Platonik : Mavi Dolunay Otel
KAÇIKLAR OTELİ
Sekiz bölümlük komedi dizisi, kimse kimsenin gölgesinde kalmadan figüranlar da dahil istisnasız bütün oyuncuların harika oyunculukları ile öne çıkıyor. Hikayenin büyük bir kısmını büyücülük, falcılık, aile dizim sahnelerine ayırmak yerine kasaba ilişkilerine daha fazla yer verilseydi kuşkusuz dizinin sıcaklığı artacaktı. Sulu şakalar yerine seviyeli esprilerin olması, en önemlisi küfürün asgari düzeyde olması dizinin kalitesini artırmış. Kolay kolay bizim komedi dizilerine gülmem ama itiraf etmeliyim ki epeyce güldüm. “Yalan Dünya“ tarzına yakın buldum…
Film izleyip yazmakta sıkıntı çektiğim haftalar eski filmler izlemeyi tercih ediyorum. Bu hafta sinema dünyası çok kıymetli oyuncusu Robert Redfor’u yitirdi. Yakışıklı ve karakterli sanatçı 89 yaşında hayatını kaybetmesine rağmen sinema severleri üzüntüye boğdu. Bu hafta onun gerek oyuncu gerek yönetmenliğini yaptığı beş-altı filmini izledim. Bütün filmleri zevkle seyredilen Redfor’un yönetmenliğini yaptığı “Bizi Ayıran Nehir Filmi”ni de izledim ve hala etkisindeyim…
Filmden çok dizi yayınlamaya başlayan Netflix’te bu hafta da Türk dizisi “Platonik Mavi dolunay Oteli” yayınlandı. Zengin oyuncu kadrosu ile öne çıkan dizi Alaçatı’da iki kızıyla beraber butik otel işleten bir annenin hikayesine odaklanıyor. Yönetmenliğini Onur Bilgetay, senaryosunu Gupse Özay‘ın yazdığı, çekimleri Ildır’da yapılan dizinin künyesi ise şöyle :
Gülten (Gupse Özay)
Nedret (Öykü Karayel)
Kaan (Kerem Bursin)
Nezahat (Uğur Demirpehlivan)
Ömer (Mehmet Özgür)
Avni (Ali İpin)
Nebahat (Pınar Çağlar Gençtürk)
ZAMANIMIZIN ESTETİK VE SPİRİTÜEL AYİNLER ÇILGINLIĞINA ABSÜRD BİR BAKIŞ
Zamanımızın bu çılgınlıklarına önce kısa, gerçekçi bir bakış atmak isterim. Kapitalist sistemin insanları bireyselleştirmesi, çaresizleştirmesi sonucu insanlar iç boşluklarını doldurma arayışında kimileri fiziksel görünümünü değiştirerek kendini tatmin etmeye çalışırken kimileri de ruhsal dünyasını değiştirme, negatif enerjisini bertaraf etme, hayata pozitif bakmak için çeşitli adlarda sayısız düzenlenen şarlatan seanslara katılarak tatmin olma; daha doğrusu kendini kandırma yoluna girmişlerdir. Bunları hafife almamak gerekir, garip ama oldukça entelektüel, kültürlü insanlar da bu garip seanslara katılıyorlar. Şahsen ben buna inanan ve seanslara katılan birkaç yüksek tahsilli tanıdığıma tanık olup şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bilim yanıbaşımızda dururken çareyi olmadık şeylerde aramak absürdlük değil de nedir?…
Evet “Mavi Dolunay Otel” bu iki çılgınlığı abartarak absürd bir bakış açısı sunmasının yanında alta alta bir inanma hali de bulunmuyor değil. Paralel evren, cinci, falcı dozu fazla olmuş bence…
Gelelim dizinin başlangıcına
Alaçatı’da dışı çiçeklerle ve ağaçlarla süslü, içi mavi perdeler, sıcak mobilyalar, mütevazi tablolarla süslü çok şirin ve sıcacık bir butik otelin içinde röportaj yapılıyor. Röportajda anne Nezahat Hanım konuşuyor, başlıyor otelin kuruluşunu,tarihini ve olayını anlatmaya… Sonra o röportaja evin kızları, müşterileri, komşuları girerek olayın başlangıcından duygularını, düşüncelerini anlatmaya başlıyorlar ve dizi bu röportajlarla devam ediyor. Anlatım ve olaylar iç içe ilerliyor.
Nezahat Hanım’ın büyük kızı Gülten evde kalmış kız psikolojisi ile dış görünüşüne takmış, güzelleşmek uğruna devamlı kasabanın güzellik uzmanına gider. Güzellik salonunda falcılık, büyücülük gibi paket uygulamalar da vardır!.. Küçük kız Nedret ise fiziği yeterince güzel olduğu için ruhunun derdindedir, ruh eşini aramaktadır. Nedret de doğada çeşitli konularda (aile dizimi, paralel evren, ışık seansı, ruh eşini bulma gibi) sözüm ona uzman bir hocanın terapilerine katılmaktadır…
Kısaca ikisi de koca aramaktadır
Aslında bir kasabada kendilerini sıkılmış ve sıkışmış hisseden iki kızın değişikliğe ihtiyaçları olduğundan kendilerine çıkış yolu olarak buldukları iki tezat durum, ama iki amaç da aynı…(Oysa doğanın, denizin cömert olduğu bu sakin kasabanın içindeki güzellikler de başkalarının eksiğidir ve böyle bir yerde yaşamak için can atmaya hazırdılar.) Bir gün kasabaya, müşterisi seyrek Mavi Dolunay otele bir yabancı gelir ve her şey değişir…
Gelen kişi Kaan adında çok yakışıklı bir gençtir. Kızlar ve kasaba halkı ona hayran kalır ama Kaan’ın o yakışıklılığının altında yakışıksız bir sinsilik vardır. Deniz kenarlarının gelecekte turist potansiyeline sahip olduğunu bildiği için otele göz koymuştur. Nezahat Hanım bütün tekliflere kapıyı kapatmıştır. İstanbul’u toptan verseler bile oteli satmayacaktır. Bunu anlayan Kaan oteli almak için oyun kurar ve otele müşteri gibi giriş yapar. Giriş yapmasıyla iki kız kardeş Kaan’a abayı yakarlar. Abla, genç adama tamamen cinsellikle yaklaşırken Nedret ona platonik duyguyla yaklaşmaktadır.
Nezahat Hanım’ın dışındai oteldeki hatta kasabadaki bütün tipler ilginçtir. Kafayı üşütmüşünden tut da kafayı bir şeye takmışlara kadar her türlü karakter dizide mevcut. Diziyi zenginleştiren de bu…
Dizinin altı bölümünü izledim, yarın Lyon’da bir toplantım olduğu için eleştirimi bugün bitirmek zorunluluğu hissettim. (Biraz da kalan iki bölümü keyifle izlemek istedim) O büyük olayın ne olduğunu bilmiyorum ama tahminimi burdan söyleyeyim. Mavi dolunay çıktığında bir doğaüstü olaya şahit olacağız. Böylece bütün spiritüel hikaye tamamlanmış olacak…
Narsist bir duruma gelmiş Kaan acaba oteli alma fikrinden cayacak mı, bu cayma insanların temizliğinden ve sıcaklığından mı kaynaklanacak yoksa doğa üstü olan bir olaydan mı kaynaklanacak? Öyle tahmin ediyorum ama belki de fikrinden vazgeçmeyecek…
Her ne kadar bütün bu spiritüel olaylar yazarı tarafından ti’ye alınıp absürd yaklaşımlarla izleyiciyi güldürse de hikayenin kurgusunda temel oluşturmamalı. Bu sahnelerin fazla olması zaten çılgınlık düzeyine gelmiş, alıcısı fazla olan bu yapılara ilgiyi artıracaktır. Ki hepsinin temelinde para kazanma amacı yatmaktadır…
Kısaca eleştirdiğim konu dışında keyifli bir dizi olmuş, bu stresli gündeme ara verip dizideki ruhzadeler gibi “décharge” oldum. En önemlisi güldüm, gülmek için kendimi kasmadım. Onur Bilgetay’ın öteki işlerini pek tutmamıştım ama bunu tuttum. Eğer dizinin devamı gelecekse bu kaçık insanlarla spiritüel detaylara fazla girmeden de şahane iş yapılır, hatta ikinci bölüm rant olayını, çevremizdeki katliamları mizahi yönden ele alıp eleştirel bakış açısıyla güzel bir metinle yola devam edilebilir. Örneğin bu bölümde bizim ruhzade sevgi pıtırcıklarının ağaca sarılma sahneleri çok hoştu!…
İzleyicisinin fazla olacağını düşünüyorum. Bakalım dizi Fransa’da birinci sıraya yükselecek mi? İyi seyirler…
Yönetmen : Onur Bilgetay
Senaryo : Gupse Özay, Onur Bilgetay
Kurgu : Yusuf Ziya Kaya
Müzik : Barış Diri
Oyuncular : Gupse Özay, Kerem Bursin, Öykü Karayel, Mehmet Özgür, Uğur Demirpehlivan, Ali İpin, Pınar Çağlar Gençtürk, Eda Akalın, Aysima Ateşeduran, Pınar Çağlar Gençtürk, Ülkü Duru, Feri Baycu Güler, Wolf Yener Özer
Türkiye / Komedi / 8 Bölüm