Blue Beetle

Alemlerin Yok Edicisi veya Antiemperyalizm Şavaşçısı (!)

Küçük yaştaki, şimdiye kadar çok fazla film izleme deneyimi bulunmayan seyirciyi hedefliyor gibi görünen film, Deadpool gibi r rated olarak tasarlansa uzun süre üzerinde konuşabileceğimiz bir şey olabilirmiş gibi duruyor. Her şeye rağmen ciddiyeti kenara bıraktıktan sonra seyircinin elinde izlemesi eğlenceli bir film bulunuyor. Blue Beetle filmi de sinemada gitmeyi tavsiye etmeyeceğimiz, aynı 80’ler, 90’lar aksiyon filmleri gibi akşam kuşağında televizyonda çıktığında atıştırmalıklarınızı alarak izlediğinizde gülüp eğlenebileceğiniz bir film olarak kalıyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Filmin her sahnesi başka bir filmi akla getiriyor

Beklentileri yerine getirememesiyle, sadece kendinin değil evrenin üzerindeki hayallerin de yıkılmasına sebep olan The Flash’ın ardından, DC Sinema Evreni’nin sıradaki filmi vizyona girdi. Batuhan Şafak’ın (Bengeekstan) düzenlediği ön gösterimde Blue Beetle filmini izleme fırsatı bulduk. Oldukça basit temeller üzerine kurulan film aynı anda birçok şey olmaya çalışıyor ama çoklukla başka bir sürü filmin ucuz bir kopyası olabiliyor. Gelin beraber, filmde neler yapıldığına veya nelerin yapılamadığına bakalım. Yazının bundan sonraki kısmında filme ilgili spoiler olacaktır ama inanın hiç fark etmez.

James Gunn ve Peter Safran, DCEU’nun başına geçtiğinden beri kurulan hayaller birer birer çöpe gitmeye başladı. Aldıkları kararlar, evrenin sürdürebilirliğini sekteye uğratan seçimler oldu. Bir de üzerine; arka arkaya çıkan filmlerin 80’ler aksiyon filmleri kıvamında olması seyircinin sonraki filmler için beklentisinin düşmesine sebep oldu. Blue Beetle genelinde, stüdyonun yapılan bu eleştirileri gördüğüne ve ne yapıyorlarsa kesin olarak vites arttırmaya niyetli olduklarına emin oluyoruz.

Oyuncular, akıllara kazınacak rollerde oynamıyor. Görsel efektler de çoğunlukla filmin bütçesini sorgulatıyor. Bir noktaya kadar sıkıntılı olan senaryo mu acaba diyoruz hemen arkasından yönetmenliğin de pek bir şey vaat etmediğini anlıyoruz. Bunları sağlayamayan film bunların üzerine bir de sürekli olarak sosyal mesaj vermeye çalışıyor ve her bir sahnesiyle, daha önce izlediğimiz başka bir filmi akla getiriyor.

Blue Beetle Kimdir?

Blue Beetle’ın kökenleri 1939’a dayanmakla birlikte filmdeki karakter olan Jamie Reyes’in ortaya çıkışı çizgi romanlarda 2006’yı buluyor. Teen Titans’da sıklıkla yer alan Reyes’in filmde hikâyesi şöyle; Jamie Reyes, Gotham’da ön-hukuk mezunu olup şehrine dönen bir gençtir. Gelir gelmez ailesinin sıkıntılı bir ekonomik süreçten geçtiğini öğrenen Jamie, iş bulup ailesine destek olma planları yaparken işler umduğu gibi gitmez. Scarab adı verilen, böcek görünümündeki bir taşın etkisiyle süper güçler kazanan Jamie, hayatını ve sevdiklerini korumak için kahraman olmak zorundadır.

Klişeler ve Göndermeler

Konu klişe geldiyse zaten filmin en büyük sıkıntısı da bu. Ana akım sinemayı eleştirmek için, orada sürekli formüllerin işlediğinden bahsediliyor. Blue Beetle ise bunu kanıtlamak istercesine formülün bizzat kendisi gibi duruyor. Formüle dayanıp yine de ekleyip çıkarmalarla kendi olmayı başaran ve denklemde kendine yer edinebilen muadillerinin aksine bu film, x yerine 1 koyarak ulaşılan sonuçlara benziyor Başvurduğu klişelerle değil, birebir sahneleriyle başka filmleri andırıyor. Iron Man, Spider-Man, Shazam, Transformers, Power Rangers ve hatta Mummy bile bazı spesifik sahnelerle bu filme örnek olmuş gibi duruyor.

