İlgi Alanı / The Zone Of İnterest

Cennet, cehennemin yanında olabilir mi?

İlgi Alanı, “The Zone of İnterest” filminde kötülüğün sıradanlığı, şiddetin insanın içinde var olan ve bir emirle ortaya çıkıveren bir dürtü olduğu ve bazen istesek de istemesek de emir kulu olduğumuzda bir canavara dönüşebileceğimiz gerçeğine vurgu yapılıyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Bu hafta vizyona girecek filmlerden biri Cannes’da da Büyük Ödül’ü alan “İlgi Alanı / The Zone Of İnterest” i hafta ortasında izlememe rağmen hemen yazamadım. Bana insan doğası ve yapısı üzerine o kadar çok şey düşündürttü ve daha önce düşündüklerimi çağrıştırdı ki, hep yaptığım gibi hemen dökülüvermek gelmedi içimden, sindirmeye çalıştım. Ülkemizde de darbe sonrası dönemlerde yaşanan ve gündeme düşen devletin resmi olarak yaptığı işkence olaylarında hep yapanı düşünmüşümdür: görevlisiniz ve birine işkence yapıyorsunuz. Karşınızda bir insan var, suçlu ya da suçsuz ama sizin için suçlu. Elektrik veriyorsunuz, dövüyorsunuz, her neyse, ve işiniz bittiğinde ellerinizi yıkayıp evinize gidiyorsunuz. Karınız ve çocuklarınız sizi bekliyor, yemek yiyorsunuz, çocuklarınızla oynuyorsunuz, tırnaklarınızdaki kan çıkmamış, hay Allah, yani işte bir canavar, evde sevimli bir baba mısınız?

Neyse uzatmayacağım. Bu ve buna benzer düşünceler. The Zone Of İnterest’te tam da bunu izliyoruz : 2. Dünya Savaşı. Hitler’in Yahudilere yaptığı soykırım bütün acımasızlığıyla Auschwitz kampında sürüyor, trenlerle getirilen ve hiçbir suçu olmayan insanlar fırınlarda yakılıyor, sağlıklı olanlar köle olarak çalıştırılıyor. Filmde gösterilen bu değil. Sadece fabrika bacası gibi tüten bacalardan yakılan insanların dumanını görüyoruz, zaman zaman da çığlıklarını…

Filmde gösterilen, kampa bitişik, duvarın hemen arkasındaki havuzlu lüks villa. Burada kampın komutanı Rudolph Höss, eşi Hedwig ve 5 çocuğu yaşıyor. İzlediğimiz hikaye, onların mutlu, sakin, neşeli hayatları! Mutlu olabilirler mi? Oluyor!

Kampın komutanı tam bir nazi : saçları, kıyafetleri, soğukkanlılığı. Sabah, çizmelerini de çektikten sonra yürüse beş dakikalık yol olan işine, daha karizmatik herhalde, atına binerek gidiyor! O sırada karısı da beş çocuğunu sütünden balına kahvaltısını yedirmiş, okula yolluyor. Sonrasındaki hayatı, bir baraka olarak bulup bir malikaneye dönüştürdüğü lojmanının hizmetkarlarını denetlemek ve daha korkuncu, inanılmazı… Kampa getirilen tutukluların üzerinden çıkarılmış kürkler, giysiler ve mücevherlerin içinden kullanabileceklerini ayırmak! Üzerine bir kürkü geçirip aynanın önünde denerken cebinde bulduğu ruju sürdüğü sahnede kendimden geçtim. İnsan bu kadar kötü, ruhsuz, duygusuz olabilir mi? Hitler faşizmi nazizmle insanların beynini nasıl da bu kadar yıkayabildi? Nasıl bu kadar canavarlaştırabildi? Ya da insan aslında bu kadar zalim mi?

Filmde yönetmen Jonathan Glazer, hiçbir şiddet sahnesi göstermiyor ama onu hissettiriyor. Ailecek yüzmeye gittikleri nehirdeki küller, zaman zaman duyulan farklı sesler. Feryatlar! Ya da aslında biz mi duymuş gibi hissediyoruz o sesleri? Ya da silah sesleri? O silah sesleri malikanenin salonunu doldururken Bayan Hedwig ve çaya çağırdığı diğer subay eşlerinin hiç tepki vermeden tatlı tatlı dedikodu yapması? Eşi daha üst bir göreve atandığında ise tepkisi şaşırtıcıdır, kocasıyla birlikte gitmek, evini terk etmek istemez, çünkü burası onun yarattığı bir cennettir! Evet, cehennemin yanındaki cennet… Olabilir mi, oluyor!

Filmde kötülüğün sıradanlığı, şiddetin insanın içinde var olan ve bir emirle ortaya çıkıveren bir dürtü olduğu ve bazen istesek de istemesek de görev verildiğinde canavara dönüşebileceğimiz gerçeğine vurgu yapılıyor.

Oyuncular rollerini mükemmel oynamış, hepsinden tiksinerek nefret etmek mümkün. Çekimler süper. İnsan yapısı ve ruhu üzerine düşünmek isteyenler için zor da olsa iyi bir sınav. Görülesi bir film. 

Yönetmen / Senaryo : Jonathan Glazer

Görüntü Yönetmeni : Łukasz Zal

Kurgu : Paul Watts

Müzik : Mica Levi

Oyuncular : Sandra Hüller, Christian Friedel, Ralph Herforth, Maximilian Beck, Stephanie Petrowitz, Marie Rosa Tietjen, Sascha Maaz

ABD-İngiltere-Polonya / Tarihi-Biyografi-Savaş-Dram / 106 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz