29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali

Sinemamızın altın çağlarından 1969’dan beri yapılmakta olan, bugüne kadar ulaşabilen az sayıda film festivalinden 26.sından beri “Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali” adıyla varlığını sürdüren Altın Koza festivali 12 -18 Eylül tarihleri arasında yirmi dokuzuncu kez yapılıyor.

Ulusal Yarışma’nın SİYAD Jürisinde bulunduğum için bu bölümdeki filmlere ait izlenimlerimi ancak 18 Eylül’den sonra aktaracağım. Uluslararası Film Seçkisinde izleyebildiklerimi, yoğun programın arasında sizlere iletmeye çalışacağım.

29.ADANA ALTIN KOZA FESTİVALİ ULUSLARARASI FİLMLER 1

“The Territory / Bölge”

“an island of rainforest surrounded by farms / çiftliklerin kuşattığı bir yağmur ormanı adası”

Gezegenimizin akciğerini oluşturan Amazonlardaki yağmur ormanlarındaki tahribat, küresel ısı değişiminden buzulların erimesine, son yıllarda yaşamak zorunda kaldığımız önemli iklim değişikliklerinin ana sebeplerinden birini oluşturuyor.

Görüntü yönetmenliğinden gelen Amerikalı Alex Pritz, aralıklı olarak üç dört yıl süre içinde çektiği ilk yönetmenlik çalışması “The Teritory / Bölge”de, Brezilya Rondonya eyaletinde yasa dışı yerleşimcilerin, ağaçları keserek ve/veya yangınlar çıkararak ormanda kendilerine ekip biçecek arazi oluşturma çabalarını ve bölgenin yasal sahipleri olan Uru-eu-wau-wau yerlilerinin yaşam alanlarının yok olmasını engellemek, kültürlerini yaşatabilmek amacıyla bu işgalcilerle mücadelelerini belgeliyor.

Bu Bolivya sınırına bitişik eyalette yaklaşık 20.000 km2’lik bir alanda, asırlardır bölgenin doğası, canlıları ve nehirleriyle uyum içinde yaşayan, nüfusları zar zor 200’ü bulan Uru-eu-wau-wau’larla diğer birkaç yerli kabilesi, dış dünya ile ancak 1980’li yılların başında iletişime geçmişler. O gün bu gündür de, bir dönem Amerika’sının vahşi batısındaki yöntemlerle yaşam tarzlarını ellerinden almaya çalışan bu “medeni” dünyayla savaşım halindeler.

Film, 2018’de, Jair Bolsonaro’nun Devlet Başkanlığına seçilmesinden az önce başlar. 18 yaşındayken kabilenin yaşlıları tarafından lider seçilecek olan, henüz zeki ve karizmatik yeniyetme Bitaté, televizyonda Bolsonaro’nun seçim kampanyasını izlemektedir. Geleceğin başkanı, seçilirse bir santimetre kere yerli bölgesi bile kalmayacağını müjdelediğinde (!!) Bitaté dönüp dedesine sorar: “halkımızın yok olacağından endişelenmiyor musun?”

Filmin bir diğer kilit karakteri, Bitaté’nin “ikinnci anne” olarak gördüğü akıl hocası, çevreci eylemci Neidinha Bandeira’dır, Uru-eu-wau-wau’ları kurtarmanın, Amazon’u kurtarmakla eşdeğer olduğuna inandığı için yıllardır kızıyla birlikte bölge yakınındaki bir kasabada yaşayan Neidinha, neredeyse tüm yaşamını bu mücadeleye adamıştır.

Dünyamızın kurtuluşuyla bağlantılı bir çalışmada filmin kimden yana olduğu tabii ki bellidir. Ancak Pritz, “Bölge”de her iki tarafa da söz hakkı tanıyarak durumun tüm katmanlarını ortaya sermeye çaba gösterır ve olayın toplumsal siyasi karmaşık boyutunu açığa çıkarır. Bolsonaro tarzı vahşi kapitalizmin çarkları yoksulları desteklermiş gibi görünerek dönmeye başlar. Önce bölgeye fakir ve muhtaç kesimden topraksız insanların sızması sağlanarak asıl tahribat onlara yaptırılır. Büyük sermayenin, yasa dışı olmasına karşın ormansızlaştırılan yerlere sahip çıkmalarına izin verilen bu öncü yerleşimcilerden yeni yaratılmış arazileri, satanlar için iyi, alanlar için yok pahasına satın almasıyla asıl amaca ulaşılmış olur. Pritz, filminde piyon olarak kullanılanlardan Sérgio ve Martins’e de söz hakkı tanır. Ömür boyu başkalarının topraklarında işçi olarak çalışmış olan 49 yaşındaki Sérgio, kendi arazisinde çiftçilik yapma rüyasını gerçekleştirmek için geldiği bölgede, yasal yollarda kalabilmek amacıyla en az bin yerleşimci aileyi kapsayacak Rio Bonito Kooperatifini kurar. Kooperatifin yasal yollarda başarısını bekleyecek sabrı olmayan Martins ise bireysel olarak ev ve arazi sahibi olmaya çalışır. Kendilerini sömürenlerin üç kuruşa çalıştırmış olduğu, artık hak ettiklerine sahip olmanın zamanının geldiğine inanan bu insanlar, aynen bir zamanların Amerikan westernlerinde olduğu gibi, bu “hiçbir şey yaratmayan” yerlilerin yaşam alanlarını ellerinden alma ve hatta onları yok etme hakkına sahip olduklarına inanırlar!

2018 – 2020 arası geçen sürede Uru-eu-wau-wau’ların çok sevilen güvenlik şefi Ari’nin öldürülmesiyle başlayan süreç, kabilenin giderek çok başarılı bir lidere dönüşmekte olan Bitaté önderliğinde sürdürdüğü bilinçli ve barışçıl mücadele ortaya konur. Özellikle Ari’nin hâlen katili bulunamamış cinayeti sonrasında orman tahribatı sorununun dünyaya ulaşmasıyla bölge ilgi alanına dönüşür. Ancak Covid-19 salgını ve bunun çok az sayıda bireyden oluşan Uru-eu-wau-wau’lar için oluşturduğu tehlike onların dış dünyaya yeniden kapanmasına yol açar. Ancak bu kez Neidinha’dan başka bir ikinci önemli destekçileri vardır. Brezilya’nın ilk yerlileri kabilelerine 1986’dan beri film çekim donanımları temin eden, çekim eğitimi veren, başında Vincent Carelli’nin bulunduğu Video nas Aldeias / Köylerde Video adlı kuruluş. Ellerine ekipman verilen bazı kabile elemanlarının yetiştirilmesi sayesinde, işgalcilerin bu kapanma döneminde de sürdürdükleri yok etme çabaları Uru-eu-wau-wau’ların kendi çektikleri videolar aracılığıyla dış dünyaya ulaştırılmış.

Söz konusu çekimler, zaman ve mekân atlamalarının ustalıkla yansıtıldığı enerjik kurguya başarıyla katılmış. Öyle ki, Uru-eu-wau-wau’ların sadece hikâyeleriyle değil kimi etkileyici çekimleriyle de filme büyük katkıları var. Bu bağlamda filmin jeneriğinde ne Carelli’den, ne de örgütünden en ufak bir söz bile edilmemiş olması epey şaşırtıcı.

Sonuç olarak, tüm insanlığı ilgilendiren bir konu üzerine yapılmış, bir ilk film olmasına karşın usa işi kurgusu ce başarılı sinema diliyle de çok etkileyici bir belgesel.

Yönetmen : Alex Pritz

Görüntü Yönetmeni : Alex Pritz, Tangãi Uru-eu-wau-wau

Kurgu : Alex Pritz, Carlos Rojas

Müzik : Katya Mihailova

Oyuncular : Neidinha Bandeira, Bitaté Uru Eu Wau Wau

Brezilya-Danimarka-ABD / Dökümanter-Belgesel / 85 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz