Kökü çürük olmayan çınarlar…
Kasabalar uzaktır, orada herşey kendi dinamiği içerisinde ilerler. Nefretin de, sevginin de ölçüsü yoktur. Oralarda da vardır kentteki yabancılaşma halleri, ama daha boğucudur, kaçılmaz, kaçmaya yer bulunmaz. Kasabalar zordur, tek başına yaşamak dahi en büyük başarı kabul edilir…
Sinemamızın uzun süredir üzerinde durduğu bu kasabalılık halleri, Nuri Bilge Ceylan’ın kasaba yaşantısının bireyler üzerindeki örtülerini ortaya sermek temelinden hareketle sinemamızın ana duraklarından birisidir. Mustafa Karadeniz’in yönettiği “Çınar” filmi de oldukça uzakta, Sarıkamış’ta, zorlu doğa koşullarıyla boğuşmanın yanısıra, engelli çocuklarının her türlü ihtiyaçlarını gidermeye çalışan, yoksunluklar içerisindeki bir aileyi kerteriz noktası olarak belirlemiş. Baba Mustafa (Sezgin Cengiz) ile eşi Suna’nın (Şilan Düzbakan) engelli çocukları Rıza (Yunus Emre Çelik) ile iki gözlü bir evde, kıt kanaat geçindiklerini, zorlu ekonomik durumlarına karşın nasıl da büyük bir gayretle mücadele verdiklerini izliyoruz.
Anne Suna o kadar fedakardır ki, sürekli “kurban olduğum” dediği çocuğunu sırtına alarak uzun yollar katettiği okuluna götürür, sonra onu bekler, tüm o soğuk, puslu havaya karşın onu dışardan izler, okul bitimi yine sırtına alır çocuğunu, evine götürür. Fedakarlık yarışıdır sanki anne ve baba arasındaki. Baba Mustafa, oldukça kompleksli bir şube müdürünün makam şoförüdür, ailesindeki dertler azmış gibi, bir de amirinin tuhaflıkları ile boğuşur.
Film kısa süre içerisinde bize aile içerisindeki sevginin büyüklüğünü vermeyi başarıyor. Çıldır’dan dönüşte babanın eşi Suna’yı yıkadığı anlar yansıdığında perdeye, bu his küçük odadan en pak şekilde yansır izleyenlere. Ancak filmin özneleri sadece aile bireylerinden mürekkep değil. Az önce de bahsettiğim gibi amir vardır. O kadar çelişkili bir karakterdir ki, çar dönemi Rus edebiyatında, özellikle Nikolay Gogol’un eşsiz memur tiplemelerine benzer bir yapısı vardır. Küçük burjuvanın tüm handikapları üzerindedir. Çelişkiler ve zaaflarla doludur. Kişiliğinden gelen tüm sorunların sağaltım yolu olarak bir nevi taşeron olarak biteviye küçümsediği şoförü ve temizlikçisini ezerek gösterir kişilik zaafiyetlerini. Dünyası küçüktür, ancak bu küçük dünya onun kompleksli hallerinin sığınma ara duraklarındandır.
Film, iyi karakterlerle de doludur. Rıza’nın öğretmeni mesela. İlkokul öğretmenlerinin tüm müşfik hallerini üzerinde taşır. Çocuğun rahatsızlığına dair Ankara’da kendilerine yardımcı olabilecek doktor arkadaşlarının bulunduğunu belirtmesi, okul içindeki öğrencilere yaklaşımı ile tüm sevecenlik sarar sizi. Ayrıca eskimiş paltoyu veren taşeron temizlik görevlisi, Mustafa’nın kasabadaki arkadaşları hepsi birden iyilik halesinin birer parçası gibidirler. Herşey bu meyanda giderken, finale doğru büyük bir sürpriz ile karşılaşırız. Filmin izleme zevkini kaçırmamak, spoiler vermemek adına tabi ki sonunu söylemeyeceğim, ancak bu sonlu durum filmin kısa denilebilecek final anları, filmi başka bir boyuta ulaştırır…
Sıkmadan, ancak fazla da şaşırtmadan…
“Çınar”, yine filmdeki Rıza gibi zorlu bir çocukluk dönemi yaşayan yönetmen Mustafa Karadeniz’in hayatından yer yer izler taşıyor. Yönetmen de bir buçuk yaşında çocuk felci geçirir ve annesinin yardımları ile ayakta durmayı başarır. Bu bir bakıma Karadeniz’in ailesine saygı duruşu gibi algılanabilir.
