Perde / Curtain
Perdeden Sızanlar : Etik, Vicdan ve Konforlu Sessizlikler
Film, şehirli modern çiftlerin taktıkları kusursuz maskeleri düşürüyor. Perde filmi minimalist bir Türkiye gerçeğini anlatıyor. Orta sınıfın görünürlüğü, emekçi sınıfının görünmezliği, mahremiyetin keyfi ihlali, bizden ve bizden olmayan arasındaki alt üst ilişkisi gibi Türkiye’yi kritize eden tavrıyla sıradan bir durum komedisinin önüne geçiyor. Özcan Çelik ve Cem Zeynel Kılıç yazdıkları senaryoda güncel mevzulara güldürerek, ama düşündürerek çok katmanlı bir eleştiri sunuyorlar.
Perdenin Sakladıkları
Yönetmenliğini Özkan Çelik’in yaptığı Perde’yi 36. Ankara Film Festivali kapsamında izledim. Filmin senaryosunu, Özkan Çelik ve aynı zamanda filmin erkek başrol oyuncusu Cem Zeynel Kılıç birlikte yazdılar. Özkan Çelik’i 2014’te çektiği Muska ve 2018’de çektiği Babamın Kemikleri filmlerinden hatırlayacaksınızdır. 84 dakikalık tiyatro tadındaki film neredeyse tek mekânda çekilmiş bir durum komedisi olarak nitelendirilebilir. Filmde yer alan oyuncularsa şöyle sıralanıyor : Tülin Özen, Cem Zeynel Kılıç, Bedir Bedir, İpek Türktan, Duygu Karaca, Faruk Barman, Kürşat Demir, Özlem Durmaz. Film Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu (Tülin Özen), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Duygu Karaca) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Bedir Bedir) ödüllerini kazandı. Ankara Film Festivali’nde de Bedir Bedir En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. Oyuncu performansı ödüllerinin kazananı olması, bunun bir oyuncu odaklı film olduğunu ortaya çıkarıyor. Filmin akıcı ve sarkmayan senaryosunu şahane oyuncu performansları da destekliyor.
Beyaz yakalı bir çalışan olan Samet’in (Cem Zeynel Kılıç), terfisini kutlamak için eşi ve arkadaşlarıyla birlikte evlerinde yemek yedikleri bir akşama konuk oluyoruz. Filmin neredeyse tek mekânda geçtiğini söylemiştim. Samet her zaman yaptığı gibi bahçedeki kedilere mama bırakıyor. O sırada yeni taşınan komşularının aralık olan perdesinden kadının soyunduğunu görüyor. Bakmaması gerekirken biraz şaşkınlık biraz da tedirgin bir tavırla kadına bakıyor. Kadının bunu fark etmesiyle olay kopuyor. Samet hemen oradan kaçıyor ve evine gidiyor. Komşu kadın kahverengi ceket, beyaz gömlek ve elinde poşet olan bir adamın onu gözetlediğini söylüyor. Bu tanıma uyan kişilerden biri Samet, diğeri de Samet’in eskilerini giyen apartman görevlisi. Dolayısıyla, suç besin piramidinin en altında kalan kişiye, yani apartman görevlisine kalıyor. Aslında filmi izlerken Samet karakterinin kadını kasıtlı olarak gözetlemediğini fark ediyoruz. Nefsine hakim olamayan ve üstüne çok düşünmeden yaptığı bir hatanın kelebek etkisi yaratarak nasıl da büyüdüğünü ve bütün apartmanda bir zelzeleye neden olduğunu görüyoruz. Zeynep karakterini tüm akşama yayılan bir savunma içerisinde izliyoruz. Tanımlanan zanlı profiline çok uyan eşinin kadını gözetleyen kişi olduğunu içten içe biliyor; fakat bir yandan da inandığı doğruları savunmasını gözlemliyoruz. Finalinde ters köşe yaparak geçirdiği dönüşümle, anlatı normal bir tarafa evrilerek kapanış sağlanıyor.
Sınıf çatışmasının çoğu sahnede kendisini hatırlattığı, hatta filmin ana metnini sınıflar arası çatışmaya dayandırdığını söylemek mümkün. Film güncel meseleleri ikiyüzlü ve bencil bir taraftan ele alıyor. Durum komedisi izletmesi dışında, film boyunca gerilimin tırmanışını psikolojik dokunuşlarla detaylandırıyor. Yönetmen Özkan Çelik, sıradan bir kutlama yemeğini, komedi ve gerilim öğeleriyle besleyerek ortaya sıkıcı olmayan, keyifli bir film çıkarıyor.
Sınıf, Hiyerarşi ve Konfor Etiği
Perde; tek mekâna yoğunlaşan, sınıfsal çatışmaları ön plana çıkaran, gerilimli bir film olarak festival seyircisini memnun ederek festivalden ayrıldı. Filmin teması güncel Türkiye gerçekliğine dayanıyor. Aynı zamanda evrensel seviyede görünürlük, utanç ve konfor etiği üzerine derin bir sorgulama içeriyor. Film kıvılcımını Samet’in kasıtsız olarak tanık olduğu bir sahneyle ateşliyor. Belki dürüst bir itirafta bulunsa çözülebilecek bir olayın, başkasının gözünde kim olduğuna dair kaygıların eşliğinde büyüdükçe büyümesini izliyoruz. Perde, mahremiyetin sınırlarının sorgulandığı ve kadın / erkek ilişkilerini anlatan bir metin aynı zamanda. Samet’in görülmeme çabası, görünürlük isteğiyle tezat oluşturuyor. Film, bireyin modern kent hayatındaki görünmezlik ve yanlış şekilde görülmek arasında sıkışmasını güçlü bir metaforla destekliyor.
Hikaye, apartman görevlisinin suçlanması üzerinden ilerliyor. Suçun kaynağı konumundaki Samet, sahip olduğu orta sınıf beyaz yakalı kimliğinin getirdiği konforla sessiz kalmayı seçiyor. Zeynep karakteriyse tüm film boyunca dürüst ve doğru bir profil çiziyor; ancak konfor alanının yıkılacağı düşüncesi Zeynep’i doğru / yanlış ayrımına getiriyor. Zeynep doğruyla kolay olan arasındaki yol ayrımında kendisi için en konforlu olanı seçiyor. Modern şehir yaşamında sıkça karşılaşılan, ahlaki kararların sınıfsal konum tarafından şekilleniyor olmasını izliyoruz. Yemek masası, anlatının mekânı, yemek masasındaki kişilerin kıyafet seçimleri bile sınıf konforunun simgesi olarak işlev görüyor. Herkes görünürde çağdaş, kültürlü, anlayışlı dursa da; masanın altında saklanan gerçekler karanlık ve bencil bir görüntü çiziyor.
Perde filminin en güçlü temalarından biri utanç duygusu olarak yansıyor. Utanç duygusu, filmdeki karakterlerin eylemlerine yön veriyor. Görünmez gibi görünen, çok belirgin bir özellik olarak anlatıyı inşa ediyor ve yukarı tırmanmasını sağlıyor. Samet kendi utancını apartman görevlisinin üstüne atıyor. Zeynep eşinin davranışının utancıyla yüzleşmek yerine sessizliği seçiyor. Film boyunca diyaloglar hiç eksik olmuyor; ama itiraflar söz konusu olduğunda mekâna da karakterlere de büyük bir sessizlik çöküyor. Film, çağdaş insanın en temel korkularından birine odaklanıyor. Yanlış anlaşılmadan doğacak kaosun hayatı altüst etmesi fikrine dikkat çekiyor. Aslında bunu bariz bir şekilde söylemiyor; ancak söylenen her cümle, yapılan her konuşma bu durumu destekliyor. Bu da korku duygusunu ortaya çıkarıyor. Korku duygusu, tüm etik çözümlemelerin başlangıcı konumuna geçiyor. Samet’in tatlı/ekşi masumiyetini savunmak yerine bencil nedenlerle çabasız kalması onu seyirci gözünde suçlu yapıyor. Zeynep’in hayal kırıklığı ve konfor alanından çıkmamak konusundaki ısrarı gerçekleri çarpıtmasına neden oluyor. Kadını gözetlediği düşünülen apartman görevlisiyse sistemin en altında ve dolayısıyla en zayıf halka konumuna kalıyor. Ona kendini savunma hakkı bile verilmiyor. Toplum yapısının yargı ve linç kültürü filmde iyi bir eleştiriye dönüşüyor.
Filmin tek mekânda geçmesi hem seyirci hem karakterler açısından bastırılmışlık hissi uyandırıyor. Bu durum klostrofobik bir anlatıya da imza atıyor. Perde ismi filme adını verirken, ayrıca bir metaforu da temsil ediyor. Saklanan gerçeklerin, kapatılan utançların ve dışarıya karşı üstlenilen rollerin örtük birer anlatımı olarak yansıyor. Zeynep ve Samet kusursuz bir çift gibi görünüyorlar, ancak film ilerledikçe ve perdeler kalktıkça bu imajın içinin boşluğuyla yüzleşiyoruz. Zeynep, Samet’e güveniyor gibi bir görüntü çiziyor, ama aslında güvenmiyor. Samet masum gibi görünmesine rağmen korkaklığı bütün film boyunca yüzüne yansıyor. İlişkilerindeki çatırdamalar hikaye derinleştikçe sinema perdesinden dışarı çıkıyor. Film aynı zamanda şehirli modern çiftlerin taktıkları kusursuz maskeleri düşürüyor. Perde filmi minimalist bir Türkiye gerçeğini anlatıyor. Orta sınıfın görünürlüğü, emekçi sınıfının görünmezliği, mahremiyetin keyfi ihlali, bizden ve bizden olmayan arasındaki alt üst ilişkisi gibi Türkiye’yi kritize eden tavrıyla sıradan bir durum komedisinin önüne geçiyor. Özcan Çelik ve Cem Zeynel Kılıç yazdıkları senaryoda güncel mevzulara güldürerek, ama düşündürerek çok katmanlı bir eleştiri sunuyorlar.
Yönetmen : Özkan Çelik
Senaryo : Özkan Çelik, Cem Zeynel Kılıç
Görüntü Yönetmeni : Serdar Özdemir
Kurgu : Nilay Atılgan, Özkan Çelik
Müzik : Başak Günak
Oyuncular : Tülin Özen, Cem Zeynel Kılıç, Bedir Bedir, İpek Türktan, Faruk Barman, Duygu Karaca, Özlem Durmaz, Kürşat Demir
Türkiye / Dram / 84 Dk.





