Kelebek Görüşü / Bachennya Metelyka
Konu savaş olunca ne denilir ki!
Duyguları aktarmakta biraz karışık olmakla birlikte halen devam eden savaştan böyle bir film çıkarabilmek başarıdır. Hele bu bir ilk filmse, ama ayakta alkışlanacak bir durum da yok bence. Zaten konu savaş olunca ne denilir ki! Uygar olduğumuzu varsaydığımız bir çağda Avrupa’nın göbeğinde bile iki yıldır süren bir iç savaş yaşandığını düşünmek bile insanlık için yüz karası!
Savaş ve savaşın acımasız izleri
Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde “Bir Başka Bakış” bölümünde gösterilen Maksym Nakonechnyı’nin ilk filmi Kelebek Görüşü, İstanbul’da da ilk kez “Film Ekimi”nde önemli bir film uyarısıyla gösterilmişti. Aslı 2.30 saate yakın film, biraz kırpılarak vizyona 1.47 dakika ile giriyor. Muhtemelen geri dönüşlerdeki gözetleme kısımları kesilmiş ki iyi olmuş, zaten ne demek istediğini az çok anlatıyor. Ukrayna’da geçen filmin konusu elbette savaş ve savaşın acımasız izleri. Filmin kahramanı bir uzak görüş uzmanı olan Lilia. Sahada bulunduğu sırada esir düşen Lilia ve arkadaşlarının başına korkunç şeyler gelir. Erkekler ölür, Lilia’ya işkence edilir ve 3 ay sonra bir esir değiş tokuşu sayesinde ailesine kavuşur. Yaşadıklarından sonra Lilia en çok eşi, kendisi gibi savaşçı olan Tokha’ya karşı soğuktur, onu yanına yaklaştırmaz ve içine kapanır.
Filmi izlemeye giderken bakmak zorunda kalacağım işkence ve şiddet sahnelerinden çok ürküyordum. Yönetmen, bunları ustaca gizliyor, ara ara flaş geri dönüşlerle bir iki sahne gösteriyor ama bize işkence etmiyor! Bu yüzden kendisini kutluyorum, savaşın acımasızlığını göstermek için bol bol şiddet sahnesi çekebilirdi.
Ukrayna topraklarında yaşanan ve aslında bir tür iç savaş sayılabilecek Ukrayna Rusya savaşının pek çok boyutu var. Ukraynalılar da aslen Rus, hatta gerçek Rus sayılabilecek biçimde Rusların atası. Ama kendi devletleri, toprakları ve bayrakları olmasına karşın bu topraklarda yaşayanların bir kısmı Rusya’ya karşı değil. Karşı olanların bir kısmı faşist sayılabilecek kadar acımasız. Rusya’nın Kırım’dan sonra Rusların çoğunlukta olduğu yerleri işgal etmesi de bu yüzden konuyu iyice çapraşık hale getiriyor ve işin içine Rusya ve ABD -Avrupa gibi süper güçler girince savaş bir tür vesayet savaşı haline dönüşüyor. Aslında kim kavga ediyor, Rusya ve ABD mi? Yoksa Ruslar ve Ruslar mı?
Film, asker üniformalı kadının otobüsten indirilme sahnesi dışında bu konulara fazla girmiyor, o açıdan siyasi bir görüşü belirgin sayılmaz. Savaşın acımasızlığını her iki taraf için de geçerli olarak gösteriyor, bu açıdan fazla yanlı bile denilebilir. Lilia, bir Ukraynalı olarak savaşta esir düşmüş ve bedeni örselenmiş, ruhu paramparça olmuş olabilir ama kocası Tokha da gece yarısı çıktığı “av”lardan eli çok temiz dönmemektedir?
Filmin asıl vurgulamak istediği konu, bir kadın savaşçının başına gelebilecek en korkunç şey : tecavüz ve sonucu. Esaretten kurtulduktan sonra çeşitli sağlık muayenelerinden geçirildiği sırada hamile olduğunu öğrenen Lilia, kürtaj masasından niye kalkıyor? Bir kadın olarak bana sorsanız, o hamileliği her şartta sona erdirirdim! Düşmanın tecavüzü sonucu dünyaya gelecek bir çocuk ne kadar mutlu olabilir ki? Gerisini izlerken siz düşünün! Bu kadarı zaten tanıtımlarda da var, onun için yazdım.
Lilia’yı canlandıran Rıta Burkovska’yı başarılı bulmakla birlikte Tokha’yı canlandıran Lıubomyr Valıvots’u da bu utancı yaşamak zorunda kalan bir erkek rolünde yabana atmamak lazım. Duyguları aktarmakta biraz karışık olmakla birlikte halen devam eden savaştan böyle bir film çıkarabilmek başarıdır. Hele bu bir ilk filmse, ama ayakta alkışlanacak bir durum da yok bence. Zaten konu savaş olunca ne denilir ki! Uygar olduğumuzu varsaydığımız bir çağda Avrupa’nın göbeğinde bile iki yıldır süren bir iç savaş yaşandığını düşünmek bile insanlık için yüz karası!
Yönetmen : Maksym Nakonechnyi
Senaryo : Maksym Nakonechnyi, Iryna Tsilyk
Görüntü Yönetmeni : Khrystyna Lizogub
Kurgu : Alina Gorlova, Ivor Ivezic
Müzik : Dzian Baban
Oyuncular : Rita Burkovska, Lyubomyr Valivots, Natalya Vorozhbit, Daria Lorenci
Ukrayna-Çek Cumhuriyeti-Hırvatistan-İsveç / Dram / 107 Dk.