Filmin çocuk oyuncularından Yunus Emre Çelik, 2010 doğumlu ve profesyonel bir oyuncu olmamasına rağmen, engelli bir çocuk rolünde çok başarılı. Kars doğumlu oyuncu Sezgin Cengiz de hem müşfik baba rollerinde, hem de finalindeki ruh halinin o değişim anlarında gerçekçi görünümünü kaybetmemesi ile de iyi bir oyunculuk sergiliyor. “Kerata” isimli kısa filmiyle ilk profesyonel oyunculuğunu gösteren Şilan Düzbatan da gerek fedakarlık temsillerinde, gerekse de filmin finalinde duygu yüklü anlar yaşatacak bir oyunculuk performansı ile göz dolduruyor.
Film dondurucu, karlar altında, bazen güzelim Çıldır’a uzanan, Sarıkamış’ın Katerina Köşkü’nden Şehitler tepesine kızak görüntüleri gibi, son dönemin önemli turizm lokasyonlarından olan Kars’ı, bu sıcak günlerde önümüze tüm pitoresk halleri ile cömertçe sunuyor. Uzak ve yakın çekimlerin peşi sıra başarılı bir şekilde verilmesi ya da o sıkıntılı ev halinin tüm yoksunluğu ve karmaşası içinde başarılı bir kamera çekimi ile sunulumunda, 55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde “Behlül Dal Genç Yetenek Ödülü”ne uzanan filmin görüntü yönetmeni Olcay Oğuz’un başarısından bahsetmeden geçmek olmaz. Karanlık ve aydınlığın bu derece uyumu, “Kalandar Soğuğu” filminin başarısındaki gibi bu filme de çok şey katmış.
Ve küçük bir parantez olarak belirtmek gerekir ki, annenin Rıza’yı sırtında taşıdığı anlar “Sürü” filminden bazı kareleri de akla getirmiyor değil. Son önemli başarı olarak da belirtebiliriz ki, Erzurum ağzına göre kimi farklar taşıyan Sarıkamış aksanlı konuşmalar da sırıtmıyor. Final kısımlarında filme dahil olan DSİ’deki yönetici ya da Mustafa’nın amirinin batılı bir ağızla konuştuğu anlarda şive farklılıkları daha iyi algılanıyor. Ancak tüm başarılarına karşın, filmin kimi eksik gördüğüm yanları da yok değil.
Öncelikle filmin en önemli anlarına sahne olan final kısmı oldukça alelacele filme dahil ediliyor. Ve tüm bunlara sebep olan kaza, o kadar acemice oluyor ve sonrasındaki gerçeklere o denli başarısız giriş yapılıyor ki, tesadüfler “bu kadar da olmaz” dedirtecek boyutta ve derinlikten yoksun…Bu acelecilik karakterlere de tam nüfuz edememe halini ortaya çıkartıyor. Bir anda örneğin, sonucuyla da iyi işlenmesi mümkün amir kayboluyor. Bu da geçişler konusunda bir eksiklik olduğunu gösteriyor bize. Ancak tüm bunlara rağmen, film kendisini izlettiriyor ve amaç edindiği hissi verdirmeyi de başarıyor. Bu da az bir şey değil kuşkusuz…
“Çınar” filmini 19.08.2020 günü saat: 21.00’de TRT’2’de izleyebilirsiniz…
Yönetmen : Mustafa Karadeniz
Senaryo : Necip Güleçer, Mustafa Karadeniz
Görüntü Yönetmeni : Olcay Oğuz
Müzik : Oğuz Aksaç, Savaş Yakupoğlu, Erdinç Aksaç
Oyuncular : Yunus Emre Çelik, Şilan Düztaban, Sezgin Cengiz, Mert Aygün, Halil Demir, Zemine Tanyeri
Türkiye / Dram / 98 Dk.