DURU OLMAK

Bir Albüm Hikâyesi Olma İddiası…

19 Şubat’ta Netflix platformunda gösterime giren, “Duru Olmak” isimli yapım, başlangıçta kimi yanlış anlamalara yol açacak gibi görünüyor. Zira isminden yola çıkıldığında söz konusu yapımın, uzun süreli bir müzik kariyeri olan ve Türk müziği açısından kendisine hak ettiği değer verilen Nükhet Duru‘nun sıkça Amerika ve Avrupa sinemalarında rastlandığı şekilde, biyografik bir çalışma olduğu beklentisi yaratabilir. Ancak öyle değil! Yönetmenliğini Mu Tunç‘un üstlendiği çalışma, sanatçının geçen sene birçok genç şarkıcı ile düet yaptığı ve beğenilen parçalarını seslendirdiği “Hikayesi Var” isimli albümünün üretim sürecine odaklanıyor.

Gerçekten de belgesel diyemediğim için “yapım” olarak genel bir ifadeyle belirtmek durumunda olduğum bu yapımda, sanatçının Sıla, Kenan Doğulu, Evrencan Gündüz, Mabel Matiz, Funda Arar, Zeynep Bastık, Ceylan Ertem, Kalben, Rubato, Sena Şener, Teoman, Ata Demirer ile yaptığı düetler ve sonrasında kimilerinin Nükhet Duru ile ilgili görüşleri yer alıyor.

Yapımda ve doğal olarak da albümde dinlediğimiz şarkılar olarak; Sevda, Beni Benimle Bırak, Bir Nefes Gibi, Kazandım, Destina, Mahmure yer alırken, hepimizin beklediği ve Nükhet Duru ile özdeşleşmiş, sözleri büyük yazar Sabahattin Ali‘ye ait olan “Melankoli” ve “Ben Sana Vurgunum” isimli eserler yer almıyor. Bunun nedeni ise, şarkıların bestecisi Ali Kocatepe‘nin, yapılan albümde bu eserlerin yayınlanmasını istememesi. Bundan habersiz biz izleyenler için bu durum tam bir hayâl kırıklığı yaratıyor.

Teoman ve Kenan Doğulu tarafından düette seslendirilmeyi bekleyen bu çalışmalar olmayınca bu iki sanatçının sadece stüdyodaki görüntüleri ile yetiniliyor. Ve Teoman kısmında bir sessizlik çökerek, “… Şarkının bestecisinin kayıtlar sona erdikten sonra iznini geri çekmesi sonucu, bu sahnede ses kullanılmamaktadır” ibaresi yer almaya başlıyor. Bu, herhalde sinema ve belgesel yapımlarda sıkça rastlanmayan şaşırtıcı bir durum. Üstelik eski dostu Ali Kocatepe‘ye ilişkin Nükhet Duru ara konuşmasında sitemlerini de belirtiyor…

Amaçsız İstanbul Panoramaları… Lüzumsuz Kamu Spotları…

Duru Olmak“, muzip ve doğal halleri ile bilinen sanatçının kendisini “fırlama” olarak tanımladığı konuşması ile başlıyor. Ve Duru, zaman zaman tek başına kamera karşısında göründüğü anlarda aslında özgün yanına sürekli vurgu yapıyor. Bunlar arasında kuşkusuz en ilginç olanı kendisinin Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer ile birlikte “yoncanın dördüncü yaprağı” olarak kabule yaptığı itiraz. Kendisini “yaprak” olarak değil, “ayrık otu” olarak betimliyor. Şarkılarını kitleler için yapmadığını da sözlerini desteklemek için belirtiyor. Bu yoruma itirazlarımı bir tarafa bırakırsam -hele hele ayrık otu tanımlaması olacaksa buna en uygunu Sezen ve Ajda‘nın olması daha muhtemelken- altı yaşından beridir sanatçı olmak istediğini belirttiği önemli bir anekdot da var. Annesinin kendisine söylediği “az olan çoktur” öğütleri ve gazino deneyimlerini anlattığı bölümler geçmiş Duru‘ya selam verme biçiminde.

İşte tam da yapımın sorunu burada başlıyor. Yapım şayet geçen sene çıkan bir albümün oluşum sürecini anlatıyorsa, Duru ile ilgili aralara sürekli bilgiler serpiştirilmesi, yapımın niteliği konusunda kafaları karıştırıyor. Üstelik mesele burada da bitmiyor. Yapımdaki Nükhet Duru ile ilgili görüşlerin kimisi, tam bir “kamu spotu” kıvamında. Eski kuşağın yeni kuşağa taşınması, saygısı ya da düet yapanların Duru‘ya olan hayranlıklarını dile getirme biçimleri, yapıma en ufak bir katkı sunmuyor. Üstelik, Nükhet Duru‘nun bir masa etrafında doğallığından yer yer uzaklaşarak hayata dair kimi aktarımlarda bulunması, bu denli önemli bir çalışmada, metin hazırlığının oldukça sorunlu olduğunu gösteriyor. Kanadalı müzik grubu The Weeknd grubundan Etiyopyalı Abel ile ilgili kısım bir yana, söylenen sözler maalesef izleyenler için çok da anlam ifade etmiyor…

Ancak asıl sorun, güzel İstanbul’un, çalışmanın neredeyse yarısına hükmeden görüntülerinin yerli yersiz sürekli aralara serpiştirilmesi. Üstelik bu yapılırken, herhangi bir konu bütünlüğünden hareket edilmiyor. Kokoreç görüntüleri sonrasında Galata Kulesi’ni, Kız Kulesi sonrasında ise metro’da oturanları birden karşınızda, amaçsız bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu da bana seçim zamanlarında siyasi parti liderlerinin propaganda konuşmaları esnasında, sıradaki diğer kişiye geçildiğinde, beş dakikalık aralardaki TRT’nin belirlediği yurdun çeşitli yerlerindeki o panoromik görüntülerini anımsattı.

Tek Güzellik… Duru Sesi Dinlemek…

Duru Olmak” yapımının, Duru‘nun kendine özgü, kırılgan ve kendi tabiri ile “resitatif” sesini zevkle dinlemek gibi bir katkısı var kuşkusuz. Ancak gönül isterdi ki, Ankara’da dinlediğim o müthiş Timur Selçuk-Nükhet Duru birlikteliği gibi önemli bir konser kaydının da kullanılması ya da henüz hastalığı ileri bir seviyeye varmamış olan Timur Selçuk‘tan Duru ile ilgili bazı görüşleri almak mümkün olabilseydi. Yapımın sadece final bölümünü beğendim. Zaten olumlu yorumlar genelde bu kısımlar ile ilgili. Sinema Senfoni Orkestrası ile birlikte verdiği konserde gösterdiği 1974 yılındaki Orhan Boran tarafından ilk radyo takdiminin “Unutsana” parçası ile yapıldığı anların yer alması ve konserin en son kısımda seslendirdiği, düzenlemesi Onno Tunç’a ait “Kaldırımlar” şarkısının sözlere uygun bir şekilde vahşice katledilen Emine Bulut‘a adandığı kısımların da yer alması etkileyiciydi.

Sonuç olarak, Netflix’in Türkiye yapımı ilk belgeseli olarak tanıtılan “Duru Olmak”, bir albüm hikâyesi olma iddiasını bile taşımaktan çok uzak bir yapım. Kuşkusuz ortada özellikle İstanbul çekimleri ve düet kısımlarındaki stüdyo görüntüleri itibariyle belirli bir emek var ve buna da saygımız sonsuz. Ancak maalesef senaryosu ve yönetimi Mu Tunç tarafından yapılan yapım, estetik olarak kimi Amerika belgesellerinin ya da albüm hikâyelerinin çok gerisinde ve de onların kötü bir taklidi olmasının ötesine geçemiyor Ve yapımı izledikten sonra bana kalan, Türk müziğinin en değerlilerinden, soy ismi gibi “Duru”, özgün bir sese sahip, oldukça da mütevazi bir kişilik olan Nükhet Duru’nun, herhalde daha iyi yapımları hak ettiğiydi…

Yönetmen / Senaryo : Mu Tunç

Görüntü Yönetmeni : Ali Kanıbelli

Kurgu : Ali Kanıbelli, Mu Tunç

Müzik : Orkun Tunç

Oyuncular : Nükhet Duru, Sıla, Kenan Doğulu, Teoman, Mabel Matiz, Funda Arar, Ata Demirer, Rubato, Zeynep Bastık

Türkiye / Biyografi-Müzik-Dökümanter / 92 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz