Tekrar, Tekrar yine Tekrar…
Bu hafta prime video platformunda yayınlanmaya başlayan “The Map of Tiny Percept Things” filmi “Büyücüler” serisi olarak tanınan ve daha çok fantastik dünyaya hitap eden kitapları ile Amerika’da belirli bir ilgi ile takip edilen “Lev Grossman”ın kısa bir hikâyesinden uyarlanma bir yapım.
Film, zaman döngüsü içerisinde sıkışıp kalan bir kahramanın yaşadıklarını merkezine alıyor. Aslında öncesinde benzer temalı birçok film sinemaya aktarılmıştı. Bunlar arasında en bilineni, filmde de ismi geçen ve oldukça beğeni toplayan Bill Murray‘ın başrolde oynadığı 1993 yapımı “Bugün Aslında Dündü” filmiydi.
İzleyenler tarafından kolaylıkla hatırlanacağı üzere, bu kült filmde hep aynı günleri yaşayan bir kişinin bu zaman döngüsü etrafında başına gelen tekrarlar yer yer mizah soslu olarak izleyenlere sunulmuştu. Ayrıca henüz izleme imkânı bulamadığımız Mel Gibson’ın da rol aldığı “Boss Level” filminde de hiç bitmeyen bir zaman döngüsünden kurtulmaya çalışan asker bir kişinin yaşadıkları anlatılmakta. Tüm bu filmlerde ortak özellik olarak, kendisindeki bir ayrıcalık olsun olmasın zamansal döngünün boğuculuğundan kurtulup normalleşmeye çalışan kişilerin yaşamları, izleyenlere konunun cazip özellikleri ile gösterilmekte.
Yönetmenliğini Ian Samuels‘in üstlendiği “The Map of Tiny Percept Things” filminde, ana kahraman olan Mark (Kyle Allen) babası ve kız kardeşi ile birlikte yaşayan, annesi sürekli aynı saatlerde evden ayrılan birisidir. Filmin henüz ilk sekanslarında haritalar üzerinde bu tekrar döngüsünden kurtulmak amacıyla çalışmalar yapan, bilim kurgu yazarı Douglas Adams’ın “Otostopçu’nun Galaksi Rehberi” kitabını elinden düşürmeyen ana kahraman Mark’ın caddede gezdiği sıradaki o komik anları, hızlı kamera çekimleriyle izleyene hemen sunuluyor.
Çeşitli tehlikeler geçiren kişiler, sürekli aynı günü yaşaması nedeni ile bu anları bilen Mark tarafından kurtarılır. Yine böyle bir günde daha önce de karşılaştığı ve kendisine “Sherlock” diyen Uzakdoğu’lu kızı havuz başındayken bir tehlikeden, yine her zamanki gibi korur. Ancak “zamansal anomali” yaşayan Mark, bir gün tıpkı kendisi gibi bu dertten musdarip Margaret (Kathryn Newton) ile tanışır. Mark ile Margaret arasında film boyunca belirli bir sevgi ilişkisinin oluştuğunu görürüz. Ancak, yine de Margaret’in Mark’tan sakladığı bir şeyler vardır. Margaret ilişkilerinin ileri bir seviyede gitmesini istemez. Bunun nedenleri filmin ilk anlarında aslında belli ölçüde izleyicilere çeşitli diyaloglarla verilmekte.
Mark, sürekli aynı günleri yaşamanın kendisine yer yer üstünlük verdiğini düşünmektedir. Belki de bu özelliğiyle örneğin kanser hastalığına çare bulacaktır. Ona göre aslında herkes rüyadadır ancak kendisi ve Margaret uyanık olan iki kişidir. Bu tanrısal, her şeye muktedir halleri ile övünç duymaları gerekir. Ancak Margaret buna katılmaz. Logaritma ve matematik konularında Mark’ın bilgisiz olduğuna dair çeşitli tartışmalar sonrasında en son zamansal eşiği aşmak için bilet aldıkları Tokyo uçağından Margaret’in son anda uçaktan inmesiyle ilişkileri bitme noktasına gelir. Mark, yine tek başına, sürekli günleri tekdüze bir halde devam eden hayatına geri döner. Sıklıkla bilgisayar oyunu ile günlerini geçiren Henry’e Margaret ile yaşadıklarını anlatır. Ancak Margaret’ın bu zamansal döngüden kurtulmak istememesinin bir nedeni vardır. Filmin belki de tek sürprizli yanı olan bu nedeni, açık etmeden, spoiler vermeden burada duralım…
Zamansal Döngü ve Aşk…
Dilimize “Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası” olarak çevrilebilecek “The Map of Tiny Percept Things” filmi, oyuncuların yaşı ve atmosferi itibariyle tam bir gençlik filmidir. Margaret’i canlandıran 1997 doğumlu Kathryn Newton, daha önce çok fazla sinema tecrübesi olmayan ve bu filmde de iyi bir performans sergileyemeyen birisiyken; Mark’a hayat veren “The Patty”, “Korku Tüneli”, “One Night” gibi filmlerde görünüp diğer oyunculara nazaran daha kıdemli olan Kyle Allen ise, 1994 doğumlu olup, yapımda belirli oranda başarı gösteriyor.
Film, aslında öncesinde başarılı bir şekilde ekranlara taşınan bilindik bir konuyu, iyi işlemeyen bir kurgu etrafında yeniden ele almaya çalışıyor. Ancak burada çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Margaret rolündeki Kathryn Newton tereddütleri olan, açık etmekten korktuğu sırrını söylemekten uzak bir kahramanı, tüm bu psikolojik halleri ile iyi performansla beyaz perdeye taşıdığını belirtmek çok zor.
Chopin‘in bazı klasik eserlerinin yer yer bazı iyi sahnelerin içine serpiştirildiği müzik tercihi ve kamera kullanımındaki beceriyle, berrak renk tercihleri filmin olumlu yanları olarak not edilmeli. Ancak yine de kendi adıma kısa süresine rağmen, filmi zevkle izlediğimi söylemem çok zor. Bill Murray‘ın “Bugün Aslında Dündür” filmine kıyas ettiğimizde benzer tadı bulmak nafile bir çaba olarak kalıyor bize. Yine de tercih sizin…
Yönetmen : Ian Samuels
Senaryo : Lev Grossman
Görüntü Yönetmeni : Andrew Wehde
Kurgu : Andrea Bottigliero
Müzik : Tom Bromley
Oyuncular : Kathryn Newton, Kyla Allen, Josh Hamilton, Al Madrigal, Cleo Fraser, Anna Mikami, Jermaine Harris, Jorja Fox, Teance Blackburn
ABD / Romantik-Fantezi / 98 Dk.