Dram-savaş türündeki ÇANAKKALE ÇOCUKLARI, 90 dakika süreli Türk yapımı filmin yönetmen koltuğuna Sinan Çetin oturmuş. Başrolleri ise Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Rebekka Haas, Yavuz Bingöl, Wilma Elles, Demir Demirkan, Rafael Cemo Çetin ve Orfeo Çetin paylaşmış. Ben filmi beğenmedim, zaten Sinan Çetin’den de fazla bir şey beklemiyordum. Çünkü Yönetmenin kapasitesi bu. Yönetmen filme 5 milyon dolar harcadığını söylüyor, ben şahsen buna inanmıyorum. Basın gösterimi hiçbir neden gösterilmeden iptal edildi ve filmin galası şehrin dışında Çatalca/Derinsu’da yapıldı.
Filmi izleyenlerin çoğu filmi beğenmedi. Film bittiğinde herkes yerinden kalkarak kapıya doğru yöneldi. Bunu gören Sinan bey arkalarından seslendi : – ”Herkes nereye gidiyor, film o kadar sıkıcı mıydı?” Sinan bey, bir şekilde yorumcuların yüzüne söyleyemediklerini kendisi ifade ederek durumu özetlemiş oldu. Evet, film sıkıcıydı. Çekimler son derece kötü ve kameralar son derece yanlış kullanılmış. Filmde, insanın gözünün içine sokarcasına yapılan altı kalın hatlarla çizilmiş ‘sembolizm’ dayatmasını kimse beğenmedi. Sinan bey, filmde eşi ve çocuklarını oynatarak kazanç sağlayayım paralar dışarı gitmesin ya da filmde oynatayım da eşimin ve çocuklarımın bir anıları olsun diye düşünürken resmen kendi filmini baltalamış.
Filmin oyunculukları resmen yerlerde sürünüyor. Haluk Bilginer’i hiç bu kadar kötü görmemiştim. Oktay Kaynarca her zamanki bildiğimiz mimiklerle karşımızda (bunca senedir insan hiç kendini geliştirmez mi yahu! Yavuz Bingöl vasatın üzerinde. Diğerleri ise kocaman bir sıfır. Bu kadar değerli oyuncular ancak bu kadar kötü yönetilebilir ve Çanakkale gibi güzel bir malzeme bu kadar kötü heba edilebilir. Yazık, çok yazık. Neyse! Film üzerine ve yönetmen adına söylenecek o kadar çok şey var ki.. Yazıp da hem sizin hem de kendimin sinirlerini daha fazla zıplatmayayım.
FİLMİN KONUSU : Film, bir bahçede beyaz çamaşırlar asılmış bir sahneyle açılıyor. Beyaz bir elbise giymiş anne, iki erkek çocuğunun şakalaşmalarını izliyor. Birden beyaz çamaşırlar kırmızıya dönüşüyor ve ikiye böldüğü elmadan kan damlıyor. Anne o anda kötü bir şeyler olacağını anlıyor ve çocuklarını göndermek istemiyor. Bundan sonra anne, gördüğü halisinasyonlar sonucunda kendisini savaşın ortasında çocuklarını savaştan kurtarmaya çalışırken buluyor… Anne, çocuklarını ölmeden savaşın içerisinden çıkarabilecek midir?
İyi Seyirler