101 Dalmaçyalıya Özgün Bir Yorum…
Walt Disney yapımı “Cruella“, aslında hepimizin çocukluğunun yakasına ilişen Dodie Smith‘in orjinal ismi “The One Hundred and One Dalmatıans” olan ama bizim kabaca “101 Dalmaçyalı” olarak anımsadığımız romanından hareketle geçmişte çekilen filmlerin yeni ama oldukça farklı bir yeniden çevrimi. Avustralyalı yönetmen Craig Gillespie‘in Cruella‘sı, hikâyenin yan karakterlerinden Cruella de Vil‘in hikâyesini ön plana çıkartıyor. Yani artık burada klasik Dalmaçyalı köpeklerinin çalınması şeklindeki olay örgüsü ile karşılaşmıyoruz. Ve sarkacı biraz da geriye döndürerek hikâyeye en baştan başlıyoruz.
Estella, çocukluk çağlarında akranlarından farklı kişilik özelliklerini üstünde taşır. Zekidir, ama bir o kadar da yaramaz! Bu nedenle de okul idaresi ile sürekli başı belaya girmektedir. Bir gün annesi ile birlikte garip bir malikaneye gider. Ancak burada annesi ona arabadan çıkmayıp kendisini beklemesini söylemesine rağmen Estella annesinin sözünü dinlemez ve 19. yüzyıl balolarına benzer bir etkinliğin içinde bir anda kendisini bulur. Ancak tıpkı kendisi gibi yaramaz köpeği Wink, diğer büyük Dalmaçyalı köpeklerini kızdırınca dışarıda bekleyen tuhaf bir kadınla konuşan annesinin üzerine dev köpekler saldırmaya başlar.
Dalmaçyalıların o yırtıcı hücumuna uğrayan zavallı annesi suların derinliklerine gömülmüştür çoktan. Artık Estella küçük köpeği Wink ile Londra’nın o kocaman caddelerinde tek başına kalmıştır. Üstelik sürekli kendisini suçlamaktadır da. Yalnız kaldığında iç sesi sürekli “… arabadan çıkmasaydım böyle olmayacaktı, annem yaşayacaktı” cümlelerini tekrarlar durur. Ancak filmin ilerleyen sahnelerinde Estella’nın bu kendine dönük suçlamalarının dayanaksız olacağını göreceğiz. Tüm bu yeis anlarının yoğunlaştığı bir gün Regent’s Park’ta oturduğu esnada, biri kilolu iki erkek çocuğun polisten kaçıp tuhaf bir eve sığındığını görecektir. O da polisten kaçar ve küçük köpeğinin o eşsiz içgüdüsü ile çocukların sığındığı evi bulur. Ve artık Jasper ve Horace’den oluşan ikili çetenin üçüncü elemanı olmuştur bile çoktan. Ve yıllar geçer. Estella (Emma Stone) büyür.
Londra’nın o iki katlı otobüslerinde gerçekleştirdikleri yan kesicilikten artık sıkılmıştır. Küçüklükten beridir tutkusu olan moda dünyasının o ışıltısı gözünü kamaştırır. Barones (Emma Thampson) namlı oldukça küstah ve de narsist birisinin şirketinde işe başlar. Önce tuvalet yıkama, çöp toplama gibi ara işlere bakan ve idarecilerinin duyarsızlıkları ile yeteneğini gösteremeyen Estella, gün geçtikçe modadaki tasarım başarısını Barones’e, özellikle de o vitrin sahnesiyle kanıtlar ve moda tasarımları ile Barones’in en yakın elemanı olmaya başlar. Ancak bir gün Barones’in boynunda taşıdığı kolyenin annesinin olduğunu anlayacaktır. Barones, kendisine bu durumu soran Estella’ya annesi için “o kolyemi çalıp geri dönecek kadar aptaldı” gibi kibrine yaraşır bir şekilde cevap verir. Hatta ölümü onaylar. İşte tam da bu andan itibaren Estella için yıllardır içine gömdüğü o büyük keder, bir intikam alma mücadelesine evrilmiştir. Zira şu ana kadar annesinin ölümünden hep kendisini sorumlu tutarak suçlamıştır. Oysa karşısındaki patronu Barones, o büyük acının aslında asli sorumlusudur öğrendiği kadarıyla…
Estella’ya Veda, Cruella’ya Merhaba…
Estella, masallara yaraşır şekilde kötülerden intikamını almak için yeni bir karaktere bürünecektir. Bu yeni karakter filme de ismini veren “Cruella“dır. Yani o saf, iyiniyetli Estella artık geride kalmış, yerine Barones ile anladığı dilden konuşacak Cruella sahneye çıkacaktır. Bir gün Siyah-Beyaz partisinde Cruella planını devreye sokar. Ayarladığı gazeteci ve arkadaşları ile sürekli Barones’i Londra piyasasında rezil etmeye başlar. Barones için Cruella ilk başta tam bir muammadır. Ancak takipleri sonucu en yakınındaki Estella’nın Cruella olduğunu anlaması uzun sürmeyecektir. Ve artık Cruella’nın ortadan kaldırılmasının zamanı gelmiştir. Tam da her şeyin bittiği esnada filmin finaline saklı Barones’in elemanlarından John’un (Mark Strong) o büyük geçmişe dair sırrı ele vermesi ile film başka bir yöne doğru seyirciyi sürükler…
İki Emma’dan Oyunculuk Dersleri…
“Cruella” her yönü ile çok değerli bir film. Başından sonuna kadar kendisini soluksuz izletmeyi başarıyor. Bunun en önemli sebebi her türlü tekniğin ötesine taşan o büyük oyuncu yetenekleri… Henüz 33 yaşında, bence günümüzün en büyük yeteneklerinden olan, Oscar dahil birçok ödüle hakkı ile uzanan “Emma Stone“, hem Estella hem de Cruella karakterini üzerinde başarıyla taşıyor. Filmin gerek intikam hırsı ile dolu o intikâm sahnelerinde gerekse de kimi dokunaklı hallerinde kendisi çok başarılı.
Bir başka Oscarlı oyuncu “Emma Thompson” da prensiplerine sıkı sıkıya bağlı, narsist bir moda ikonu olan Barones’te Emma Stone ile oldukça uyumlu görünüyor. Kötüye karşı daha kötü olarak verilen mücadelede her iki oyuncu tam bir oyunculuk dersi sergiliyorlar. Estella/Cruella’nın can dostları olarak görünen Jasper rolünde Joel Fry ile Horace’de ise Paul Walten Hauser yine rollerinin hakkını verenlerden. Barones’in çevresindeki kötücül karakterler de çok biraz grotesk ve iyi çizilmişler.Film bir an bile merak ve heyecan duygularını elden bırakmıyor. Nispeten iki saati aşkın uzun süresine rağmen film kurgusu, hikâye örgüsü, çekim teknikleri, Londra’nın havasına uygun o mat renk kullanımları ve de dönem kıyafetlerini sergilemesi itibariyle çok başarılı. Zaten bir moda ikonunun sürekli malikanesinde verdiği o büyük, ışıltılı parti sahnelerinde iyi bir kıyafet yönetiminin olması beklenirdi. Buna “Cruella” tam manasıyla karşılık veriyor. Filmin jeneriğinden anladığımız kadarı ile bu konuda Louis Vuıtton ile çalışılmış. Film müzikleri ile de göz dolduruyor. Nina Simone‘dan, The Rolling Stones‘a, Tina Turner‘dan, Doris Day‘a kadar tam bir müzik ziyafeti ile karşılaşıyoruz.
“Cruella“, intikam öyküsünü kaba bir duyguya kurban vermediği gibi aslında iyi bir mesajla da sona eriyor. Ve ilk sahnelerde aslında ölüme sebep oldular diye kızdığımız o sevimli Dalmaçyalılara karşı da yine filmin sonunda kötü duygularla ayrılmamamız da filmin o masalsı güzelliğine yaraşır ölçüde. Gerek oyunculukları gerekse de o klasikleşmiş Dalmaçyalı hikâyesini nostaljiden günümüz teknolojisine, ruhundan koparmadan ama oldukça özgün bir şekilde sunan değerli bir film “Cruella”… Hem küçüklere hem de yetişkinlere hitap eden keyifli bir sinema zevki için kaçırmayın…
Senaryo : Tony McNamara, Steve Zissis, Kelly Marcel
Görüntü Yönetmeni : Nicholas Karakatsanis
Kurgu : Tatiana S. Riegel
Oyuncular : Emma Stone, Emma Thompson, Paul Walter Hauser, Joel Fry, Kirby Howell Baptiste, Jamie Demetriou, Emily Beecham, Mark Strong
ABD / Suç-Komedi / 134 Dk.
Bence göz alıcı bir muazamlığa sahip bir şaheserdi sanata saygım büyük olan üstü performanslar içeren cruella sinema sektöründe bir devi oynuyor ve hakkınıda cidden verildiğini söylüyorum benim şahsi görüşümce devam filmini Marvel ile sürdürebilirler cruella cidden inanılmazın ötesinde bir karakter x serisine çok güzellikle yakışıcağını düşünüyorum karakteri canlandıran da işinin ehli olunca seneryonun sürükleyiciliğiyle bereber muhteşem bir uyum sağladığı için Marvel sütüdyosunada böyle bir karakterin yakışıcağını düşünüyorum ve bu yüzden eğer böyle bir karar alınırsa seve seve kalemimi ele alaraktan sizlere yardımcı olmak istediğimide arz etmek isterim