Parthenope
Parthenope
NAPOLİ’YE YENİ AŞK MEKTUBU
Cannes’a 7. katılışında Sorrentino “PARTHENOPE”
ile ilk kez düş kırıklığı yaşatıyor.
Sorrentino, Napoli’nin güzelliğnin estetiğini
yansıtmadaki başarısıyla “biçim”i iyi kullanırken “öz”ü
unuttuğu için eleştirildi. Filmin izlenmesi yorucu, hatta
sıkıcı olan ilk 1.5 saatinden sonraki 45 dakikasında
yönetmenin mizansendeki dehasına tanıklık ediyoruz.
Güzelliğiyle perdeyi aydınlatan başroldeki Celeste Dalla
Porta çok başarılı.
Günümüz İtalyan sinemasının en yetenekli ismi Paolo
Sorrentino Cannes Festivali’nin gözde yönetmenleri arasında;
zira kariyerinin 10 filminden 7’si Cannes’da gösterildi. Film,
kahramanı Parthenope’nin (Celeste Dalla Porta) 1950’deki
doğumundan günümüze, Napoli’yi arka planına alarak,
çevresindeki kalabalık erkek ve kadınlardan oluşan karakterler
eşliğinde hayatını anlatıyor. Film, özgürlüğüne, Napoli’ye ve
aşka aşık bir kadının destansı portresini çiziyor. Tarifsiz ya da
yarını olmayan, acıya mahkum eden, ama yeniden başlamanızı
sağlayan gerçek bir aşk. Umutsuz bir ufka rağmen film
kaygısız gençliğin mükemmel bir Capri yazını anlatmayı
amaçlıyor.
ANLAMSIZ VE İMKANSIZ AŞKLAR
Parthenope’nin eklektik bir grup karakterin hayatına girip
çıkmasıyla birlikte gidişatını çizdiği filmde Paolo Sorrentino,
Napoli’nin kendisine ve onun herkesi etkileme, hatta yok etme
yeteneğine de yoğun bir şekilde odaklanıyor. Yönetmen bir
önceki filmi “Tanrının Eli / E Stata la Mano di Dio”da bir
film yapımcısı olan Fabieto’nun, 1980’lerin çalkantılı
Napoli’sinde yaşadığı aile trajedisi sonrası, futbol sevgisinin
peşine düşmesini ve umut verici gelişmesini anlatmıştı.
Yönetmen doğduğu şehire aşk mektuplarını “Parthenope”de de
sürdürüyor. Napoli’nin futbolda şampiyon olduğ senede, ateşli
taraftarlarının bayraklarıyla yaptıkları kutlamaları final
sahnesine taşıyarak, aşık olduğu kulübüne de saygı duruşunda
bulunuyor.
Nice-Matin eleştirmeni “Parthenope”yi “Napoli Turizm
Ofisi’nin uzun tutulmuş bir reklam filmi”ne benzetti. Gazete
Sorrentino’nun klişe kartpostallar, pastoral görüntüler eşliğinde
şehri ve çevresinin kusursuz güzelliğinin estetiğini
yansıtmadaki başarısını kabul ediyor. Ancak biçimi kullanırken
özü unuttuğu için yönetmeni eleştiriyor. Bir Sorrentino hayranı
olarak, filmin ilk yarısında sıkılıp salondan çıkanları izlerken
içim acıdı. Aşık olduğu şehrin reklamını bir turizm ofisi gibi
yapmayı sürüren İtalyan yönetmen, 136 dakikalık filmin 1.5
saatinde yorucu, hatta sıkıcı olurken, filmin son 45 dakikasında
kazandırdığı tempoyla hayranlık uyandırıyor. İzleyici
yönetmenin mizansendeki dehasına tanıklık etmekle teselli
buluyor. Ben kendi hesabıma erken çıkanların filmin son üçte
birlik kısmını izlemekten mahrum kaldıklarına üzüldüm.
Paolo Sorrentino senaryosunda, “Tarının Eli”nden önce,
“Polvere Di Napoli” ve “Napoli 24”de olduğu gibi doğduğu
şehre olan sevgisini “Parthenope”de tekrarlamayı sürdürüyor.
Sevilmiş, hayal kırıklığına uğramış Parthenope’nin etrafındaki
Napolilileri, melankolik sürüklenişlerinde, trajik ironilerinde
ve cesaretlerinin kırıldığı anlarda takip ediyoruz. Hayatın çokuzun, unutulmaz ve sıradan olabileceğini söyleyen filmin arka
planında bizi büyüleyen,gülen ve incitebilen o tanımlanamaz
şehir, Napoli. Film, özgürlüğüne düşkün bir kadının epik
yükseliş ve aşk öyküsünü anlatıyor. Gerçek aşklar, ama acı
veren aşklar yaşayan Capri’nin sorumsuz, tasasız gençleri…
Film, Napolinin zengin bir ailesinin güzel, güçlü kızı,
başarılı antopolog Parthenope’nin hayatının 60 yıllık bir
dönemini anlatıyor. Adını bir Yunan deniz kızından alan
Panthenope etrafındaki erkeklerin arzu nesnesidir. Buna
kardeşi Raimondo da dahildir. Raimondo’nun en yakın
arkadaşı Sandrino, genç kıza çocukluğundan beri aşıktır.
Panthenope kendisine yüz verip onunla seviştiğini öğrenen
kırılgan Raimondo tereddüt etmeden intiharı seçer. Film
gençlerin arzuları, kafa karışıklıkları üzerine. Bu konuda
Sorrentino : “Gençlerin hayalleri, arzuları ve amaçları üzerine
epik bir film “Panthenope”. Üniversite hocası Marotta’nın
(Silvio Orlando) izinden giden Panthenope, azmi ile ünlü bir
antropolog olur ve emekli olmaya karar verince Napoliyi
terkeder. -
Filmde 3 antropolog var : Üniversite hocası Marotta, öğrencisi
Panthenope ve yanında staja gittiği ünlü Katolik rahip (Peppe
Lanzetta). Film, antropoloji nedir sorusuna cevap arıyor.
Antropologlar ilkelden uygara tüm insan gruplarının öncesinin
anatomik yapısını, sahip olduğu özellikleri, yaşayış koşullarını,
ürettikleri eserleri, konuşmuş oldukları dilleri, geleneklerini
inceleyen bir bilim insanıdır. Moretta filmde : "Antropoloji
doğruları görmektir. Billy Wilder bir antropologdu” der.
Sorrentino insanlık durumuna filminde metafiziksel bir
analizle yaklaşmayı denemiş. Cannes Festivali Direktörü
Thiérry Frémaux festival seçkisini açıkladığı basın
konferansında, filmi “Sorrentino gösterişli stili ile, kendisinin
güzelliğinin dışında,...
Horizon : An American Saga Chapter 1
Horizon : An American Saga Chapter 1
Yayılmacı katiller her yerde
Değişen bir şey yok: Hayatta kalma güdüsü baskın geliyor. Hayatta kalmak için yayıl ve öldür!
Ankara’da...