Bir noktadan sonra devasa kılıçlar kuşanan karakterler savaşırken film, anime dünyasın kültürüne bile bürünüyor ama her şeyin ötesinde bir yönetmenin tarzı filmde öne çıkıyor. Filmin aksiyon tonu ve çıtası olmayan şakalarıyla Blue Beetle tam bir Robert Rodriguez filmine benziyor. Bu, bir yere kadar zorlama bir yakıştırma gibi gelecek olsa da ailenin evi silahlı güçlerce basıldıktan ve Jamie kaçırıldıktsn sonra, başlarda pembe dizi izlerken gördüğümüz büyükannenin eline makineli tüfeği alıp eski gerilla savaşçılarından olduğunu ilan etmesi ve ailenin kalanının Batman’e, Superman’e hadi onları geçelim bir devlet kurumuna ulaşmak yerine işi Spy Kids’e çevirip aksiyona atlamaları bunu gösteriyor. Bu değilse de Mötley Crüe’nün “Kickstar My Heart”ının eşliğinde sahneye çıkan böcek görünümündeki devasa savaş aracının, gaz çıkarmak suretiyle düşmanlarını etkisiz hale getirmesi gösteriyor.

Mesaj Verme

Film, komedi dozu yüksek, göndermelerle dolu bir aksiyon filmi olacakken, kendine birçok sosyal konuyu ele alma gibi bir misyon yüklüyor. Sırtlandığı bu yükle kendi ciddiyetini yukarı taşıması gerekirken ele aldığı ciddi konuları kendi şakalarından biri haline getiriyor.

İlk olarak ekonomik sınıfların keskin çizgilerle ayrıldığını görüyoruz. Film üniversite mezunlarının işsiz kaldığından ya da uzmanlaştıkları alanda iş bulamamalarından dem duruyor. Kiraların katbekat artmasını, çok uluslu şirketlerin hırslarının, kendi ülkesinin vatandaşını bile ezip geçmesine sebep olduğunu gösteriyor.

Bunların ardından Amerika’da göçmenlere ikinci sınıf muamelesi yapıldığından, onların ancak hizmet sektörünün en alt kademesindeki işlerde çalışmaya mahkum edilmesinden ve hatta tutuklandıklarında, kurşunlandıklarında ve evleri basılarak dümdüz edildiğinde kimsenin dönüp bakmadığından da bahsediyor. Bu kısımlara kulak kabarttığınızda film önemli şeyler söylemeye çalışıyor ama bunu o kadar cıvık bir biçimde yapıyor ki o, acıları ve kaygıları gerçek olan insanları karikatür haline getiriyor. Bunu söylerken kesinlikle sosyal meselelerin şakasının yapılamayacağını veya bir tür olarak komedinin bunları ele alamayacağını iddia etmiyoruz. Haklı söylemleri olan Rudy’nin aynı zamanda paranoyak bir komplo teorisyeni olmasındaki veya Jamie’nin kardeşinin, ailenin paraya en çok ihtiyacı olduğu anda kendisini ve Jamie’yi işten kovdurup bunun üzerine hiçbir rahatsızlık hissetmemesindeki çelişkiden bahsediyoruz. Sanki yönetmen, başkasının stüdyosunda ancak bu kadar yapabiliyoruz diyor.

Göçmenlerin hakir görülmesine onlarca örnek veren film; aile üyelerini, Jamie iş görüşmesine giderken peşinden gidip onu “rezil eden” veya Jamie ilk Blue Beetle’a dönüştüğü andan itibaren çocuğu düşünmek yerine türlü cıvıklıklarla kendilerine kafaya takacak türlü şeyler icat eden kişiler olarak resmetmekten geri durmuyor.

Bunların yanında ailenin motivasyon kaynağı olarak kullanıldığı yerler de bulunuyor. Film boyunca altı boş olarak; her şeyi hallederiz diyen baba, son konuşmasını öldükten sonra yapıyor. Jamie ile babasının “ahiretteki” buluşması bir Black Panther sahnesini hatırlatıyor.

