Baldız

Özgün olmayan, sürekli tekrara düşen, sonu başından belli olan komedi

“Baldız” filmi, duayen oyuncularına rağmen bunu değerlendiremeyen, özgün olmayan ve nasıl sonlanacağı hakkında fazlaca kendini açık eden senaryosuyla, tekrara düşen sekanslarıyla, bazı ana karakterlerin iyi işleyemeyişiyle ve kötü çekim / montaj teknikleri ile beklentinin altında kalan bir komedi filmi olmuş. 

OrtaKoltuk Puanı:

 

Yılın beklenen komedi filmleri arasında yer alan “Baldız” filminin galası 15 Nisan akşamı Kanyon’da gerçekleştirildi ve bir komedi filmi galasına kıyasla sakin geçen bir gala akşamı yaşandı. Filmin yönetmenliğini, gerek tv gerekse sinema alanında adından çokça söz ettiren Hamdi Alkan, senaristliğini ise komedi türünde verdiği sinema ürünleri ile tanınan Kamuran Süner üstleniyor. Filmin bu denli bekleniyor oluşunun altında yatan bir diğer faktör ise Oya Başar, Asuman Dabak, Ayşegül Asar ve Emel Müftüoğlu gibi oldukça takdir edilen isimlerin filmin oyuncu kadrosunda yer alması. Özellikle, uzun zamandır perdede rastlayamadığımız ve ülkemizde oyunculuğun gelişimine katkıda bulunan Oya Başar’ın filmde oyuncu olmak için ikna edilmesi izleyenlerin merakını arttırıyor. Sürpriz olarak, Hamdi Alkan da yönetmenlik koltuğundan kısa süreli kalkmak suretiyle filmin oyuncuları arasında kendini göstermeyi ihmal etmiyor.

Hikaye

Filmin hikayesi, çatışmalı bir evlilik ilişkisi ortamında yetişen ve bu ilişkinin mağduru olan iki çocuğun potansiyel partnerlerine karşı bakış açılarının farklılaşmasına odaklanıyor denilebilir. Çocuklardan yaşça büyük olan Fatoş (Oya Başar), kendi yaralanmışlığını ve etkilenmişliğini görmezden gelerek kız kardeşi Yasemin’i (Damla Aslanalp), anne ve babasının kaos dolu ilişkilerinden korumaya çalışıyor. Fatoş’un baba figürüne dair hissettiği güvensizlik, öfke ve terk edilme/aldatılma duyguları ve anne figürüne dair hissettiği merhamet, acıma ve çaresizlik duygularının getirdiği olumsuz inanılar benzer bir şahsi deneyimi yaşamasıyla birlikte kuvvetleniyor ve sertleşiyor. Böylelikle, Fatoş kız kardeşine yönelik dış dünyaya özellikle de erkeklere karşı bir kalkan görevi üstleniyor. Abla Fatoş’un, kardeşi Yasemin’in zarar görmesini engelleme kisvesi altında sergilediği aşırı korumacı ve bireyselleşmeye müsaade etmeyen tutumuna rağmen, ikilinin ilişkileri uzun yıllar boyunca sorunsuz devam ediyor. Taa ki, İtalya’da lisansüstü eğitim görmekte olan Yasemin’in İtalyan damat adayı Roberto’yu evlenmek için İstanbul’a getirdiği zamana kadar..

Akış

Yabancı damat adayı yakışıklı ve huyu güzel Roberto’nun filmde baş göstermesiyle birlikte, filmin gelişim aşamasına geçiliyor. Bu aşamada yine Yasemin’in bir erkek tarafından ilerde üzüleceğine şimdi üzülmesinin daha yerinde olacağına inanan Fatoş’un Roberto’yu sınava tabii tuttuğu sahneler başlıyor. Sosyal medyasının araştırılması, ilaç verilmesi, sıkıştırılması, bir aşiret düğünü öncesi hamama gönderilmesi ve farklı kadınların ilgisine maruz bırakılması gibi durumlar, yabancı damat adayının geçmesi gereken sınavlardan yalnızca bazıları. Sahnelerin güldürüsünü arttırmak amacıyla, komedi sahnelerinin çoğunun Yasemin karakterinin yokluğunda ve damat adayı ile baldızı Fatoş ilişkisi temelinde çekildiğine şahit oluyoruz. Yasemin karakterinin müdahalesinin bulunmaması, baldız ile damat adayı arasına arasında yaşananlara dahil olmaması ve tepkiselliğini filmin sonlarına doğru ortaya koyması bu tarafa hizmet ediyor biraz. Damadın evlilik öncesi zorlanmasının kültürel kodlardan kaynaklı normalleştirilmesi hali seyircilerce hâlihazırda kabul görüyor. Damat adayı ile baldız arasında gelişen olayların desteklenmesi ve zenginleştirilmesi ise filmin yan karakterlerinin katkısıyla oluyor. Bu açıdan Asuman Dabak ve Ayşegül Asar’ınki gibi güçlü ve iyi işlenmiş karakterlerin bulunması filmin avantajına işliyor ve doğru birer seçim olduklarını belli ediyor.

Yan karakterlerin tamamının kadınlardan meydana gelmesi ve bu kadın güruhunun birlik ve beraberlik içerisinde simbiyotik bir biçimde hareket etmesi filmin feminist bir yaklaşım benimsediğinin altını çiziyor. Hatta bu feminist yaklaşım, yalnızca filmin hikaye örgüsünde değil aynı zamanda erkekler tarafından şiddete maruz kalmış veya katledilmiş kadınların ve kız çocuklarının anılmasında da görülüyor. Film, “kadınların birlikte daha güçlü” olduklarının alt mesajını vererek ilerliyor ve komedinin zeval görmemesi adına da bu mesajın getirdiği ciddiyeti İtalyan damat adayı Roberto’nun yakışıklılığına ve karizmasına her daim dem vurarak bozmaya çalışıyor. Karakterin fiziksel görünümünün hoşluğu aşikârken, filmde yer alan ve tüm yaş grubundaki kadınlarca bu beğeninin defaten sunulması biraz tat kaçırıyor. Çünkü eğer bir beden metalaştırmasının olumsuzlaması yapılıyorsa, bunun her iki cinsiyet için de geçerli olması gerektiğini düşünüyorum.

Bununla beraber, Oya Başar’ın canlandırdığı Fatoş karakterine değinmek gerekirse, başarılı oyuncu Başar’ın, karakterinin dramatik yönünü komedi yönünden daha iyi taşıdığı ifade edilebilir. Komediyi verme bazında, Başar’ın oyunculuğunun belki de karakterinin yapılanmasından dolayı ağır kaldığı fark ediliyor. Bazı güldürü sahnelerinde, Başar neredeyse oyunculuğu bırakıyor ve bir seyirci tepkisi veriyor. Bu yalnızca Başar’ın oyunculuğu için de geçerli değil. Genel olarak, filmin bir ayağının filmin içinde, diğer ayağının dışarıda kalması şeklinde gibi bir ikilem yaşanıyor. Bir ayağın dışarıda kalmasıyla, senarist ve yönetmen biz seyircilere “Burada olanları yalnızca biz değil siz de biliyorsunuz” demeye çalışıyor, fakat biz seyirciler kestirebildiğimiz hikâyelerin bir parçası olmakla ilgili bu kadar gönüllü hissetmiyoruz.

Çözümlenme

Hikayenin düğümlenmesinin akabinde gelen çözümlenme sürecinde, Fatoş karakterinin iyi bir savunma mekanizmasıyla kamufle ettiği ve kendisinin dahi karşılaşmamak üzere derinlere gömdüğü bagajları ile yüzleştiğini anlıyoruz. Karakterin gölge yanıyla yüzleşmesinde bir beis olmuyor ama karakterlerin film boyunca sırtlandığı yüklerle ilgili çok hızlı bir farkındalığa ulaşması ve bu farkındalık hallerinin “oldubittiye” getirilmesi filmi gerçeklikten uzaklaştırıyor. Herkes bir barış hali sağlıyor, affetmeler ışık hızıyla deneyimleniyor. Tüm bunlar da, atmosferde bir inandırıcılık yokluğunun solunmasına neden oluyor. Üstelik, filmin montajı da aynı samimiyetten uzak atmosferden nasibini alıyor. İtalya’da geçtiği varsayımıyla sunulan bazı sahnelerdeki montajların kalitesizliği göz yaşartıyor. Yıllardır sinema ve dizi sektöründe çalışan isimlerin içinde yer aldığı filmin teknik kısmına dair bir özen beklentisi içinde bulunmak seyircinin hakkı oluyor. Tekrara düşen sahnelerin varlığı ve filmin başından sonuna değin tahmin edilebilir görünümü de seyirci memnuniyetsizliğini yükselten gerekçeler uzamında yer tutuyor.

Filme Dair

“Baldız” filmi, duayen oyuncularına rağmen bunu değerlendiremeyen, özgün olmayan ve nasıl sonlanacağı hakkında fazlaca kendini açık eden senaryosuyla, tekrara düşen sekanslarıyla, bazı ana karakterlerin iyi işleyemeyişiyle ve kötü çekim / montaj teknikleri ile beklentinin kalan bir komedi filmi olmuş. Filmin eksikliğini yansıtan bu durumların haricindeyse, seyircisini eğlendirmeyi bir noktada başarabiliyor. Yorulmadan, sıkılmadan ve beklentisiz şekilde bir film izlemek isteyenler için, 18 Nisan’dan itibaren salonlarda seyircilerini bekliyor. Şimdiden herkese iyi seyirler!

Yönetmen : Hamdi Alkan

Senaryo : Kamuran Süner

Görüntü Yönetmeni : Aykut Yıldırım

Kurgu : Mustafa Özlüdağ

Oyuncular : Oya Başar, Asuman Dabak, Ayşegül Asar, Pedro Karami, Damla Aslanalp, Emel Müftüoğlu

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz