Takıntılar

Takıntılarımızın nedeni kendimiz mi, çevremiz mi?

Bu hafta vizyona giren “Takıntılar”, hepimizde az ya da çok olan kimi takıntıların aslında hayatı zorlaştırmasına bir bakıma yine kendimizin neden olduğunu, onun sağaltımında çevrenin de etkisinin bulunduğunu, sömürüye kaçmadan, mizaha çokça sığınarak veriyor. 

OrtaKoltuk Puanı:

 

Takıntıların Mizahı

Bu hafta vizyona giren “Takıntılar”da, ana karakter olan Hikmet’e hayat veren usta oyuncu Zafer Algöz’ü bu kez Cem Yılmaz olmaksızın ama yine güldürür halde görme fırsatını yakalıyoruz. Birbirlerinden haberdar olmayan, kimi takıntıları bulunan altı ana karakterin, kendilerine aynı anda randevu verilmesi ve efsane doktorlarının da bir türlü gelmemesi nedeni ile sorunlarıyla kendilerinin baş etme yöntemlerini mizahi bir anlatımla izliyoruz. Yer yer akışın sekteye uğradığı anlarda, istemsiz küfürlü sözler ve cinsel hareketlerde bulunan, aslında oldukça beyefendi olan Hikmet’in (Zafer Algöz) müdahalesi ile film yine mizah dozajını yakalıyor. Yapımın sürprizi ise kapanış jeneriğinde. Aman film bitti diye hemen salonu terk etmeyin…

Bu Kez Yerli Takıntılar

Antalya Altın Portakal Festivalinde prömiyerini yapan, İzmir Film ve Müzik Festivali gibi başka festivallerle de izleyicisi ile buluşan “Takıntılar” bu hafta itibariyle vizyonda. Takıntılar, aslında sanatı takip eden kesim tarafından bilinmedik bir konuya sahip değil. Zira film bir tiyatro uyarlaması. Fransız yazar Laurent Baffie’nin “Toc Toc” adlı oyunundan sinemaya aktarılmış. “Toc Toc” İspanyolcada Obsesif Kompulsif Bozukluğun kısaltılması olduğu için bu adı almış. Yazar Laurent Baffie, Yunus Nihat Özcan’ın yönettiği bu yeni uyarlamanın gösterimi sırasında Antalya’ya da gelmişti. Ve orada Milliyet Gazetesinin değerli yazarlarından Müjde Işıl’a verdiği röportajda Türkiye’deki bu uyarlamayı İspanyol’daki yapıma nazaran daha çok beğendiğini, özellikle de başrol oyuncusu Zafer Algöz’ün oyunculuğunu çok takdir ettiğini belirtti.

Ben filmi izlerken gerçekten de tiyatro eserlerini olanaklar ölçüsünde izlemeye çalışan birisi olarak bunu daha önce bir tiyatro eserinde izlediğimi de hatırladım. İsminin cevabını tam arıyordum ki onun cevabını da yine bu röportajda buldum. 2019 yılında Tatbikat Sahnesinde “Takan Takan”a ismiyle bu kez tiyatro eseri olarak izlemiştik. Konuya gelmeden önce belirtelim ki son dönemlerde yerli yapımlarda aslında tiyatro için yazılan birçok eserin sinemaya aktarımında bir artış görüyorum. “Cebimdeki Yabancı”, “Lütfen Cevap Veriniz”, “Tezgâh”, “8×8” ilk akla gelenler. Tiyatro eserlerinin dar mekânda geçmesi ve de karakterlerin daha çok diyaloglarıyla eserin ilerlemesi nedeni ile aslında bunun sinemaya aktarımı bir bakıma risk de. Zira sinema, tiyatroya göre daha çok imkâna sahip. Artık Zafer Algöz’ün parlak oyunculuğu ile hemen kendisini izlettiren Takıntılar’ın konusuna gelebiliriz.

Nerede Bu Orhan Kerim Baykal?

Film, çeşitli psikolojik rahatsızlıklardan mustarip farklı karakterlerin aynı gün ve saatte popüler ve efsane doktorlardan Orhan Kerim Baykal’dan randevu alıp aynı anda kliniğe gelmeleri ile başlıyor. Karakterlerin her birinin farklı rahatsızlıkları var. Bunlardan ilk olarak Zafer Algöz’ün canlandırdığı Hikmet ile tanışıyoruz. İstiklal Caddesi’nde yürüdüğü esnada istemsiz olarak müstehcen kelimeler ve davranışlar sergileyen Hikmet, bu rahatsızlığı nedeni ile kimi yanlış anlamalara neden olduğu için tepkilerle de karşılaşır. Hatta ilerleyen sahnelerde grup arkadaşları ile grup terapisi yaptığında bu istemsiz davranışları nedeniyle evliliğin direğinden dönmüştür. Nikâh memurunun kendisine evlenmeyi kabul edip etmediğini sorması üzerine ağzından yine galiz küfürler çıkınca müstakbel eşi tarafından törende terk edilir. Hikmet aynı zamanda Doktor Orhan Kerim Baykal’dan aldığı randevuya ilk gelendir. Sonra diğer karakterleri tanımaya başlıyoruz.

Filmin ilk beş on dakikasında verilen bu karakter açıklamaları aslında sonraki bolca diyalog kısımlarında işimizi kolaylaştırıyor. Seyirci hemen karakterlerin özelliklerine vakıf oluyor. Karakterlerden Efe (Bora Akkaş) o derece simetri hastasıdır ki aslında ailesinin kendisine taktığı Efe Can kısmındaki Can’ı uyumsuz olduğu için atacak kadar sınır tanımaz. Çizgilere basamayan, simetri duyarlısı Efe de kimi ilişki randevularında bu rahatsızlığından ötürü başarı sağlayamaz. Kumru (Özge Özberk) ise, oldukça kuruntulu, batıl inançlarla dolu, evde sürekli bir felaket olacağı hissi nedeni ile devamlı evine gidip orayı kontrol etmek zorunluluğu hisseden biridir.

Sürekli kafasında hesaplar yapan ve bu nedenle taksici olarak çalıştığında müşterileri bezdiren Birol (Sarp Akkaya) ise durmadan kafasından hesap yaparak eşinin evden kaçmasına neden olmuştur. Tam bir temizlik takıntılı olan, kimseye dokunamayan Işıl (Seda Bakan) ile özellikle babasının ölümünden sonra ağzından çıkan her kelimeyi tekrar eden Defne (Ecem Erkek) de diğer karakterlerdir. Ha bir de Çiçek Dilligil’in çok iyi canlandırdığı çatlak sekreter var ki, aslında onun hastalara nazaran daha çok tedaviye ihtiyacı olduğunu bize gösterir.

Seansa gelen bu karakterler arasında ilk başta kuşkunun da etkisi ile başlayan negatif elektrik, doktorun bir türlü gelmemesi ile yerini birbirlerini anlamaya hatta sağaltma amacıyla birbirlerinin doktoru olmaya kadar götürerek etkisini azaltır. Ve sonunda fark ederler ki, kendi üzerlerine çok düştüklerinde bu hastalık bir “takıntı” haline geliyor. Ne zaman ki başkası için bir gayret içine düşerler, grup içi dayanışma sergilerler, işte o zaman kısa süreliğine bu hastalıklarının etkisi azalmaya başlar. Takıntılar’ın bir özelliği de aslında tam da bununla ilgili. Kimi yerli yapımlarda da gördüğümüz psikolojik kimi sıkıntıların yapımın daha çok korkutucu özelliği olarak yansıtılmasının tersine “Takıntılar”, hepimizde bulunan kimi bu tür rahatsızlıkların mizahını yapmaya çalışıyor.

Zafer Algöz Etkisi

Senaryosunu Ferhat Ergün’ün kaleme aldığı, görüntü yönetiminde Aydın Sarıoğlu’nun bulunduğu yapımda takıntılı kişiliklerin her bir özelliğini yansıtmak bakımından kameranın yakın plan çekimlerine önem verdiğini görüyoruz. Özellikle diğer karakterlere göre hareketleri daha belirgin olan Zafer Algöz’ün gerek sözleri gerekse istemsiz hareketleri filmin bir bakıma dinamosu olmuş. Ne zaman filmin temposu düşüp izleyen olarak saatlerimize bakma ihtiyacı duyduysak Zafer Algöz’ün usta işi oyunculuğu yapımı yine izler hale getirmeye başlıyor. Filmde muayene alanında filizlenen bir de küçük aşk var. Bu kısımlarda Ecem Erkek oynadığı karaktere çok şirin bir hava katmış. İsmini görmesek tanıyamayacağımız Özge Özberk ile hastalık hastası Işıl’a hayat veren Seda Bakan da uyumlu bir görüntü sergiliyorlar. Film, bol ünlü oyuncuları iyi kullanarak karakterlerin hakkını vermiş.

Bu hafta vizyona giren “Takıntılar”, hepimizde az ya da çok olan kimi takıntıların aslında hayatı zorlaştırmasına bir bakıma yine kendimizin neden olduğunu, onun sağaltımında çevrenin de etkisinin bulunduğunu, sömürüye kaçmadan, mizaha çokça sığınarak veriyor. Ancak yapımın yer yer tökezlediği, özellikle karakterlerin bu durumlarını arttıran nedenleri verdiği alt öykülerde daha iyi bir kurgunun mümkün olduğunu da belirtmek isterim. Filmin finalindeki sürprizin ise daha altı çizili ve anlaşılır verilmesi de yerinde olurdu. Yine de Zafer Algöz’ün müthiş oyunculuğu ile parlayan “Takıntılar”, hoşça vakit geçirmek için ideal bir seçenek.

Yönetmen : Yunus Nihat Özcan

Senaryo : Ferhat Ergün

Görüntü Yönetmeni : Aydın Sarıoğlu

Kurgu : Ümit Demir

Müzik : Emre Irmak

Oyuncular : Zafer Algöz, Seda Bakan, Özge Özberk, Bora Akkaş, Ecem Erkek, Sarp Akkaya, Çiçek Dilligil

Türkiye / Komedi / 94 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz