Matrix Resurrections
Zamanın Ruhunu Yakalayamayan Matrix 4
Zamanın ruhunu yakalayan Matrix filmi. Herkes başarısını konuşuyor. Üzerine onlarca dilde binlerce kitap yazılıyor. Neden mi? İnternet çağında avatarlarla tanıştık. Sanal bebekler büyüttük. Sosyal medya adreslerimiz, kimliklerimiz oldu. Sanal dünyada da yaşam kurmaya başladık. İşte günümüz dünyasının en popüler terimlerinden olan Metaverse’yi, daha herşeyin en başında; yeni yeni bu kavramlarla tanışırken, hayal dünyamızda şekillenmeye başlarken bize güzel bir hikaye ile anlattığı için… Matrix efsaneleşti! Bu öngörü, teknikte de vardı. Tekniği de değiştirdi!
90’ların sonlarından sonra doğan kişilere ilk gençlik yıllarına geldiklerinde, (2017’lerden sonra örneğin) ya da hayatında hiç Matrix filmini izlememiş (ve hayattan da kopmamış) birine 2017’lerden sonra Matrix‘i izletin. Fena değilmiş, iyiymiş diyecektir. Çok az kişide o ilk çıktığı yıllardaki coşkuyu yaşatır. Çoğunluk ise 99 yılında ve o yıllarda seyretmiş çoğu insanın hissettiği duyguları, o coşkuyu yaşamayacaktır. Çünkü 2000’lerden sonrasını yaşayanlar, sanal gerçeklik dünyasını yaşayanlardır… Yani yukarıda yazdığım terimler olağan bir şey haline geldi, hayatının parçası hatta belli bir yaş için hayatının anlamı oldu.
Bizler nasıl anlayamayacaksak, ‘Godfather’ filmi ilk çıktığı zaman, yani 1972’lerde izleyenlerin yaşadığı o coşkuyu… Suç örgütleri ortaya çıkmaya başlamış, gizemli yapılar… Nasıl işliyorlar, neler yapıyorlar… Hayal dünyasında şekillenmeye yeni yeni başlamış. Fakat ‘Godfather’ filmi uzun bir süre daha en iyi filmlerden biri olmayı koruyacak. Peki ‘Matrix’, ya ‘Godfather 3’ ya da Matrix 4?
Matematik aynı! Aynı yönetmen, aynı oyuncularla filmi çekiyor. Hepsi birbirinden iyi… Peki sonuç? Kötü bir film, ‘Godfather 3**’.
Matematik aynı! Aynı yönetmen, aynı oyuncularla film çekiyor. Hepsi birbirinden iyi diyelim… Peki sonuç? Kötü bir film, Matrix 4*!
Godfather zamanın ruhunu yakaladı. Çok iyi bir filmdi. Godfather 3 ise zamanın gerisinde kaldı. Godfather 3 kötü bir filmdi.
Matrix zamanın ruhunu yakaladı. İyi bir filmdi fakat esas başarısı hikaye anlatımda değil teknikteydi. Matrix 4 ise zamanın gerisinde kaldı. Matrix 4 kötü bir filmdi.
Godfather’ın anlattığı dünyada suç örgütleri, evet kötü şeyler yapıyorlardı ama özünde iyi insanlardı. Argo tabirle ‘adamdılar’… Seyircileri kendi gerçekliğinden kopardı. Herkese özendirdiler… Matrix’in anlattığı dünyada ise ‘sanal dünya’ kötü idi… Gerçek yaşamı aramak gerekliydi… Sanal dünya ile mücadele etmeliydik! Seyircileri kendi gerçekliğinden kopardı. Herkese özendirdiler…
Yıllar geçti insanlar suç örgütlerinin ne olduğunu yaşayarak öğrendi. Aslında hiç anlatıldığı gibi değildi. Arkasından Godfather 3 geldi. Francis Ford Coppola’nın özür filmiydi. Suç örgütlerinin aslında nasıl bir kötü yaşam getirdiğini anlatmak istedi… Ama iş işten geçmişti!
Yıllar geçti insanlar sanal dünyanın ne olduğunu yaşayarak öğrendi. Aslında hiç de korkulduğu gibi değildi. Arkasından Matrix 4 geldi. Lana Wachowski’nin aşk filmiydi. Matrix’teki insanları boşvermişti, Neo ve Trinitiy’i tekrar kavuşturmak istedi…
Godfather 3’ten sonra The Sopranos dizisi geldi ve zamanın ruhunu tekrar yakaladı. Eminim Matrix 4’ten sonra bir başka yapım daha gelecek ve aynı konuda zamanın ruhunu tekrar yakalacaktır.
Dikkat spoiler çıkabilir!
Matrix 4 herkesin neler olup bittiğini öğrenmek için heyecanla beklediği filmdi. Nasıl heyecanlanmayalım! Matrix 3’ün sonunda Trinity öldü. Neo da öldü gibi bir şey… Neo gerçek dünyada kör olmasına rağmen makinelerin yaydığı enerji görebiliyor ve gerçek dünyada makineleri durdurabiliyordu. Evet insanlar savaşı kazanmadılar ama kaybetmediler de… Bir zorunlu barış olmuştu. Mimar sözünde duracak mıydı? Peki insanlar, dünyalarını geri kazanmak için ne yapacaktı? Ya Kahin… Sorular sorular… Artık sadece ve sadece o evreni merak ediyorduk. Ama seyirciye verdikleri nedir? Neo ve müritleri, Trinity için dağları delecek mi Evet aşk, uygarlık demekti -ve bu sayedeuygarlık olduğu sürece aşk her zaman anlatılası bir hikaye olacak. Aynı Matrix’in ilk filmindeki gibi. Thomas Anderson’ın Neo olmasını sağlayan en önemli etken Trinity’nin aşkıydı.
Peki; yapımcılar Aşk hikayesi anlatmayı, Matrix 4’ün bir aşk filmi olmasını tercih etmiş. Buna rağmen iyi olamaz mıydı? Elbette olabilirdi. Ama hikayedeki bağlantıları kurmak için zorlamalar, sizi şaşırtmayı bırak kendini merak bile ettiremeyen sonuçlar… Bu kuyruk uzar da uzar…
Kabul etmem gerekir ki başta heyecanlandım. Yeni hikayeyi keşfetmenin verdiği bir heyecandı bu… Arada hikaye gereği, ilk Matrix’ten sahneler görüyoruz… Önemli değil diyorum kendi kendime… İyi gidiyoruz… Sonra neler mi oldu? Filmin ortasına geldik… Matrix 3’ten sonra olan biteni az çok öğrendik. Ardından Trinity’i kurtarmak için sefere çıkıyoruz, hem de apar topar… Kısa bir süre sonra Neo ile Trinity’nin tekrar nasıl ve neden dirildiğini bir tiradla öğreniyoruz… Arada yeni Ajan Smith ile kavga ediyorlar ve Smith ‘felsefe’ yapıyor… Bari filmin sonunu söylemeyeyim İzlediğime ‘pişman’ mıyım? Elbette hayır! İlk gençlik yıllarında Matrix’i İzmir’in ihtişamlı sineması salonu ‘Çınar’da seyretmiş biri olarak, sinemadan çıktığımızda arkadaşıma söylediğim sözleri bile hatırlıyorum, nasıl ‘pişman’ olabilirim. Ama Matrix serisini hiç seyretmemiş ya da seriyi yenilerde seyretmiş insanlar ‘pişman’ olur mu; orasını bilemem ama çok da seveceklerini sanmam.
* Sadece iki seçeneğim olsa… İyi veya kötü. Kötüyü seçerdim. Bu nedenle kötü yazdım. Yoksa her iki filmin sinemasal anlatımı seyircisine elle tutulur bir içerik sunuyor. Ama az ve değerli zamanımızı daha iyi filmlerde değerlendirmek isterdim :)…
Yönetmen : Lana Wachowski
Senaryo : Lana Wachowski & David Mitchell & Aleksander Hemon
Görüntü Yönetmeni : Daniele Massaccesi, John Toll
Kurgu : Joseph Jett Sally
Müzik : Johnny Klimek, Tom Tykver
Oyuncular : Keanu Reeves, Carrie-Anne Moss, Yahya Abdul-Mateen II, Jessica Henwick, Jonathan Groff, Neil Patrick Harris, Priyanka Chopra Jonas, Christina Ricci, Telma Hopkins, Eréndira Ibarra, Toby Onwumere, Brian J. Smith, Jada Pinkett Smith
ABD / Aksiyon-Bilimkurgu / 125 Dk.