Karganın Uykusu
Polis Tunahan Kurt’tan Çok “Sorunlu” Bir İlk Film
Bu hafta sessiz sedasız az sayıda salonda vizyona giren “Karganın Uykusu” filmi, sadece aldığı ödüllerle dikkatimi çekmedi. Gerçekten de bol ödüllü bir yapım, en başta da 34. Ankara Film Festivali’nde Siyad ve En İyi Film ödülleriyle birlikte Adana başta olmak üzere birçok başka festivallerden de eli boş dönmedi. Ancak benim için bu ödül faslını dışta tutarsak iki önemli yönü var filmin. Öncelikle filmin yönetmeni olan ve bu yapımla ilk uzun metrajlı filmine imza atan “Tunahan Kurt” aynı zamanda bir polis memuru. Edindiği tecrübeleri sinemaya yansıtması önemli. Dünyada da eşi az görülür bir özellik bu durum. Ve hakkını da verelim filmin birçok zaafına karşın görüntü yönetiminde başarılı olduğunu da söyleyebiliriz.
Yönetmenin henüz izleyemediğim 2016 yapımı “Sükut” isimli kısa filmi de yine festivallerde gösterilmişti. Filmin bence ikinci önemli yönü de uzun süredir ilk kez bu denli ilginç, akılda kalır ve görünümüyle bende de birçok kişi gibi Adrien Brody’i anımsatan fiziği ve ilginç ses tonuyla normal dışı bir oyuncu ile karşılaşmam oldu : Ahmet Ağgün. İyi yapımlarda yer alırsa nitelikli bir oyuncu kazandığını belirtebiliriz sektörün.
Boşlukta Sallanan Sorular
Şimdi gelelim filme ve başta belirttiğim kimi zaaflara : Nasip (Ahmet Ağgün), uyurgezer rahatsızlığından mustarip, eşini de kendisinin muhtemelen uyurgezer özelliği nedeniyle kaybedip çocuğuyla eski bir maden aktarım yerine yerleşen biridir. Yaşadığı köyü eşinin ölümüne sebebiyet verdiği düşüncesiyle terk etmek durumunda kalır. Ve bu mutsuz kişi, uyurgezerliğinin çocuğuna da zarar vereceğini düşünerek ayrı bir yerde ve kendisini kilitleyerek yaşar. Hatta oğluna zarar vermesi halinde kendisine ateş etmesi için silah bile alır. Bir yandan da çocuğuna aile arayışındadır.
Nasip, geçimini sağlamak için kaldığı bu eski yeri, bazen fuhşa yer temini, bazen de mültecileri geçici barındırmak için kullandırır. Ve bir gün gelen mülteci topluluğu içindeki güzel Türkçe konuşan Leyla (Nesrin Yari) hayatlarına dahil olur. Ve finalle de film, yoğun duygu katmak için müziğe de sığınarak son bulur. Kısa süresi içinde bu derece aile, ölüm, hastalık, mülteci gibi kişisel ve toplumsal sorunu hatta fuhşa zorlanan insanlar meselesini ele alan yapım bizde beklenen hissi veremiyor. Senaryoda birçok zaaf var.
Çok Soru Çok Sorun
Öncelikle kahramanların geçmiş yaraları izleyene geçmiyor. Nasip’in de Leyla’nın da geçmiş yaşantıları bilinmezliklerle dolu ve Nasip’in hastalığının tedavisi günümüzde pek mümkünken neden bu denli zor metotlar deneniyor bunu izleyene inandırmak zor. Leyla kimdir, iyi derecede Türkçe’yi nasıl bilmektedir ve hatta araya neden konulduğu tam olarak anlaşılamayan Alman genç kızla konuşan Nasip’in bu derece akademik Almanca’yı nasıl öğrendiği de tam bir muamma.
Leyla neden bu evde kaldı, sadece Nasip’in oğluna duyduğu şefkat miydi bunun nedeni? O kadar çok soru var ki boşlukta sallanan ve cevaplanmayı bekleyen. Nasip’in boğulma hissinin sürekli balık metaforuyla verilmeye çalışılması da bir yerden sonra usandırıyor bizleri, yani gereksiz tekrarlar var. Bence yönetmenin kafası çok karışık ve bizdeki cevapsız sorular filmin sorunu haline geliyor.
Beklentimin Altında
Görüntü yönetiminde Ziya Kasapoğlu’nun başarısı ve sekans geçişlerindeki akıcılıkları ve oyuncu Ahmet Ağgün’e aldığı ödülleri gerçekten de hakkettiğini düşündürten oyunculuğunu bir yana bırakırsak, senaryonun dağınıklığı ve inandırıcılık sorunuyla malul bir yapım var karşımızda. Beklentimin altında kalan ve özellikle işlediği konuyla vasatlıktan kurtulamayan “Karganın Uykusu”, yönetmenin ileride daha iyi filmler sunabileceğine dair işaretleri de yer yer veriyor. O nedenle bu filmi bir yana bırakıp yönetmen Kurt’un yeni yapımlarını takip edeceğim…
Yönetmen / Senaryo : Tunahan Kurt
Görüntü Yönetmeni : Ziya Kasapoğlu
Kurgu : Ahmet Teke
Müzik : Cansel Özgecan
Oyuncular : Ahmet Ağgün, Alperen Aktaş, Nesrin Yari, Eser Ağçalı, Hakan Erkuran, Yusuf İnan Güneş, Kübra Teke, Özlem Kaya, Müjdat Altıngöz, Engin Yüksel
Türkiye / Suç-Dram / 88 Dk.