerini evvelce kanıtladığı ‘Küçük Kız Kardeşimiz’in (2013) kahramanları babaları tarafından yıllarca önce terk edilen yetişkin üç kız kardeşti. Babalarının cenazesine katıldıklarında, babalarının yaptığı yeni evlilikten olma 14 yaşında yarı bir kardeşin varlığını öğrenirler.

Kore-Eda, ‘Arakçılar’daki insancıl mesajı o filmde de tekrarlıyor; üç kız kardeş yetim kalan kızı kucaklayarak birlikte yaşamaya davet ediyordu. Beş yıl önce Cannes Film Festivali’nden Jüri Ödülü ile ayrılan ‘Benim Babam, Benim Oğlum/Tel Pere, Tel Fils’te Kore Eda, doğum sırasında bebekleri karışan iki ailenin, yıllar sonra gerçeğin ortaya çıkmasıyla yaşadığı travmayı anlatıyordu. Anne baba- oğuldan oluşan varlıklı ve mutlu bir aile, doğumevinde yapılan yanlışlığı altı yıl sonra öğrenince başka bir ailenin çocuğunu büyüttüklerini görüyorlar. Biyolojik çocukları ise dar gelirli, mütevazı bir ailede büyümüştür. Her iki çocuk da yetiştikleri ailede mutludur.

‘Arakçılar’ın konusu Kore-Eda’nın 2009 yapımı ‘Şişme Bebek/ Air Doll’ filmini anımsatıyor. Bu erotik fantezi Cannes’ın Belirli Bir Bakış’ bölümünde gösterilmişti. Yönetmenin fetiş oyuncusu Lily Franky, ‘Benim Babam, Benim Oğlum’ ‘Küçük Kız Kardeşim’ ve ‘Fırtınadan Sonra’(2016) filmlerinde yer almıştı. Usta oyuncu ‘Arakçılar’da baba Osama rolünde çok başarılı. Büyükanneyi oynayan Kirin Kiki geçen yıl, eylül ayında vefat etti.

KORE- EDA FİLMİNİ YORUMLUYOR

Geçen yıl Cannes Film Festivali’nin kapanış Galası’nda jüri başkanı Cate Blanchett Japon yönetmene Altın Palmiye Ödülü’nü verirken, “tek kelimeyle altüst olduk” diyerek filmi övmüştü. Ödül töreninden sonra Kore-Eda Hirokazu’nun yaptığı basın konferansında bulunmuştum. ‘Aile’ temasına olan sadakatini şöyle açıklamıştı: “2004’te ‘Nobody Knows’u yaptığımda bekâr ve çocuksuzdum, babam da hayattaydı. Bugün ellili yaşlarımı sürdürüyorum, evliyim ve 10 yaşında bir kızım var. Yaş aldıkça filmlerimde değişik aileleri anlatıyorum. Çocukluğum filmdekine benzer küçük bir evde geçti. Altı kişiydik, benim odam yoktu. Filmimde kan bağları olmadan da sevginin gücüyle gerçek bir aile olunabileceğini göstermek istedim.”

Hirokazu, çocukları yönetmede uyguladığı yöntemleri şöyle izah etti: “Çocuklara senaryo vermiyorum. Gerekirse kulaklarına replikleri sufle ediyorum. Öncesinden hiçbir şart koşmadan çocuklara doğaçlama yapabilme şansı veriyorum”. Yönetmenin sözünü ettiği ‘Nobody Knows’un kahramanları her birinin babası farklı dört çocuktu. Babalarından habersiz, anneleriyle birlikte otururken, annelerinin aniden onları terk etmesiyle kaderleriyle baş başa kalıyorlardı. Bu filmin 14 yaşındaki oyuncusu Yuya Yagira, kazandığı En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ile festival tarihinin en genç ödüllü aktörü oldu.

‘Arakçılar’, Kore-Eda Hirokazu’nun Cannes’da yarıştığı yedinci filmi. Kariyerinin ikinci filmi ‘Distance’ ile ilk kez yarışmaya 2001’de katılan Japon usta, 2015’teki ‘Küçük Kız Kardeşimiz’de büyük anneleriyle yaşayan üç kız kardeşin öyküsünü anlatmıştı.

 

OrtaKoltuk Puanı:

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz