Notre-Dame

PARİS’İN KALBİ ATEŞ İÇİNDE

Tarih 15 Nisan 2019, saat 18:20 Notre Dame Kilisesinde ateş bacayı sardı.

Baca dediysem dünyanın en kıymetli bacası; Notre Dame’in çatısı! Victor Hugo’nun kamburu Quasimodo’nun  kaldığı mekan olarak literature tarihine geçmiş, mimarlık açısından zaten namı tartışılmaz olan bir yapıdan söz ediyoruz…

2000 yılında Avrupa’ya yaptığım ilk yurtdışı ziyaretimdeki duraklarımızdan biri de doğaldır ki Paris’ti. Rehber önderliğinde yaptığımız bu gezi sırasında sıra Notre Dame Kilisesine gelince; önünde çok uzun kuyruklar olduğunu gördük. En az iki saat beklememiz gerekecekti, beklemeyi tercih etmedik, o oya gibi işlenmiş taşları büyük bir hayranlıkla dışarıdan seyretmek zorunda kalırken bir yandan da kulağımız rehberimizde onu dinliyorduk. 12. yüzyılda başlayan kilise inşaatının tam 200 yıl sürdüğünü söylediğinde gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Aradan en az altı kuşak geçmiş, öyle bitirilebilmişti. Çok büyük emek, çok büyük mimari sanat;  Gotik Mimarisi!

Daha sonraları Paris’e gittiğimde de hep ziyaret ettim. En son 2020 yılında gitmiştim, yangın sonrası onarım için kapalıydı. Onarım hala sürüyor. Makron 2024 yılında biteceğini söylemiş.

Notre Dame; dümdüz çevirirsen “Bizim Kadınımız” , güzel bir çeviriyle “Bizim Leydimiz” Buradaki “biz” Fransızlar olduğu için bu kez genel bir anlam kullanılarak “Paris’in Leydisi” olarak çevirisi kabul görmüştür. Meryem Ana’ya ithafen olduğu için bu isim verilmiş…

Strazburg’daki Notre Dame Kilisesine değinmezsem beş yıl boyunca yaşadığım kente haksızlık yapmış olurum. Strazburg “Notre Dame’nın Paris’tekinden aşağı kalır yönü yok; hatta fazlası var bu katedral ise tam 400 yılda yapılmış; Gotik Mimarinin yanında Romanesk mimari özelliklerini de taşıyor. Strazburg’da yaşadığım yıllarda çok sık ziyaret ettiğim; seyrine doyamadığım bir mekandı. Çevresinde bulunan kafelere oturup uzun uzun seyrederdim…

ŞİMDİ ÇANLAR NOTRE-DAME İÇİN ÇALIYOR

Notre Dame’da yangın çıktığında insanlığın ortak mirası kül olacak diye çok üzülmüştük. O günlerde yaptığım paylaşımda şöyle demişim:

“Victor Hugo’ nun  dediği gibi ” mimarı açıdan insanlığın en büyük eseri…” Ve bu büyük esere “Notre Dame’nin Kamburu” romanını yazarak dünyanın ortak mirası haline getiren yazarın kemikleri sızım sızım sızlıyordur…Sonrasında  romanın da  de önüne geçen sinemaya uyarlanan o muhteşem sahnelerde güzeller güzeli Esmeralda ve Esmeralda’nın tam tersi çirkin ve kambur olan bir o kadar ruhu güzel olan Quazimodo Notre Dame’in çanlarını çalması…

Beynimize kazınmıştı…

Şimdi çanlar Notre  Dame için çalıyor….”

Herkeste derin izler bırakan bu felaketten 6 ay sonra   Fransız yazar  Romain Gubert  itfaiyecilerin anlatımından yola çıkarak  “La Nuit de Notre-Dame” eserini kaleme aldı Kasım 2019’da piyasaya çıkardı… 

YANAN KATEDRAL VE YANAN HAYATLAR

“La Nuit de Notre-Dame” kitabından uyarlanan dizi 19 Ekim tarihinde Netflix’te gösterime girdi. Dizinin yönetmenliğini  Hervé  Hadmar üstlendi, senaryosunu  Herve Hadmar ve Olivier Bocquet birlikte yazdılar. 6 bölümden oluşan mini dizidir. Bu altı bölüm yani yaklaşık  5 saat süren dizi tamamıyla yangın sürecini anlatıyor. Yönetmen bu süreci anlatırken başta itfaiyeciler olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden kişilerin hayatlarına da göz atıyor ki oralarda da yangın var:

 İtfaiyeci genç kız  Alice Megan Northam  birkaç ay önce çıkan başka  bir yangında itfaiye genel müdürünün oğlu olan sevgilisini kaybetmiştir,  bu travmasını yenmek  ve kendisini ölen sevgilisine karşı kanıtlamak için için katedralin yangın söndürme personelinde yer alır.

 General Ducourt (Roschdy Zem) itfaiyecilerin şefi ve ölen gencin babasıdır; oğlunu kaybetmekten ve çıkan yangınlarda personelini feda etmesini sorgulamaya başlar ve artık emekli olmaya karar verir, emekli dilekçesi cebinde son görev olarak Notre Dame’ı  yangın söndürme stratejisini yönetmeyi kabul eder.

 Yine bir genç kız Victoire (Marie Zabukovec) başka bir yangın hikayesinin kahramanıdır; uyuşturucu bataklığına düşmüş bedeninin satarak var olmaya çalışan bir kızdır; katedral yangını sırasında babası Max onu bulmaya karar verir ve peşine düşer; çünkü annesi hastanede ölmek üzeredir. 

 Yangını kameraya  çekmeye ve herkesten önce haber yapmayı amaçlayan bir başka genç kız Eleni (Alice Isaaz), gazeteci; Fransa’nın  ünlü haber kanallarından olan BFM’de çalışmaktadır ve başarılı olmak için hayatını tehlikeye atmaktan çekinmez;  fakat o yangından sağ salim kurtulduğunda artık başka biri olacak, hayata daha farklı bakacaktır.

Varese (Carolin Proust), itfaiye personelinin başındaki 2 numaralı isimdir, kadın olarak geçmişinde cinsel tercihleriyle ilgili farklı bir hikaye vardır. O cehennemde ateşi söndürmeye çalışırken kendi ateşiyle de yüzleşir.

Suriyeli genç doktor da başka bir cehennemin dramından çıkıp gelmiş bir göçmendir. Suriye’de savaş çıkmadan önce Boston’da diş hekimliği eğitimi almış, implante tedavisi yapmaktadır, ülkesinde işler karışınca  Suriye’den karısıyla birlikte kaçarken anlaşıldığı kadar botla denizde kaza geçirmiş ve karısını suların altına gömmüş; sonunda Paris’e gelebilmiş ancak eğitimli birçok göçmen gibi mesleğini değil inşaat işçiliği yapmaktadır. Katedralin çatı onarımında çalışmaktadır.

Bir de zenci çocuk kahramanımız Billy var; kayıp babasının itfaiyeci olduğunu düşündüğü için kendisini Notre Dame’da itfaiyecilerin arasında bulur. sonra yolu Victoire ile çakışır; victoire ona sahip olmak zorunda kalır…

Tabii babasını arayan 10 yaşlarında bir erkek çocuğu ile babası tarafından aranan bir genç kızın karşılaşması ilginç bir  metafor olabilir ancak  Fransa’yı iyi tanıyan biri olarak mantık dışı durumlarla karşılaştığımı söylemeliyim. Fransa’da bir çocuk saatlerce tek başına dolaşacak; hatta itfaiyecilerin alanına bile girecek de ülke buna sahip çıkmayacak, izin verecek!  Çocuklara aşırı şekilde koruyucu davranan bir ülkede tek başına bir çocuğun gezdiğini ben sekiz senedir görmedim..

Notre-Dame yangınında itfaiyecilerin nasıl bir mücadele verdiğine tanık olduğumuz dizi Notre Dame anlamak açısından önemli; öyle bir yangının tamamen kül olmadan söndürülmesi de mucize olsa gerek: Bir bedel ödenerek tabii; o felakette  üç itfaiyeci ölmüş, üçü de yaralanmıştır…

Ayrıca Bu yangınla ilgili bir de film çekilmiş. “Kapıdaki Düşman” ve “ Tibette Yedi Yıl”gibi güzel filmlerin yönetmeni Jean-Jacques Annaud tarafından çekilen film Notre Dame Brulee (Notre Dame Yanıyor) Amerikan Fransız Film Festivalinde 10 Ekimde  görücüye çıktı. Piyasada gösterilme tarihi belli değil. Tahmin ediyorum diziden çok daha iyi çekilmiş bir filmdir…

İyi Seyirler…

Yönetmen : Hervé  Hadmar

Senaryo : Olivier Bocquet,  Hervé  Hadmar

Görüntü Yönetmeni : Jean-Max Bernard

Kurgu : Hervé Leblanc

Müzik : Éric Demarsan

Oyuncular : Roschyd Zem, Caroline Proust, Megan Northam, Simon Abkarian, Alice Isaaz, Marie Zabukovec, Sandor Funtek, Corantin Fila, Ambroise Sabbagh, Frédéric Chau, Victor Belmando, Kassem Al Khoja, Zinep Triki, Marthe Drouin

Almanya / Dram / Mini Dizi 297 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz