Oğul / The Carpenter’s Son

BİR BÜYÜK OYUNCUNUN İÇİNDE KAYBOLDUĞU SON FİLMİ

Dev haçlara asılan insanlar, ilkel heykeller, beklenen Şabat Günü’nde olmadık şeyler yapanlar… Ağzından koca yılanları çeke çeke çıkaranlar… ‘Oğul’, dinle şiddetin birbirine karıştığı bir film…

OrtaKoltuk Puanı:

 

Haftanın bir diğer filmi doğrusu en basit tarifiyle garip ve şaşırtıcı. İçinde tarih, din ve inanç, şiddet ve sevgi gibi ögeler karmakarışık duruyor. Sonucun ne sinema sanatı ne de vakit geçirtme açısından başarılı olduğunu söylemek ise doğrusu kolay değil…

Geniş bir perdede geçen hikâye, MS 15. yılda başlıyor. Nicolas Cage’in oynadığı marangoz Joseph, Hazreti İsa’nın evlat edindiği biri sayılıyor. Bir çocuğu oluyor ama onu annesine teslim ediyor.

Çevrenin ahalisi karamsar öngörüler yapıyor: Bizi bekleyen ölümden başka nedir, diyerek… İlkel bir çağda yaşayan ilkel insanlar bunlar… En sefil kılıklarla dolaşan… Çölün ötesinden gelenler de var. Ama geçerken söyleyeyim: Bunca ilkel bir çağda herkesin kusursuz bir İngilizce konuşması da şaşırtıcı sayılabilir! (Ancak bunu az filmde mi gördük!)

Burada sanki insanlık-öncesi bir mağara hayatı var da denebilir. Bir öge de şeytandan korku ve ondan kaçmaya çalışma çabası… Arada insanlığın değişmez eylemleri de oluyor. Çoluk-çocuk bir arada duaya gidiyor, bir kız kendi yaşındaki bir oğlanla sevişiyor, hasta olanlara cüzzamlı deniyor. (Bu daha o zamanda bilinen bir hastalık mıydı?)

Kendini o dönemde dine adamış hanımlara ‘rahibe’ deniyor. Onlar dua etmeyi öğretiyorlar. Bu arada özellikle bunu hemen yapanlara “Sen ilahisin” lafını ediyorlar. Ve çocuklar bu deyişe bayılıyorlar! Giderek bu bir slogan haline geliyor. Ailelerde çocukları için şöyle diyenler oluyor: “Senin çocuğun köyde büyü yapmış!” Daha büyüklerin arasında aşklar da başlıyor.

Sonra, her dinsel azgınlık çağında olduğu gibi, zalim tutumlar da devreye giriyor. Dev haçlara asılan insanlar, ilkel heykeller, beklenen Şabat Günü’nde olmadık şeyler yapanlar… Ağzından koca yılanları çeke çeke çıkaranlar…

Yeşua’ya “Bu yaratığı bağışla” diye dua edenler, İsrailoğulları’nı ananlar… (Daha o zamandan!) Dörtte üçü gece geçen bu kasvetli filmde kimi zaman kan oluk gibi akıyor.

Evet, sonuç olarak dinle şiddetin birbirine karıştığı bir film bu… Yer yer kan-revan içinde kalan… Mısır doğumlu ama Londra’da eğitim görmüş yazar-yönetmen Lofty Nathan, kendine göre iyi bir iş yapmış olabilir. Ama ya zavallı Nicolas Cage için ne demeli?

Film boyunca saçı-sakalı birbirine karışmış halde, sürekli matem ve korku gibi en aşırı duyguları anlatmaya çabalayan bu değerli aktör, son dönemde inişe geçmişti. Ne yazık ki bu son filmiyle de yeniden yükselme şansı taşımıyor. Onun o güzel eski filmlerini anmakla yetineceğiz.

Yönetmen / Senaryo : Lofty Nathan

Görüntü Yönetmeni :  Simon Beaufils

Müzik : Lorenz Dangel

Oyuncular : Nicolas Cage, Noah Jupe, FKA twigs, İsla  Johnson, Southeila Yacoub

ABD / Korku-Gerilim / 94 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz