40. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışmasında 11 film var.
Bulgar Kamen Kalev’in tartışmalı filmi “Şubat”a ilgisiz kalmak mümkün değil. Filmden nefret edenler de, beğenenler de sayısız haklı gerekçe sunabilir.
Uluslararası yarışmanın en tartışmalı filmlerinden biri Bulgar Kamen Kalev’in “Şubat / Février”si olacak. Bu filme ilgisiz kalmak mümkün değil, ya nefret edilir ya da hayran kalınır. Her iki safta yer alanlar da sayısız haklı gerekçeler sunabilir. Filmi durgun, ağır, monoton sinema diliyle ve sabit, uzun planlarıyla sıkıcı bulanlar var. Cannes “2020 etiketi” taşıyan filmi, pastoral hayatı ve mahalli rengi yansıtmadaki başarısıyla, atmosfer yaratmadaki becerisiyle övenler de var.
Filmi aile geleneklerinin vurgulandığı içeriğiyle, benzersiz görselliğiyle başarılı bulanlar, Kalev’i Bulgar sinemasının en yetkin genç sinemacılarından biri olarak görüyorlar. Kalev kişisel öykülü filminde “sıradışı bir adamın sıradışı portresini çizdiğini” söylüyor. Film iç ses aracılığıyla felsefi, mistik ve şiirli yorumlarda bulunuyor. Film köy ve çiftlik hayatı, fakirlik, fatalizm, kader, kabullenme ve yazgı temaları hakkında önemli şeyler söylüyor.
46 yaşındaki, Burgaz doğumlu yönetmen ilk iki filmi “Şark Oyunları / Eastern Plays” (2009) ve “Ada / The İsland”da (2011) ilişkilerdeki çatışmaları ele almıştı. Son filminde, içine kapalı olduğu kadar karmaşık karakteriyle kendisini çok etkileyen büyükbabasının mütevazi hayatını anlatıyor.
Kalev “Şubat”ta büyükbabasının, kendi çocukluğunu geçirdiği Karadeniz
kıyılarında geçen 3 bölümlük bir hikaye anlatıyor. 1. bölüm “Geçmiş”te büyükbaba Petar’ın 8 yaşındaki halini, 2. bölüm “Askerlik”de 18 yaşındayken bir Karadeniz adasında yaptığı askerliğini, 3. bölüm “Şubat”ta 82 yaşındaki Petar’ın dağ başında koyunlarıyla birlikte tek başına geçirdiği yaşlılık dönemini anlatıyor.
1. bölümde çoban dedesine emanet edilen, sürekli sorular soran, doğanın gizemini çözmeye çalışan 8 yaşındaki Petar’ı tanırız. Bir köy düğünüyle başlayan 2. bölüm damat Petar’a odaklanır. Genç çiftin elbiselerini çıkarmadan geçirdikleri zifaf gecesinin sabahında, gelinin Petar’ı askere uğurlamasını izleriz. Deniz kuvvetlerine gönüllü olarak yazılan Petar ıssız bir adada mutsuz günlerini sürdürür. Askerlik belgeseli tadındaki eğitim sahnelerinde, erinden komutanına herkes nemrut ve asık suratlıdır. Komutanı Petar’ın oğlunun doğum haberini aldığında dahi izin hakkını kullanmayıp köyüne gitmeyi reddeden Petar’ın davranışına anlam veremez. 3. bölümde ,64 yıllık bir sıçrayışla dağ başında koyunlarıyla birlikte ıssız bir yaşamı yeğleyen Petar’ı izleriz. Köyde yaşayan hasta kızkardeşinin telefondan “Bırak bu koyunları, ihtiyarlık günlerini köyde geçir” teklifini reddeder. Türkiye sınırında ücra bir coğrafyada tek başına, etrafı insanlar yerine doğa ile çevrili yaşayan Petar “Bizim hayatımızda sevgi olmaz” diyerek filozofça tespitlerde bulunur.
Filmdeki köylülerin yürekleri aynen yaşadıkları coğrafya gibi ıssız. Yazgılarını kabullenmiş, hayatlarını değiştirme arzusu taşımayan renksiz karakterler. Köyde yaşayan yaşlı ve hasta kızkardeş ise fatalist. Kendini ölüme hazır hissettiğini huzur içinde dile getiriyor. Opera müziği eşliğindeki, filmin en güzel sekansı olan şiirli final bölümü çok etkileyici.
Yönetmen / Senaryo / Kurgu : Kamen Kalev
Görüntü Yönetmeni : Ivan Chertov
Müzik : Petar Dundakov
Oyuncular : Lachezar Dimitrov, Hristo Dimitrov-Hindo, Kolyo Dobrev, Ivan Nalbantov, Milko Lazarov, Miroslav Petkov, Stoqn Atanasov
Bulgaristan / Dram / 125 Dk.