Saldırı / Napad

İnsan ve toplumun psikolojik durumunu sorgulama

Güzel bir Polonya polisiye filmi “Saldırı”, diğer polisiye filmleri gibi katili ya da soyguncuyu aramıyor, gerilimi “katil kim” merakı üzerine kurmuyor. Soyguncuları belli olan küçük  çete üzerinden insanın psikolojik durumundan toplumun psikolojik durumuna  kadar sorgulayıcı bir tutum takınıyor. Bu sorgulayıcılık komünist rejimden kapitalizme geçişin sancılarını verirken tek taraflı yargılama yerine artılarıyla eksileriyle çift taraflı bir değerlendirmeye yol açıyor…

OrtaKoltuk Puanı:

 

Sosyalist kültürün izdüşümleri

Polonya yapımı “Saldırı” Orjinal adıyla Napad18 Ekim’de Netflix’te gösterime girdi. Beni takip edenler Doğu Avrupa filmlerini sevdiğimi bilirler. Filmin orjinalini bilmeden izlesem bile Doğu Avrupa filmlerini gözünden değil ama sinema renginden tanırım. Mavi renk ağırlıklı, hafif kasvetli kamera çekimleri beni de kendine çeker. Sosyalist kültürün izdüşümlerini birebir hissederseniz; hatta o kültüre eleştiri yapsa bile…

Cuma günü yorgun argın eve döndüğümde daha önce planladığım gibi Netflix’te gösterime giren “Günün Kadınıfilmini izlemeye  karar verdim. Çünkü gerçek olaylardan yola çıkarak tahmin ettiğim gibi bize yabancı olmayan bir kadın hikayesiyle karşılaşacağımı biliyordum. Nitekim filmi izleyince haklı olduğumu gördüm. Hemen filmin eleştirisini yazacaktım ama yorgunluktan yazamadım.  

Yeni bir film izlemeye karar verdim. Polonya yapımı olduğu için  ”Saldırı”yı izlemeye başladım. (Film izleyerek dinlenebiliyorum ancak.) Film  hakkında eleştiri yazmayacaktım fakat izledikten sonra fikrimi değiştirip bu film hakkında yazmaya karar verdim…

Saldırı”  ismi filmin senaryosunu karşılamayacak kadar sıradan olmuş. Zaten bu yüzden önyargılı davranıp filmi belki de pas geçecektim ama hem yorgunluğum hem Polonya filmi olması beni izlemeye zorladı. İyi ki izlemişim…

Filmin konusu

Filmin ilk dakikasından itibaren Polonya’da her şeyin yavaş yavaş değiştiğini hissediyorsunuz. Tahminen 1990’lı yıllar, Doğu Bloku çökmüş vahşi kapitalizm sistemin içerisinde girmeye başlamıştır bile.  Bankalar özelleşirken insanlar da parayı baştacı yapıp birbirlerine olan saygıyı azaltmışlardır… Sistem değiştikten sonra eski komünistler devletten tasfiye edilmişlerdir. Bu  kişilerden biri de Binbaşı Gadacz’dır. Yeni işi marangozluktur. Yaklaşan yeni yıl nedeniyle Noel Baba oyuncakları yapmaktadır… Bir gün yeni yönetimden üst düzey görevlisi bir kadın müfettişten  yardım istemek için onu  ziyarete gelir.

Varşova’da SGB bankası soyulmuş ve soygun esnasında üç kadın öldürülmüştür. Banka özelleştirilecektir ve adının şaibeye karışması ve olayın büyümesi istenmemektedir. Eski müfettişin bu olayı çözmesi karşılığında önceki  görevine iade edileceğine dair söz verilir. Aslında Gadacz’a kadın aracılığı ile görev teklif eden dönemin bakanıdır; çünkü sosyalist dönemde bakanı (o zaman bakan değil tabii) sorgulayan ve onu çözen bizzat Binbaşı Gadacz’dır ve bakan onun yeteneğine güvendiği için bu görevi ona verdirir… Binbaşı, müfettiş Janiska ile birlikte çalışmaya başlar ve kısa zamanda olayı çözer, geriye cinayetin ve soygunun delillerini toplamak ve kanıtlamak kalır… Burada asıl üzerinde durulması gereken soyguncuların içinde bulundukları durumdur. 

Üç soyguncu arkadaşın liderliği pozisyonundaki Kacper’in hayatı oldukça karmaşıktır. Anne babası ölmüş 7 yaşındaki kız kardeşi yetimhane kalmaktadır. Kasper’in Psikolojik durumu da kötüdür. Diğer iki arkadaşın da vaziyeti de iç açıcı değildir…

“Saldırı” filmine sadece bir polisiye gözüyle bakmak yanlış olur. Yönetmen bu soygunun etrafında aslında eski ve yeni Polonya’yı anlatır. Eskiyi anlatırken Komünizmin baskı tarafını eleştirirken iyi taraflarını da görmemezlik edemez. Aslında Kasper’in suça karışmasından ince ince yeni yönetimi bile sorumlu tutar. Çünkü devlet çiftlikleri kapatıldıktan sonra işsiz kalan Kasper’in annesi çok zor zamanlar geçirmiş ve dayanamayarak kısa sürede de hayatını kaybetmiştir, aile paramparça olmuştur. Pazarlara giren Amerikan malları Kasper ve çevresindeki gençlere iyilik getirmemiştir…

Yönetmen koltuğuna Michel Gazda’nın oturduğu filmin oyuncu kadrosunda Polonya’nın önde gelen isimleri Olaf Lubaszenko, Jędrzej Hycnar, Wiktoria Gorodeckaja, Magdalena Boczarska ve Lukasz Szczepanowski  yer alıyor… İzlemenizi öneririm. Ayrıca yönetmenin geçen yıl yine Netflix’te “Unutulmuş Sevgiadlı filmi gösterilmişti. O filmi de tavsiye ederim…

İyi seyirler…

Yönetmen : Michal Gazda

Senaryo : Dana Lukasinska, Bartosz Staszczyszyn

Kurgu : Piotr Kmiecik

Oyuncular : Olaf Lubaszenko, Jędrzej Hycnar, Wiktoria Gorodecka, Magdalena Boczarska, Miroslaw Haniszewski, Lukasz Szczepanowski

Polonya / Dedektif-Suç-Dram / 112 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz