Sıfırın Altında : Dağdaki Mucize / 6 Below : Miracle İn The Mountain
KARLARIN ARASINDA TÖKEZLEYEN FİLM…
Genellikle yaşanmış hikayelerden uyarlanan, birinin veya bir grup insanın, zorlu doğa koşullarında hayatta kalma mücadelesini anlatan filmler ilgi çekici olmakla beraber çok kolay bir şekilde sıradan yapımlara dönüşebilirler. Bu hafta gösterime giren, Scott Waugh’un yönettiği ‘Sıfırın Altında : Dağdaki Mucize‘, bizce heyecanlı bir hikaye anlatabilecekken iki ana noktada sıkıntı çekiyor: ilk olarak başkarakterin bulunduğu zorlu ortamın seyirciye hiçbir şekilde aksetmemesi… İkinci olarak ise ana hikayeyi zenginleştirecek yan karakter ve yan öykülerin yetersiz daha doğrusu basit kalması…
Eric LeMarque buz hokeyinde başarılı ve inanılmaz bir gelecek vaat eden, profesyonel bir sporcu olma yolunda bir genç adamdır. Ancak hem disiplinsiz davranışları, hem de bulaştığı uyuşturucu problemi spor hayatını bitirmiştir. Sıra dışı bir yeteneğe sahip olmasına rağmen kendini tüketen Eric, hem kafasını dağıtmak, hem de biraz kendini sorgulamak için, inzivaya çekildiği dağ evinden çıkıp snowboard yapmak için dağlara gider.
Başta her şey planladığı gibi gitse de bir süre sonra ormanın içinde kaybolur ve tamamen hazırlıksız yakalandığı bir fırtınanın ve zorlu doğa koşullarının içinde sert bir hayatta kalma mücadelesi vermeye başlar.
Bahsettiğimiz tarzda hayatta kalma hikayelerinin bizce en önemli kuralların biri ana karakterleri, her yönleriyle film ilerledikçe tanımamızdır. Üstelik bu filmde olduğu gibi filmin büyük çoğunluğu sadece bir karakter etrafında dönüyorsa bu kuralın önemi ve ağırlığı daha da artar.
Yönetmen bunu belli ölçülerde, flash-back’ler eşliğinde Eric’in çocukluğundan ve gençliğinden kesitler sunarak veriyor ancak tanık olduğumuz olaylar o kadar düz ve sıradan ki, ana karakterin yaşadığı travmalara yeteri kadar güçlü bir dayanak noktası sağlamıyor. Gördüğümüz baskıcı ve oğlunu zorlayan baba figürü, çok daha sevecen ve anlayışlı anne karakteri ve dağılmış bir aile psikolojisini özel hayatına da yansıtan ana karakterin tutumu, bu tür filmlerde sık sık rastladığımız bir karakter ve olay işleyişi…
Bilindiği üzere spor, sanat, müzik veya başka dallarda deha sayılabilecek birçok karakterin geçmişinde inanılmaz bir zorlama, disiplin ve bunu sağlayan figürler yatar. Bu dayatma, ana karakteri başarı açısından inanılmaz noktalara taşısa da, psikolojisinde onarılması güç tahribatlar yaratır.
Bu işleyişin çok sıradan olmadığını varsaysak bile, ana karakterin hareket noktasını oluşturan yani kendini bu çok zor ortama sokmasındaki nedeni açıklaması gereken senaryonun temel bir eksikliği göze çarpıyor. Çünkü Eric’in bu kabusa dönen snowboard gezisine çıkmasında asıl amaç her zaman muğlak kalıyor. Eric acaba sadece kafa dağıtmak mı istiyor yoksa (metaforik anlamda) karlarda bir tür arınma yaşamanın mı peşinde?
İçinde bir şekilde veda ettiği sporcu kariyerine dönme umudunu mu taşıyor yoksa bunu geride bırakıp hayatında yeni bir sayfa açma isteğini mi? Bütün bu sorular tam olarak açıklanmıyor ve geriye sadece Eric’in yaptığı hatalardan dolayı yaşadığı pişmanlık ve üzüntüyü gösterdiği sekanslar kalıyor.
Senaryonun temel direği olan yani Eric’in hayatta kalmaya çalıştığı ortamın nasıl çizildiğine bakarsak… Kuşkusuz hiçbir yiyecek olmadan, çok soğuk bir ortamda, kaybolmuş bir şekilde, bir haftaya yakın bir süre ( asıl hikayede tam 8 gün) hayatta kalmak çok zordur ve bu süreci gerçekten yaşayan Eric LeMark için bu bir mucize sayılabilir ancak onu canlandıran Josh Harnett’in bunu ne kadar hissettirdiği tartışılır. Burada oyuncunun yeteneğinden ziyade, bu korku ve endişeyi yaratan öğelerin sınırlılığından bahsetmemiz gerekiyor.
Ormanda geçen bu sürede yırtıcı hayvanların saldırısı (gerçi kurtlar şöyle bir görünüyorlar ama) veya insanı alıp savuracak derecede bir fırtına yoksa mücadele edilecek tek şey aşırı soğuk ve açlık oluyor. Bu durum olayı gerçekten yaşayan karakter için inanılmaz olabilir ama olayı izleyen seyirciler için ne kadar inanılmaz geliyor, bizce tamamen şüphe götürür bir konu…,
Sonuç olarak ‘Dağdaki Mucize : Sıfırın Altında’, benzerlerini göz önüne alırsak (örneğin Danny Boyle’un çektiği ‘127 saat’) tamamen duvara toslamasa da, biraz beklentilerin altında kalan, çok sıkmasa da pek heyecanlandırmayan vasat bir hayatta kalma hikayesi. Gerçek Eric LeMarque’ı filmin sonunda, bu deneyimin hayatını nasıl değiştirdiğini anlatırken görüyoruz ancak bizim de, bunu onun gibi hissetmemiz için kuşkusuz daha sağlam bir olay örgüsü veya birDanny Boyledokunuşuna ihtiyacımız vardı…
Yönetmen: Scott Waugh
Oyuncular: Josh Harnett, Sarah Fumont. Mira Sorvino, Beth Waugh, Nathan Stevens, Marty McSorley, Joey Miyashima, Jason Cottle…
Ülke: ABD
Film harika bu tarz filmler hosuma gidiyor izleyin derim
simdi izliyorum.bu adam insan degil.nukleer bir cekirdegi olmali.