Hemen arkasından, zırhı işlevini yitiren Jamie bir de anne nasihatı dinliyor. Anne, üstü kapalı olarak göçmenlerin gördüğü muameleden bahsediyor ve bir motivasyon konuşması yapıyor. Bu sahnenin iyi versiyonunu daha birkaç ay önce Spider-Man : Across the SpiderVerse’te izleyen seyirciye bu kırılma anı da pek bir şey ifade etmiyor.

Kötünün Cezalandırılıp Kötülüğün Cezasız Kalması

Filmin başından sonuna kadar arabalar taranıyor, sokak ortasında zırh dövüşleri yapılıyor, ailenin evi silahlı adamlarca basılıyor ama bunların hiçbirinde ne devlet ne diğer süper kahramanlar olaya dahil oluyor.

Filmin sonunda şeytani şirketin sahibi Victoria Kord, kendi yarattığı canavar olan Carapax’la birlikte yok oluyor. Ne şirketin gayrimeşru girişimleri gün yüzüne çıkıyor ne de kamuoyunun yaşananlar hakkında fikri oluyor. Filmin sonunda bütün kötülük, kötü niyetli bir şirket sahibinin başının altından çıkmış ve onunla birlikte yok olmuş bulunuyor. Bunun arkasında işleyen koca bir sistemin veya iş birlikçilerinin hesabını, kaynağını kimse sormuyor. Tekrar bunun olmasını engellemek için neler yapılması gerektiği hiçbir şekilde sorgulanmıyor. Kimin eli kanlı sorusuna da cevap; topu yalnızca bir kişiye atmak oluyor. Bunları bir kenara bıraksak bile, filmin başından beri Kord şirketinin düşmanlığını kazanan aile, şirketin gerçek varisi olan ve pek çok şeye ulaşma imkanı bulunan Jenny Kord’u yanına aldığı halde eldeki imkanlarla kendilerini güvenli bir yere taşımayı akıl etmiyor.

Peki Scarab Nedir?

Jamie’ye güçlerini veren antik bir taş parçası olan Scarab’ın uzaydan geldiğini ve gezegenleri yok etme gücüne sahip olduğunu öğreniyoruz. Scarab, insanlarla simbiyotik ilişkiler kurabiliyor ve onlara güç veriyor. Peki Scarab organik bir madde mi, bir cihaz mı veya gücünü nereden alıyor bunların hiçbirini öğrenmiyoruz. Gezegen yok etmek için var olan Scarab neden Jamie gibi bir çocukla birleşip onunla yaşamayı kabul ediyor onu da hiç bilmiyoruz. Sadece Jamie ile toksik ilişkilerini görüp Venom veya iyi bir örnek olan Upgrade filmlerini hatırlıyoruz.

Sonuç olarak küçük yaştaki, şimdiye kadar çok fazla film izleme deneyimi bulunmayan seyirciyi hedefliyor gibi görünen film, Deadpool gibi r rated olarak tasarlansa uzun süre üzerinde konuşabileceğimiz bir şey olabilirmiş gibi duruyor. Her şeye rağmen ciddiyeti kenara bıraktıktan sonra seyircinin elinde izlemesi eğlenceli bir film bulunuyor. Blue Beetle filmi de sinemada gitmeyi tavsiye etmeyeceğimiz, aynı 80’ler, 90’lar aksiyon filmleri gibi akşam kuşağında televizyonda çıktığında atıştırmalıklarınızı alarak izlediğinizde gülüp eğlenebileceğiniz bir film olarak kalıyor.

Yönetmen : Angel Manuel Soto

Senaryo : Gareth Dunnet-Alcocer

Görüntü Yönetmeni : Pawel Pogorzelski

Müzik : Bobby Krlic

Oyuncular : Xolo Maridueña, Bruna Marquezine, Susan Sarandon, Harvey Guillan, Yuli Zorrilla, Raoul Max Trujillo, Elpidia Carrillo, Gabriella Ortiz, George Lopez, Adriana Barraza, Belissa Escobedo, Damián Alcázar, Oshún Ramirez, Jorge A. Jimenez, Marcus H. Nelson

ABD / Aksiyon-Macera-Fantastik / 128 Dk.

2 YORUMLAR

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz