Sen Yaşamaya Bak

Melisa Sonrası…

Yönetmenliğini “Ketche” namıyla bilinen Hakan Kırvavaç‘ın yaptığı, TAFF Pictures imzalı “Sen Yaşamaya Bak” 21 Mart itibariyle Netflix’de izleyicileri ile buluştu. Film, daha çok çektikleri dizilerle geniş kesimin ilgisini hep üzerine çeken Aslı Enver ile Kaan Urgancıoğlu‘nun varlığıyla zaten belirli bir beklentiyi yaratmıştı. Bilindiği üzere güzel oyuncu Aslı Enver sadece film ya da dizileriyle değil aşkları ile de basının gözdelerinden birisi.

En son şarkıcı ve o da bazı sinema yapımlarında yer alan Murat Boz ile yılan hikayesine dönen ve artık kati olarak sona eren ilişkisiyle magazin gündeminin önemli figürü olmayı sürdürüyor. Kaan Urgancıoğlu ise büyük ilgi gören Kanal D’de gösterilen “Yargı” dizisinde Savcı Ilgaz’a hayat vermesi ile kendisine yönelik ilgiyi arttırmış görünüyor.

Oyuncularımıza kısaca değindikten sonra gelelim şimdi filmimize: Bir hastanede doktorun Melisa’ya (Aslı Enver) beş aylık ömrünün kaldığını belirtmesi ile açılış yapılıyor. Melisa henüz ilk sahnelerde görüldüğü üzere hayatı biraz fazlasıyla ti’ye alan yapısı ile doktorların bu tür durumlarda daha çok insanın üç ay ömrünün kaldığını belirttiğini bize aktararak bunun neden beş ay olduğunu sorgulayarak başlıyor. Melisa’ya kalsa sorun yok da yanında ufak bir çocuk olan ve kendisine sıklıkla “canavar” denen Can (Mert Ege Ak) isimli bir oğlu da vardır.

Can, akranlarına göre annesi ile tıpkı bir ergen gibi ilişkisi olan, onu kıskanan, başka erkeklerle görüşmesini istemeyen biraz hırçın ve kıskanç yapıda biridir. Ancak anne ile oğul arası ilişki muzip halleri ile oldukça iyi de görünmekte. Melisa’nın çevresinde ise her tipik romantik komedinin olmazsa olmazı olan bir de kız arkadaşı var ki, o da Fatoş (Ezgi Şenler). Melisa ile Fatoş hem çizim işi ile uğraşmaktalar hem de anlaşıldığı kadarı ile bir de cafe işletmekteler. Melisa’nın az ömrü kaldığı ve ortada sonra sürprizleri ortaya çıkacak baba figürünün olmaması nedeni ile Melisa sonrası Can’ın durumunun ne olacağı konusu Fatoş tarafından mutlaka bir babanın bulunması yani Melisa’nın hemen bir koca bulması sorununu ortaya çıkartır…

 

Bu ebeveyn ölümü sonrası küçük çocuğun akibetinin ne olacağı şeklindeki her izleyeni mutlaka buruk duygularla etkileyecek konuyu bir tesadüf olarak aynı gün izlediğim bir başka filmde de gördüm. Sinemamızın nadir kadın yönetmenlerinden Bilge Olgaç‘ın yönettiği, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Çetin Tekindor‘un üstlendikleri 1984 yapımı “Yavrularım” filmi bu hazin konuyu oldukça dokunaklı ve başarılı olarak ele almıştı, öneririm. Ancak senaryosunu Blu TV için hazırladığı “İlk ve Son” dizisi ile de adından söz ettiren Hakan Bonomo’nun yazdığı “Sen Yaşamaya Bak” filmi için aynı şeyleri söylemek ne yazık ki çok zor.

Tek Başarılı Yönü Aslı Enver…

Öncelikle romantik komedi olsa da izleyiciye bir duygu sunmak zorundasınız ve o yapımı inandırıcı kılmalısınız. Aslında yönetmen Ketche‘nin filmi ilk sahne görüntüleri ile bende belli bir ümit yaratmıştı. Görüntü ve çekimler belli bir kaliteyi tutturmuştu. Üstelik başlangıç jeneriğinde İskender Paydaş’ın müzik düzenlemesinde bulunduğunu görmemle de bu ümidim daha da artmıştı. Oysa ekranın başında geçirdiğim süreler tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. Evet, inandırıcı değil film.

