Yarım filminde, Türkiye’nin doğusundaki bir dağ köyünde yaşayan 15 yaşındaki Fidan’ın annesini kaybettikten sonra yaşadığı zorluklar hikaye ediliyor. Fidan, annesinin ölümünün ardından kendisinden küçük iki kardeşine annelik yaparken aynı zamanda çobanlık yaparak hayatını kazanmaya çalışır. Kendi rızası olmadan, bir miktar para karşılığında çocuk yaşında bir aileye verilir. Ege’deki yeni hayatı en az eskisi kadar zorlu olur. Evlendirildiği adam 35 yaşında fakat zihinsel sorunları nedeniyle çocuksu davranışlara sahip Salih adında biridir. Başlarda birbirlerini istemeyen iki çocuk arasında zamanla iyilik ve merhamet dolu çok güzel bir ilişki başlar…
Film; çocuk yaşta yapılan bir evlilik üzerinden iyi niyetle yapılmış kötülükleri anlatıyor. Konuya yaklaşım ise bugüne kadar karşımıza çıkan örneklerine pek benzemeyen özgünlükte.. Filmin katıldığı festivallerde de beğeni kazanmasını sağlayan konuya sıra dışı yaklaşımı, ‘bütün olamama’ meselesini bir kaç alanda ele alıyor. Yarım bir kadın, yarım bir adam, kardeşlik, ülkenin doğusu- batısı yani iki yarısı gibi.. Özellikle de kız çocuklarının ve kendi kararlarını veremeyecek durumda olan çocukların hayatlarına yapılan olumsuz etkileri de göz önüne seriyor!
Kadına şiddetin, zulmün, tacizin, tecavüzün, cinayetin bitmediği, aksine daha da arttığı günümüzde tüm canlılığıyla hayatın içinden bir hikaye ‘Yarım’. Bir kız çocuğunun, ‘kadın’ olarak satıldığı, alındığı ve bütün bunların sözde ‘iyi niyetle’ yapıldığı bir dünyanın içinde ve çok yakınımızda. Yarım, sakat bir evlilik macerası. İki çocuğun kendilerine bilinçsizce giydirilen karı-koca rollerini oynama çabası. Filmi benzerlerinden ayıran en önemli özelliği ise derdini anlatmak için özellikle izleyicinin duygusal zaaflarını sömürmek yerine gerçekçi şekilde hatta zaman zaman gülümseterek bir vicdan muhasebesi yaratıyor olması.
Öyle hikayeler vardır ki, bir adım atsanız içinde olacaksınız gibi gerçek… Öyle insanlar vardır ki; hem seversiniz onları, hem korkarsınız onlar gibi olmaktan… İşte ”Yarım” böyle gerçek bir dünyada, böyle zor ”iki hayatın bir olma” mücadelesini anlatıyor.
Fidan 15 yaşında çobanlık yapan bir köy kızıdır. Babası ve iki kardeşiyle birlikte Doğu’da bir dağ köyünde yoksulluk içinde yaşar. Babası, kızını tanımadıkları bir aileye gelin olarak verir. Karşılığında bir para alarak, kızının daha kötü bir hayatı olamaz diye düşünerek… Fidan’ı almaya gelen aile, ülkenin bir diğer ucunda, Ege’de yaşamaktadır ve geldiklerinde damat yanlarında değildir. Fidan hayatında ilk kez uzun bir yolculuğa çıkar. O yolculuğun sonunda kocası olacak adamla tanışır. Salih, zeka geriliği olan bir çocuktur. Fiziken 35 yaşında olsa da, gerçek yaşı Fidan’dan da küçüktür.
İlk Gösterimini 22. Adana Altın Koza Film Festivali’nde gerçekleştiren Çağıl Nurhak Aydoğdu’nun yönettiği “Yarım” filmi Adana Altın Koza Film Festivali’nden iki ödülle dönmüştü. Aylar süren çalışma sonucu Diyarbakır’da keşfedilen ve ilk oyunculuk deneyimini Yarım filminde yaşayan Ece Tatay’ın doğal performansı Altın Koza’da jürinin beğenisini kazanmıştı. Filmin genç oyuncusu Ece Tatay Jüri Özel Mansiyon Ödülü’nü alırken, deneyimli oyuncu Hülya Böceklioğlu da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünün sahibi olmuştu. Film daha sonra 6. Uluslararası Malatya Film Festivali’ne katılmış orada da halkın en beğendiği film seçilerek Kemal Sunal halk jürisi ödülüne layık görülmüştü. Yine aynı festivalde filmin yönetmeni Çağıl Nurhak Aydoğdu da Jüri Özel ödülünü almıştı . Uluslararası Prömiyerini 28 Nisan-5 Mayıs tarihlerinde Los Angeles South East European Film Festivalinde (SEEFest) yapacak olan “Yarım” Festivalin resmi yarışma bölümünde “En iyi Film” ve “En İyi İlk Film”kategorilerinde yarışacak.
