TCG Kocatepe

Kendi uçaklarının 5 saat bombaladığı gemi nasıl battı?

Kocatepe Muhribi ve içindeki askerlerin göz yaşartan öyküsü.

OrtaKoltuk Puanı:

 

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda TCG Kocatepe Muhribi, nasıl battı, battıktan sonra neler oldu? Pek çok konuda olduğu gibi bu trajedide de, ciddi soruşturma ve açıklamalar yapılmadı, her şey bir sis perdesi altında kaldı, “Savaş yaptık, savaşın sisleri vardır, o sisler içinde olur böyle şeyler” denildi. Resmi açıklamalar yapılmadığı için de söylentiler, yalan yanlış haberler yayıldı, tam gerçek bilinemedi. Kocatepe’nin katıldığı savaşta konumu neydi? TSK, savaşa ne kadar hazırdı?

Ordunun savaş deneyimi yoktu

1974 yılında Yunan Cuntasının Kıbrıs’ta Makarios yönetimini devirip adadaki Türklere saldırması sonucu, dönemin iktidarının başında olan Başbakan Bülent Ecevit, adaya bir Barış Harekatı yapılması kararını verdi. Bu askeri açıdan da çok önemli bir karardı; çünkü Türk Ordusu, TSK, en son Kore’de savaşmıştı, o da küçük bir kuvvetle. Deniz Kuvvetleri, Çanakkale Savaşları’ndan beri hiç deniz savaşı yapmamış, Hava Kuvvetleri ise TC’nin kurulmasından sonra kurulduğu için o da hiç savaşmamıştı. Cephe tecrübesi olmayan bu ordu, şimdi kara sularının dışındaki bir adaya, Kıbrıs’a gemilerle asker, tanka karşı tank çıkaracak, hava kuvvetleriyle bombardıman yapacak ve adaya çıkacak askerler tanımadıkları bir coğrafyada düşmanla çarpışacaktı. İşte Kıbrıs Barış Harekatı askeri olarak bu koşullarda gerçekleşti; sırası geldi, petrol bulamadı, sırası geldi, yakıtı biten uçaklar Mersin yakınlarında denize düştü. Ama en acıklısı TSK’ya bağlı uçakların, TSK’ya bağlı gemiyi batırmasıydı, ki bu da üstü örtülü olarak kaldı. Yine de askeri yetkililer bu koşullar düşünüldüğünde kazanılan başarının büyük bir mucize olduğunu söylüyor. Kıbrıs’a barışın gelmesi 500’e yakın askerin şehit verilmesine mal oldu. Batırılan Kocatepe Muhribi’nde ise 54 asker şehit oldu. 168 gazi kurtuldu.

Şehitleri anıyoruz

Kocatepe Muhribi’nde şehit düşen askerlerin anması her yıl silah arkadaşları tarafından 21 Temmuz’da yapıldı. Bu yıl ise bir farklılıkla; Kocatepe Muhribi’nin savaşta batırılışı ve içindeki askerlerin yaşadıklarını konu alan bir belgesel yapıldı ve ilk gösterimi 21 Temmuz’da KKTC’de gerçekleşti. İkinci gösterimi ise 24 Kasım’da İstanbul’da ANAMED salonunda bir davetli grubuna. Davetlilerin çoğu emekli askerler, akademisyenler ve gazilerle yakınlarıydı. 97 dakikalık, bir buçuk saatlik bu belgeseli izleme şansı bulan bir gazeteci olarak çok etkilendiğimi söylemeliyim. Belgeselde, TSK’yı ve devlet görevlilerini rahatsız etmemek için olsa gerek, en çok merak edilen sorunun yanıtı yok: TSK Deniz Kuvvetlerine ait bir muhrip kim tarafından nasıl ve niye batırıldı? Aslında yüksek sesle söylenmeden biliniyor; yanlış istihbarat sonucu TSK Deniz Kuvvetlerine ait bir muhrip, THK’ne mensup jetlerin bombardımanı sonucu batırıldı. Tamam yanlış istihbarat da, bir saatlik bir yanlış değiltam 5 saat boyunca 72 savaş uçağı sürdürüyor bu bombalamayı! Bir yanlış istihbarat nasıl bu kadar uzun sürer, bu soru da yok belgeselde, bu sorunun yanıtı da. Çünkü bunların konuşulması, yazılması ve tartışılması da istenmiyor.

Bombardımanla yaşananlar

Belgeselde ne mi var? Bombardımanın nasıl başladığı, geminin yara aldıktan sonra kurtarmak için nasıl çırpındıkları, batmak üzere olduğunda gemiyi nasıl terk ettikleri ve günlerce, 78 saat, açık denizde nasıl kurtarılmayı bekledikleri! Gazilerin anlattıkları hiç kuşkusuz çok değerli, çok da can acıtıcı. Hele gemi batıp da denizde can pazarı yaşadıkları süreçte yaşadıkları. Kendilerini kurtaran gemilerden biri İsrail bayraklı bir balıkçı eğitim gemisi, bir diğeri Lübnan, bir diğeri Libya. Çünkü yardım bekledikleri deniz, taşıma trafiğinin yoğun olduğu bir güzergah değil, gaziler salın içinde aç susuz Mersin’e gidiyoruz diye kürek çekerken aslında Baf civarında dolaşıyorlarmış.

Ankara’da yaşadıkları

Gazilerin kurtarılıp Türkiye’ye getirildikten sonra yaşadıkları ise pişmiş tavuğun başına gelmemiş. Neredeyse yarı çıplak kurtarılan gaziler, zaten sala binerken ayakkabılarını ve rütbelerini çıkarıp atıyorlarmış, kural gereği, Ankara’da askeri bir yerde bir yatakhaneye yerleştiriliyor, tam uykuya dalmışlarken uyandırılıyor, gece yarısı açtırılmış bir mağazaya götürülüyorlar ve üst baş aldırılıyorlar! Giyinip kuşandırıldıktan sonra tekrar geri getiriliyorlar! Bu kişilerin kim olduğunu ve niye giydirildiklerini bilmeyen mağaza görevlileri de onlara neyin moda olduğunu anlatmaya çalışıyormuş.

Belgeselde 16 gazinin anlattıklarını dinliyoruz, bunlardan biri ise halen hayatta olmayan, Kocatepe Muhribi’nin komutanı olan Güven Erkaya’nın eşi. Güven Erkaya, kural gereği, gemisini en son terk ederken can kurtaran yeleğini giymeyi unutuyor ama radar askeri ona, kendi giyebilecekken, yeleğini verip giydiriyor. Böyle ilginç anekdotların bir kısmı ise çok acı; salda yaşamla ölüm arasında aç susuz geçen üç gün boyunca iki asker bunalıma girip denize atlayarak intihar ediyor. En çok susuzluk ve açlık çekmek zor geliyor. Bu arada öğreniyoruz ki, günlerce susuz kalan birinin kurtulduktan sonra birden su içmemesi gerekiyor. Kurtaran gemilerde kaptanlar buna çok dikkat ediyor ve çok az su ve daha sonra limonlu çay içiriyorlar. Ama bir gemide askerlerden biri kontrol edilmeyen bir musluk bulup kana kana içiyor ve çatlayarak şehit oluyor.

Belgeselin yapılması çok kolay olmamış, resmi kurumlardan hiçbir destek almayan konuştukları 16 kişiyi bulup tek tek çekim yapmaları, Genelkurmay’ın elindeki görüntülerin tarayıp bir kısmının kullanılması gibi çalışmalar iki yıl sürmüş. Tabii önce kitabı yazılmış, senaryo da buradan hazırlanmış. Kitabın yazarı gemide görev yapmış ve gazi olmuş olan Özhan Bakkalbaşoğlufilmin yönetmeni Vural Çavuşoğlu. Bu yapılanmanın başında ise şaşırmayacaksınız, Balyoz duruşmalarının tanınan ismi Amiral Cem Gürdeniz var, ki kendisi Kıbrıs Barış Harekatı’nın en büyük yararının Türkiye’nin jeopolitiğinin değişmiş olması, denizciliğe önem verilmesi gerektiği ve Mavi Vatan kavramını ortaya çıkması olduğuna inanıyor.

Yönetmen : Vural Çavuşoğlu

Teknik Yönetmen : Murat Çınar

Müzik : Cengiz Şiberler

3D Animasyon : Murat Çınar, Alex Maxtron

Yapımcılar : Murat Çınar, Özhan Bakkalbaşoğlu, Ünal Gül, Vural Çavuşoğlu, Değişim Medya

Türkiye / Belgesel / 97 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz