Tehlikeli Sularda Aşk
Aşk Gemisi ve Titanik Arasında Tehlikesiz Yol Alan Bir Gemi
İzleyiciye bir şeyler söyleme çabası olan, arada gülümseten, gerilimi olan ve sonuna kadar da izlettirmeyi başaran orta halli bir film.
Gerilim, gizem, komedi türündeki Japon filmi “Tehlikeli Sularda aşk” 16 Kasım’da Netflix’te gösterime girdi. Yönetmenliğini Yusuke Taki’nin üstlendiği filmin senaryosunu Yuji Sakamoto yazdı; Sakamoto “Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum” senaryosu ile tanınırken Yusuke Taki bildiğimiz bir yönetmen değil. Google’a adını yazdığınız zaman ise sadece “Tehlikeli Sularda Aşk” çıkıyor karşımıza; büyük ihtimalle yönetmenliğini yaptığı ilk filmi…
Eğer bu ilk filmi ise çok iddialı olmasa da iddiasız bir yapım olduğunu da söyleyemeyiz; bir şeyler söyleme çabası içinde olan bir film dersek en doğru eleştiriyi yapmış oluruz…
“GEMİ BATMADIĞI SÜRECE HER ŞEY YOLUNDADIR”
Film içinde geçen bir dialog! Cümle size bir şey hatırlattı mı bilmem ama bana Fransız sinemasının önemli yapıtlarından olan “La Haine” (Protesto) filminin meşhur sözünü hatırlattı. “Buraya kadar her şey yolunda” tam da “gemi batmadığı sürece her şey yolundadır” sözünün karşılığı; yani son ana kadar her ne olursa olsun sorun olarak algılamayacaksın. Bardağın dolu yanı yani. Ancak böyle bir bakış açısı da doğru bakış açısı değil; önemli olan bardağın hem boş hem dolu yanını görmek. Tabii “La Hain” filmi bu sözün altını ironi ile dolduran çok iddialı bir yapım olduğunu söylememiz gerekir…
“Tehlikeli Sularda Aşk”a gelecek olursak; Yunan Mitolojisinin ünlü kahramanlarından olan Sirenlerin tanıtımıyla başlıyor, devamında gelen senaryo ile çok bağlantısı olmasa da gemi Ege Denizine doğru açılacağı için bir bağlantı kurmak mümkün; onun dışında daha ilk sahnede “Aşk seni ölüme yaklaştırır”gibi derin bir aşkı çağrıştıran cümlenin hecelerine rastlayabiliriz ancak.Açılış güzel bir müzik eşliğinde mitolojiden esintilerle olunca rüzgarın kuvvetleneceğini sizi sürükleyeceğini düşünüyorsunuz ama rüzgar tersten esmeye başlıyor…
Suguru (Ryo Yoshizawa) zenginlerin seyahat ettiği çok lüks (Titanik gibi) bir gemide uşaklık yapan genç delikanlıdır. Müşteri memnuniyetini amaç edinen gemi yönetiminin en gözde elemanı konumundadır; çünkü uşaklığın gereğini yerine getirerek sorunları çözmek ve müşteriyi memnun etmek için onursuzca bile davranmayı göze alır…
Kalkmak üzereyken gemiye ucu ucuna yetişen spor ayakkabısı birbirinden farklı genç bir kız gelir. Chizuru Banjaku (Aoi Miyazaki) adlı kızın aslında Suguru’nun sevgilisinin arkadaşı olduğunu ve Hong Kong’dan gemiye binecek sevgiliyle aynı odada rezervasyonu yaptırdığını Suguru kızın anlatımından öğrenir ne ki sevgilisi bu seyahati iptal etmiştir, Chizuru bu iptalin iç yüzünü Suguru’ya anlatır, durumu kabullenmek istemeyen uşak bir süre kendini kandırma aşamasından sonra kızın kanıtlarıyla ikna olur ve aralarında yakınlık başlar…
Bizim burada asıl ilgilenmemiz gereken konu ise 4860 müşterisi olan gemideki insan model ve karakterleridir… Yönetmen bunca insan içinden sembol olarak şu mesleklerdeki insanları ele alıyor : Tanınmış ünlü bir doktor ve ailesi, yine ünlü bir kadın yönetmen ve yanında yasak aşk yaşadığı oyuncusu, Mafya ailesinden kaçan, gemi müşteri profiline uymayan hippi kılıklı iki aşık, bir sihirbaz, büyümüş de küçülmüş akıllı ama ukala olmayan bir çocuk, gemi yönetiminden sorumlu olan kadın yönetici.
İnsan karakterinin kaygan bir zeminde olduğunu ve insanın gerçek karakterinin kritik zamanlarda ortaya çıktığını kanıtlayan bir film olması açısından eksiklerine rağmen önemli olduğunun altını çizmek gerekir. Zayıf, sıradan görünen bir insanın (Suguru gibi) yeri geldiğinde sağlam bir kişilik sergilediğini ya da tam zıddı toplumda önemli ve güçlü görülen kişilerin tehlikeli zamanlarda nasıl bencilce ve korkak davrandıklarını gözlemliyoruz…
Gemide bir cinayet işlenir, miras için işlenen bu cinayete tanık olanlar sırf kendi keyifleri bozulmasın, bu lüks yolculuktan geri kalmasın diye gözlerini kapatırlar. İnsanın egoistliğini ve vurdumduymazlığını çarpıcı bir şekilde yansıtırken tehlikeli durum oluştuğunda da anında birbirlerini nasıl sattıklarını da yansıtır… Yöneticilerin ise işlerine geldiği için olayı örtbas etme eğiliminde olduğu nedense bize hiç yabancı gelmedi…
Titanik’ten esinlenen yönetmen gemide sosyal sınıf ayrımına yüzeysel olarak değinmiş; burjuva ve elit sınıfın sıradan basit insan olarak gördükleri kişileri nasıl aşağıladıklarını ve ezdiklerini göstermiş…
Özetle izleyiciye bir şeyler söyleme çabası olan, arada gülümseten, gerilimi olan ve sonuna kadar da izlettirmeyi başaran orta halli bir film olmuş diyebiliriz.
Hafta sonu izlenebilir…
Yönetnen : Yusuke Taki
Senaryo : Yuji Sakamoto
Görüntü Yönetmeni : Sôhei Tanikawa
Müzik : Takatsugu Muramatsu
Oyuncular : Ryô Yoshizawa, Aoi Miyazaki, Rinko Kikuchi, Saki Takaoka, Amane Okayama, Yoshida Yoshida, Kento Nagayama, Ken Yasuda, Aju Makita, Airi Matsui
Japonya / Komedi-Romantik / 125 Dk.