Melisa’nın az ömrü ne Melisa’nın gündeminde ne de kardeşi gibi gördüğü arkadaşının çok da umrunda. Her şey ne kadar da doğal! En yakın arkadaşınız ölüyor ve bunu bilmenize karşın dünya dönmeye devam ediyor. Melisa ne tedavi görüyor ne de fiziksel değişim geçiriyor. Hemen bir koca bulma kısımları nerede ise bir eğlenceli oyun seviyesine indiriliyor. Cafe’de Melisa’ya ve oğlu Can’a sürekli “canım” diyen karakterler de oldukça eğrelti duruyor. Sonra hayatlarına giren muhtemel aile babası zengin Fırat’ın ilk o cool ve oldukça itici yönlerinin bir anda yok olması ve karşımıza romantik bir figür olarak ileride çıkması da oldukça zorlama. Ayrıca kaybolan baba ve onun metaforik halleri olan tuvalet kağıdı olarak yansıtılma yönelimi de olmamış.

Sürprizin kaçmaması için fazla detay belirtmek istemem ama film henüz ortalarında senaryosu itibariyle yalpalamaya başlıyor. Zaten başlangıçtan itibaren filmin rotası sürekli sallantıda. Ve konular arası bu dağınıklık bitmiyor, geçişler başarısız oluyor. Bu da artık izlediğiniz için bir an önce bitse dedirtiyor. Final sahnesi ise tüm bu nedenlerle beklenen etkiyi yaratamıyor. Ortada anne sonrası çocuk meselesi, baba sorunu, yeni “baba” ile “evlat” arası ilişki ya da Fırat’ın Melisa ile ilgili şüpheleri gibi ele alınan konular bir anda kuma yazılan yazılara dönüşüyor. Bir de işin içine o saçma spor arabasını motosikletle takip ya da köpek Fırat gibi gereksiz eklemeler konulunca artık tadımız tuzumuz kalmıyor. Yine sıklıkla bu türdeki filmler için belirttiğim tespit olan müzik ile açığı kapama hilesini bu yapımda da görüyoruz.

Filmde Can Bonomo‘nun “Tastamam“, Fatih Erdemci‘nin “Ben Ölmeden Önce“, Sezen Aksu‘nun “Şarkı Söylemek Lazım“, Mirkelam‘dan dinlediğimiz “Hatıralar” gibi çok sayıda şarkı gerekli gereksiz filme boca edilmiş. Barda karaoke kısımlarda Aslı Enver‘in seslendirdiği “Ben Ölmeden Önce” onun icrası ile başarısız olmuş. Ancak geçişlerdeki müzik kısımları Paydaş‘ın eli ürünü olduğu için fena değil. Oyunculuklarda ise ben Melisa’daki Aslı Enver‘i başarılı buldum. Aslı’nın oyunculuğunu görünce keşke ona yakışan bir senaryo yazılsaymış dedim içimden. Çocuk oyuncu Mert Ege Ak ise zaman zaman abartılı çıkışları ve mimikleri ile beklenen etkiyi çok veremiyor. Senaryo zaafı bu önemli karakteri de olumsuz etkilemiş anlaşılan…

Sinemaya Hücuma Devam Lütfen…

Sonuç olarak; Netflix’in başarısız yerli yapım listesine yeni bir halka eklenmiş “Sen Yaşamaya Bak” filmi ile. Ben o nedenle “Bergen” filmi ile izleyici yeniden sinemaya koşturmuşken Viktor Apaliçi’nin ortakoltuk için yazdığı “Belfast”, Pedro Almadóvar’ın “Paralel Anneler” ve “Kaçış”ı , yine aynı sitede Nurbanu Kablan’ın kaleme aldığı “Eiffel”i ile Ferzan Özpetek’in “Şans Tanrıçası” filmleri hazır bu hafta gösterimde iken “Sen Bunlara Bak” diyesim geliyor. Ama tabi ki tercih sizin…

 

Yönetmen : Ketche 

Senaryo : Hakan Bonomo

Görüntü Yönetmeni : Martin Szecsanov

Kurgu : Sait Ali Demir

Müzik : İskender Paydaş

Oyuncular : Aslı Enver, Kaan Urgancıoğlu, Mert Ege Ak, Ezgi Şenler, Latif Koru, Birce İrem Ilıcan, Defne Ayşe Özpirinç

Türkiye / Aile-Dram-Komedi / 104 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz