Joy
DÜNYANIN İLK TÜP BEBEĞİNİN DOĞMA SEVİNCİ
Sevinç olarak çevirebileceğimiz filmin adı “Joy”un iki sembolik anlamı var, birincisi, çocuk sahibi olamayan çiftlerinin umutlarına sevinç açtırırken, diğer taraftan ilk tüp bebek Louise Brown’in göbek adıdır Joy. Dünyanın ilk tüp bebeğinin sürecini anlatan film yetmişlerin sıcak atmosferini ve insan ilişkilerindeki samimiyeti ve saygıyı da yansıtıyor. Her dönemde olduğu gibi bilimin ilerlemesini engelleyenler, bu bilim macerasında da önümüze çıkıyor. Başta Doktor Patrick’i canlandıran Bill Nighy olmak üzere James Norton ve Thomasin Mckenzie oyunculuk anlamında iyi iş çıkarmışlar…
Bu filmi izleyen Türk seyircisinin aklından “Yenidoğan Çetesi” geçecektir muhtemel. Zira benim aklımdan çok geçti. Bir yanda bebekleri olmayacak çiftlerin kucağına bebek vermek için inanılmaz mücadele veren ve on yıl boyunca bıkmadan usanmadan araştırmalar yürüten sağlık camiası, öte yandan sağlıklı doğmuş bebekleri çiftin kucağından alıp ölüme terk eden sağlık camiası! (Lanetliyorum onları)
Bütün mesele dönüp dolaşıp iyiler ve kötülere dayanıyor. Her şeyin kökenindeki asıl mesele bu aslında. Ve dünyanın güzelleşmesi için iyilerin en az kötüler kadar cüretkar olması gerekir. Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine duruyor ama durmak yetmiyor, iyi çarkının dönmesi lazım. Yoksa kötülerin gözü dönmüşlüğü dünyayı elimizde patlatacak ve gelecek nesillere bırakacak bir gezegen bile olmayacak…
GERÇEK HİKAYELERİ KURGUDAN DAHA FAZLA SEVİYORUZ GALİBA
Netflix de bunun farkında olmalı ki yaşanmış hikayelere çok fazla yer vermeye başladı. 22 Kasım 2024’te Netflix’te gösterime giren “Joy-The Birth of İVF” dünyanın ilk tüp bebeği Louise Brown’i ve arka cephesindeki kahramanların hikayesini konu alıyor. Aslında Louise’in doğması hikayenin sonuç kısmını oluşturuyor, film daha ziyade süreci anlatıyor.
Dünyanın ilk tüp bebeği 1978’de doğarken Türkiye’deki ilk tüp bebek olan Ece Çokar da İzmir Ege Üniversitesinde 18 Nisan 1989’da Prof. Dr. Erol Tawmergen ve Prof. Dr. Refik Çapanoğlu tarafından gerçekleştirilen doğumla dünyaya geliyor…
Bu arada ilk tüp bebek olarak dünyaya gelen Louise Brown 21 Eylül 2019 tarihinde, 41 yaşındayken Okan Bayülgen’e konuk olmuş. Programa Türkiye’de ilk tüp bebek merkezini kuran Teksen Çamlıbel ile katılmış. Film izledikten sonra araştırma yaparken bu programı da izledim. Çok ilginç bilgiler vardı..
Filmin künyesine gelecek olursak; İngiliz yapımı, yönetmeni Ben Taylor, senaryo : Jack Thorne, Rachel Mason, Emma Gordon. Oyuncular : Thomasin McKenzie (Jean Purdy), James Norton (Bob Edwards), Bill Nighy (Patrick Steptoe)
“20 YILDA BİR BAŞARILI OLMA UMUDUYLA HER GÜN BAŞARISIZLIĞI YAŞIYORUM”
“Joy”un ana özeti bu söz olsa gerek. Sözün sahibi biyolog Bob Edwards. Yalnızca süreyi 10 yıl daha kısaltabiliriz, 10 yılda gelen başarı büyük çığırlar açarken arkasındaki zorlukları gözler önüne seriyor. Film hemşire Jean’ın hikayesi etrafında şekilleniyor. Bu bir bakıma vefa göstergesi. İlk tüp bebeğin mucitleri olarak alınan ödül plaketinde Doktor Billy ve Edward’ın isimleri yer alırken 10 yıl onlarla birlikte büyük bedeller ödeyerek çalışmış olan hemşire Jean’in adı yer almamaktadır. Filmin açılışı da Bob Edward’ın yetkili kuruma yazdığı dilekçede hemşire Jean’in adının yer alması gerektiği hususundadır… Jean Purdy doktor Edward’ın asistanı olmak için başvuru yapar, ve işe alınır. Jean oldukça pozitif, sabırlı, inatçı, nüktedan bir karaktere sahiptir. İş başvurusunu yaparken Edward’ın hakkında araştırmalar yapmış, çalışmalarından haberdardır aslında. Ondaki yeteneği fark eden Edward başvurusunu hemen kabul eder ve böylece o üçlünün zorlu mücadelesi başlar…
1968’de başlayan süreç çok meşakkatlidir. Özel hayatlarından başlayan kırılma toplumsal kırılmaya kadar gider. Jean’ın annesi dindardır ve tüp bebek fikrini tüm dinciler gibi Tanrının işine karışmak olarak algılar ve kızına “Buna ortak olursan eve gelme” der, Jean deney yaptıkları yerde kalmaya başlar. Kilise şiddetle karşı gelirken medya ve devlet de kilisenin tarafında yer alır. Gazete başlıkları “Test Tüpü Cehennemi” olarak atılır. Öte yandan çok önemli bilim insanları bile bu bilimsel çalışmaya karşı gelirler.Öyle ki DNA, ikili sarmal çalışmalarıyla Nobel ödülü almış James Watson ile televizyon programına çıkan Edwards şaşkınlık içindedir. Prof. Watson tam olarak karşı çıkmasa da çocukların engelli doğacağını iddia eder. Edwards’ı da küçümser. Programı yöneten spiker, seyirci doktor watson’dan yana yer alırlar ve Edwards’ın konuşmasına bile izin vermezler…
Jean araştırmalar uğruna annesi ile küsmüştür. Acı çeker fakat acı çektiği bir başka konu mevcuttur. Kendisinin yumurtalıkları ile ilgili dokunaklı bir hikayesi vardır ve tahminen bu hikayesi onu araştırmalara motive etmiştir… Bu üçlüde doğum uzmanı doktor Patrick en sabırlı ve bilge olan kişidir. Olayları metanetle ve bilgelikle karşılar, emeklilik tarihine kadar büyük bir azimle çalışır. Filmin en dokunaklı ve seyircisini ağlatan sahnesi ise filmin sonlarına doğru Doktor Patrick ile Jean’ın dertleşmesidir…
Neredeyse herkes onlara karşı iken çocuk sahibi olmak için delirenler bir yandan tedavi için başvururlar, kendilerine “Yumurta Kulübü” adını bile koyarlar… Evet filmi en başta tüp bebek olarak dünyaya gelmiş olanlar (Dünyada bugün 15 milyon tüp bebek olarak doğmuş olanlar var ki ki sadece ülkemizde senede 50 binden fazla tüp bebek dünyaya geldiği söyleniyor) onların aileleri bu filmi izlesinler ve zorlu mücadele vermiş bu üç insana şükranlarını bir kez daha sunsunlar…
İyi seyirler…
Yönetmen : Ben Taylor
Senaryo : Jack Thorne, Rachel Mason, Emma Gordon
Görüntü Yönetmeni : Jamie Cairney
Kurgu : David Webb
Müzik : Steven Price
Oyuncular : Thomasin McKenzie, James Norton, Bill Nighy, Charlie Murphy, Rish Shah, Eoin Duffy, Douggie McMeekin, Cecily Cleeve, Abbiegail Mills
İngiltere / Tarihi-Biyografi-Dram / 115 Dk.