Kral için Hologram filmi, Dave Eggers’in aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlanan bir film olarak göze çarpmakta. Aynı zamanda “Run Lola Run” , “Parfüm” ve etkileyici bir imkansız aşk hikayesini anlatığı “Cennet” gibi filmleri olan Alman, Tom Tykwer filmin yönetmenliğini üstlenmiş.
Başkahramanımız Alan Clay (Tom Hanks) 50’li yaşlarında iş hayatında son yıllarda başarısız olmuş geçmişindeki mükemmel CV’sinin üzerinde yeller esen benimsediği geleneksel iş kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmasından dolayı günümüz iş dünyasının kurallarını yakalayamamış eskiye özlem duyan birisi olarak karşımıza çıkmakta. İş hayatına ek olarak, özel hayatı da problemli. Kahramanımız bu durumdayken çalıştığı IT şirketi geliştirdikleri bir elektronik cihazı uluslararası pazarda satabilmek amacıyla Alan Clay’i Suudi Arabistan’a gönderiyor.
Ülkeye varmasıyla birlikte kültür çatışması da başlıyor. İlk başlarda kültür farkından dolayı işleri kötü gitse de zamanla ortama uyum sağlamaya çalışıyor.
Bir roman uyarlaması olması sebebiyle roman ile filmi genel hatlarıyla karşılaştırmak olmazsa olmaz. Roman daha çok kara mizah öğeleri ile harmanlayarak dünyanın bulunduğu ekonomik koşulların insanlar üzerindeki etkilerini ve insanların bu duruma nasıl tepki verdiklerini anlatan bir kitap. Film ise bu ekonomik durumu kabaca da olsa değinmek yerine daha çok kahramanımız Alan Clay ekseninde onun bireysel gelişimi üzerinde duran , kara mizah değil de komedi unsurlarını barındıran ve bir süre sonra da romantik komedi türüne selam çakan bir film olarak karşımıza çıkmakta.
Ancak, kitabı okuyanlar için beklentiyi karşılamasa da kitapla ilgili fikri bulunmayanlar için özellikle Tom Hanks’in varlığı sebebiyle komedi seven izleyiciler için iyi bir seçenek olarak karşımızda durmakta. Film; oyuncu performansları , görüntü yönetimi , ses kurgusu , komedi unsurları açısından başarılı olsa da senaryo ve görüntü kurgusu açısından yönetmenin daha önceki filmlerine göre biraz sönük kalmış.
Bunda ana etken filmin komedi türünde olması. Filmin en güzel yanlarından biri ise yer yer Suudi Arabistan’ın günlük hayatı ile ilgili kahramanımız Alan Clay ile birlikte ilginç bilgilere sahip olmamız. Alan Clay ülke ile ile ilgili bir şeyler öğrendiğinde biz de onunla birlikte öğreniyoruz ve sanki izlerken onunla aynı tepkileri veriyoruz. Karakter ile bütünleşiyoruz.
Diğer karakterlerin özel hayatları ile ilgili çok fazla bilgi verilmediği için bütün tepkilerimiz Amerikalı Alan Clay ile hemen hemen aynı oluyor. Yani Alan Clay dışındaki karakterler çok yüzeysel işlenmiş ve nefret edeceğimiz bir kötü karakterimiz yok. Alan Clay’in başına bazı talihsizlikler gelse de film genel anlamıyla güllük gülistanlık bir dünya sunuyor. Suudi Arabistan’ın günlük hayatını merak edenler ve komedi türünü sevenler için film beklentileri karşılayacak kadar başarılı ancak bunun dışında bir beklentiye girenler hele hele romanı okuyanlar için bir önem ifade etmeyeceğini belirtmekte yarar var. İyi seyirler.