3. Gün

Vaktinizi harcamaya değmeyen gereksiz bir yapım

Bu film sadece müzikleri, konusu, kurgusu, oyunculukları ile bir felaket değil, aynı zamanda lüzumsuz bir yapım da. Oyuncularına ve bize hayıf duymanızı gerektirecek kadar gereksiz bir film olmuş. İnsanın keşke Elya’nın ilişkisinin bir günü anlatılsaydı ve bu kabustan uyanmamız daha tez olsaydı diyesi geliyor, üç gün çok fazla. Sakın bir buçuk saatinizi heba etmeyin, aklınızdan bile geçirmeyin, uzak durun.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Üç Gün Çok Fazla

Son dönemlerde izlediğim yerli filmleri nitelikleri itibariyle iyi/kötü kategorisinden farklı yeni ayırımlarla değerlendirmek sanırım daha doğru olacak. Çünkü nihayetinde yapımın kötü olması o filmin amacını değersiz kılmayabilir. Dili, konusu, oyunculukları kötü olan bir filmin bazen sinema tarihinde yer alması çokta sorun olmaz. Ancak bir filmin “gereksiz” olması o yapımı daha da değersizleştirir. Verilen emeğe hayıflanır kalırsınız. Koca koca, içlerinde önemli tiyatro oyuncularının da olduğu bir yapıma zaman ayırmak, emek vermek yapımcılar için yazıkken, biz izleyenler için de iki saate katlanmak bu hayıf duygusunu daha da çoğaltır. İşte bu hafta “Amazon Prime” dijital kanalında gösterime giren “Üçüncü Gün” tam da bu denilene karşılık gelen bir yapım.

Bu Semih O Semih Değilmiş

Adı “cennette yetişen çiçek” anlamına gelen Elya (Yağmur Tanrısevsin), annesi (Nurseli İdiz) ile İzmir’de yaşayan, evlilik baskılarından bunalan, gastronomi okuyan ama evde soğan doğramak zorunda kalan genç bir kadındır. Bir gün bir çöpçatan sitesinde yakışıklı biri ile tanışır. Ve ona sürpriz yapmak için İstanbul’a, üç günlüğüne gider. İşte film ismini Elya’nın bu üç gününden almakta. Tam bir saray/çiftlik görünümündeki eve, biraz da tuhaf kaçacak şekilde İstanbul’un orta yerinde prensesler gibi giyinerek gider. Ancak orada acı gerçekle karşılaşır. Semih olarak konuştuğu kişi başkası çıkar. Evde misafir olarak kalan Elya ve gerçek Semih arasında bu durum başka bir ilişki boyutunu oluşturur.

Filmin ilk sahnelerinin dışındakiler çoğunlukla Semih’in at ve türlü hayvanlar ile iç içe olan saraydan bozma bir çiftlik evinde geçmekte. Evde Semih’in annesi Nesrin (Derya Alabora) dışında bekar iki teyzesi Nevin (Nursel Köse) ve Nermin (Zuhal Yalçın) ile çöpçatan sitesinde kendisinin fotoğrafı yerine Semih’in fotoğrafını koyan, özgüveni tabanlarda sürünen kuzen de (Efe Tunçer) bulunmakta. Semih biraz içe kapanıkken, diğerleri tavır ve kıyafetleriyle biraz grotesk olarak resmedilmişler.

Heyecan Yok ve Dahası Var

Yönetmenliğini “Annem”, “Kardeş Takımı” gibi filmleri çekmesi ile tanınan Mustafa Kotan’ın üstlendiği filmin senaryosu ise Ece Yosmaoğlu tarafından kaleme alınmış. Melih Dinçer’in yönetim kurulu başkanı olduğu OTTO Holding’in iştiraki olan OTTO Entertainment aynı zamanda bu yılın iyi gişe yapan yerli yapımlarından 3391 Km’nin de yapımcısı. Film, Nurseli İdiz, Derya Alabora, Nursel Köse, Zuhal Yalçın gibi tecrübeli oyuncuları kadrosunda barındırsa da, yapımın hiçbir kısmı heyecan yaratmıyor. Ta en başından filmin nereye evrileceğini öngörmek hiç zor değil.

Yağmur Tanrısevsin Biraz da Seyirciyi Sevsin

Filmde esas kız Elya ile 1991 doğumlu güzel oyuncu Yağmur Tanrısevsin ile esas oğlan Semih rolünde Berk Atan’ın filme oyunculuk bakımından bir katkı sunamadığını görüyoruz. Burada Yağmur Tanrısevsin’e ayrı bir başlık açmam gerekiyor. En son Doğu Demirkol’un “Yaşam Koçu”nda da izlediğim oyuncu sanki sadece güzelliğine güveniyor gibi geliyor bana. Gerek “Yaşam Koçu”nda gerekse bu filmde oldukça düşük profilli oyunculuklar gördük. Umarım bundan sonra sadece güzelliği ile yapımlarda yer almaz. Üçüncü Gün’de sadece aynı zamanda komedyen yönü ile daha görünür olan Efe Tunçer’in oyunculuğu akılda kalır nitelikte.

Filmin özellikle İzmir’deki sahneleri görüntü itibariyle oldukça acemi geldi bana. Ayrıca diyaloglar da filmin konusu gibi facia. Araya serpiştirilen aklı kıt hostes bölümleri de zaten dış dolgusu işlevini üstlenmiş. Ve de filmin benim için en kabus kısmı olan müzikler var bir de. Delirmemek içten değil. Yağmur’un ağlama sahnelerinde bile yine tekdüze ritimdeki müzikleri dinlemek, duyguyu katletmek nedir, anlamak mümkün değil. O zaman ilk başta söylediğime geri dönüyorum.

Uzak Durun

Bu film sadece müzikleri, konusu, kurgusu, oyunculukları ile bir felaket değil, aynı zamanda lüzumsuz bir yapım da. Oyuncularına ve bize hayıf duymanızı gerektirecek kadar gereksiz bir film olmuş. İnsanın keşke Elya’nın ilişkisinin bir günü anlatılsaydı ve bu kabustan uyanmamız daha tez olsaydı diyesi geliyor, üç gün çok fazla. Sakın bir buçuk saatinizi heba etmeyin, aklınızdan bile geçirmeyin, uzak durun.

Yönetmen : Mustafa Kotan

Senaryo : Ece Yosmaoğlu

Görüntü Yönetmeni : Necmettin Akdeniz

Kurgu : Çağdaş Sercan

Müzik : Cenk Çelebioğlu

Oyuncular : Berk Atan, Yağmur Tanrısevsin, Nurseli İdiz, Derya Alabora, Nursel Köse, Zuhal Yalçın, Ecem Karavuş, Ceren Taşçı

Türkiye / Komedi-Romantik / 90 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz