27 Kasım 2015 Cuma günü sinemalarda gösterime girecek olan ABD yapımı, gerilim-dram-savaş türündeki, 132 dakika süreli CASUSLAR KÖPRÜSÜ filminin yönetmen koltuğuna, İndiana Jones serileri (1981-1984-1989-2008), E.T. (1982), Kötü Ruh(1982), Schindler’in Listesi (1993), Jurassic Park serisi (1993-1997), Er Ryan’ı Kurtarmak (1998), Azınlık Raporu (2002), Dünyalar Savaşı (2005), Savaş Atı (2011), Lincoln (2012), daha pek çok ses getiren filme imza atan dünyaca ünlü yönetmen Steven Spielberg oturmuş.
Yönetmen iyi, bütçe de dolgun olunca haliyle iyi film beklentisi içine giriyorsunuz. Ve yanılmıyorsunuz! 2010 Yılında yazılan ve aynı isimli romandan senaryolaştırılan, 1957-1962 yılları arasında yaşanmış gerçek bir hikayenin anlatıldığı CASUSLAR KÖPRÜSÜ, oyunculukları, kurgusu, kostümleri, müzikleri ve görsel efektleri ile usta işi, iyi kotarılmış bir film olmuş. Uzun süresine rağmen, ilk dakikasından son dakikasına kadar bir şey kaçırmayayım diye gözünüzü perdeden ayıramıyorsunuz. Araya yerleştirilen zeka ürünü espriler ile de uzun sürenin sıkıcılığından sıyırıp, seyircinin rahatlamasına olanak tanınmış.
Kısaca filmin hikayesine bir göz atalım, sonra diğer teknik analizleri yazmaya devam ederiz.. Soğuk Savaşın yaşandığı, istihbaratçıların fink attığı 1957 yılında, Sovyetler Birliği için casusluk yapan Rudolf Abel (Mark Rylance), ABD ajanları tarafından yakalanır. ABD Hükümeti, dünyada kötü imaj yaratmamak için Abel’i öldürmez ve yargılanmasına karar verir. Abel’i savunması içinde aslen İrlandalı olan Sigorta avukatı James Donavan’ı görevlendirir. Donavan, müthiş savunma tekniği ile kendinden beklenilmeyeni yapar, Abel’i ipten alır ve 30 yıl hapse mahkum ettirir.
Bu arada ABD Hükümeti, ajanlık eğitiminden geçen genç pilotlarını, Sovyetler Birliği’ne gökyüzünden fotoğraflarını çekmek üzere gönderir. Uçağı, Sovyetler Birliği tarafından vurulan genç pilotlardan üsteğmen Francis Gary Powers (Austin Stowell) esir düşer. Bu gelişme üzerine iki ülke, ajanlarını takas yapmak ister. Takas yeri olarak Batı Berlin/Almanya seçilir. ABD Hükümeti gizli servisi CIA, iki taraf ile uzlaşma ve antlaşmalar yapmak için avukat Donavan’ı görevlendirir. Bu arada, takasın yapılacağı Almanya’da kargaşa yaşanmakta ve Berlin, doğu-batı diye araya duvar örülerek ayrılmaktadır. Doğu Berlin’de üniversite de okuyan ABD vatandaşı genç adam, sevdiği genç kız için Batı Berlin’e geçince yakalanıp tutuklanır. Bu hesapta olmayan durum, ABD Hükümetini zor duruma sokarken karşı tarafların elini güçlendirir ve herkes bu durumdan faydalanmaya çalışır. ABD, ajan pilotunu kurtarmak için üniversite öğrencisi vatandaşından vazgeçer. Ancak, avukat James Donavan vazgeçmez. Donavan, iki vatandaşını da almadan Almanya’dan gitmemeye kararlıdır…
Filme, “Sağlam bir devletin en güçlü direği adalettir ve oyunu bilmiyorsan bir sonraki hamleni nasıl belirleyebilirsin?” gibi bir çok güzel özdeyişler de serpiştirilmiş. Bilmeyenler için küçük bir not düşeyim. Filmde CASUSLAR KÖPRÜSÜ olarak geçen Glienicke Köprüsü, Batı Berlin’in ABD denetimindeki bölgesi ile Sovyet blokunun ileri karakolu Doğu Almanya arasındaki tek iletişim karakoluydu. Ve iki blok arasındaki casus takasının çoğu bu köprü üzerinde yapılıyordu.
CASUSLAR KÖPRÜSÜ filmindeki uçağın düşürülme sahnesine bayıldım, tam bir usta işi. Filmin en önemli artısı ise, gerçek bir hikayenin o günleri birebir yaşatması için paltosundan, ayakkabısından, kumuna, çimentosuna kadar aklınıza gelebilecek en küçük ayrıntının bile yönetmen tarafından düşünülmüş olmasıdır.
Mimiklerini çok iyi kullanan Tom Hanks ve diğer oyuncular çok başarılı oyunculuk sergilemişler. Ancak içlerinde, oyununu ağzım açık, hayranlıkla izlediğim bir tanesi var ki, tek kelime ile muhteşem oynamış. O kim mi? Tabiki de, 3 Tony Ödülü ve 2 Olivier Ödülü bulunan MARK RYLANCE. Uzun zamandır böyle sade, berrak ama bir o kadar da görkemli oyunculuk izlememiştim. Ustanın, filmde 2-3 kez tekrarladığı repliği ise dillere pelesenk olacak nitelikte. Yukarıda ki övgü dolu cümleleri, filmde canlandırdığı karaktere söylesem muhtemelen şu cevabı alırdım. “-bir şey değiştirir mi, faydası olur mu?”
Casusluk filmlerini seven izleyicilerin, sinemadan mutlu ayrılacağı CASUSLAR KÖPRÜSÜ ‘nün tek dezavantajı uzun süresi! Allah’tan, yukarıda da bahsettiğim gibi aralarda hoş espriler var. O espriler sizi rahatlatacaktır. Hadi kolay gelsin 🙂
İyi Seyirler
