Andropoz

ANDROPOZ; İKİ KAZAK BİR KORKAK ÜÇ ORTA YAŞLI ERKEK

7 Ekim 2022’de  Netflix’te gösterime sunulan Andropoz dizisinin  beklentiyi karşılamadığını  ve hayal kırıklığı yarattığını  şimdiden söyleyeyim. Efsane dizi “Avrupa Yakası” ile hayatımıza giren Burhan Altıntop karakterine can veren Engin Günaydın çıtayı yükseltmesi elbette öyle bir diziden sonra çok zordu; fakat sonrasında bazı filmlerle bunu başarabildi. 2009 yılında Vavian filmi, 2012 yılında Zeki Demirkubuz’un yönettiği “Yeraltı” filmindeki performansı çok iyiydi; bir Dostoyevski karakterini canlandırmak o kadar kolay olmasa da başarıyla bu rolün üstesinden gelmişti. “Yeraltı”  filminin eleştirisini de yazmıştım).

Bugün bile çoluk çocuk bir araya geldiğimizde neşeli vakit geçirmek ve kafamızı dağıtmak istediğimiz zaman Avrupa Yakası’nın özellikle Burhan Altıntop’un öne çıktığı bölümleri yeniden  izliyoruz…  

Andropoz dizisinin yönetmenliğini Taylan Kardeşler, senaryosunu dizinin başrol oyuncusu Yusuf’u canlandıran Engin Günaydın yazdı. Çekimleri Marmaris’te yapıldı, 45’er dakikalık 6 bölümden oluşuyor. Dizinin eleştirisini yazacağım için sonuna kadar izledim.

Andropoz dram ve komedi türünde ama komedi özellikleri öne çıkmıyor. (Bana absürdümsü komedi gibi geldi biraz.)  Ne yalan söyleyeyim gülmedim.

Dizi, 50 yaşına girmiş bir erkeğin duygu, düşünce ve hareketlerine odaklanıyor. Tesadüf bu ya 1972 doğumlu  Engin Günaydın‘ın da 50. yaş dönümü, senaryoyu o yazdığına göre kendinden yola çıkmış olmalı…

MESAJ : DEĞİŞİM  CESARET İSTER 

Dalga sesleri, cırcır böceği ötüşleri ve yükselen gerilimli müzik sesiyle botta kanlar içinde yüzüstü  yatan bir adamın görüntüsünden bir-iki yıl öncesine dönüp zamanı sorgulayan tuhafiyeci Yusuf (Engin Günaydın) ile karşılaşıyoruz. Evet özellikle 40 yaşından sonra zaman alabildiğine hızlanır, artık yavaş yavaş biletleri kesmeye başlar. Dizinin en sevilecek replikleri ilk sahnede söylenir :

“Biri benim biletimi kesmiş gibi, biri beni öldürmek istiyor” 

“kim?”

“Zaman ya”!

Öyleyse zamana müdahale etmek gereklidir; Yusuf saçlarını boyayarak değişmeye başlar… Saçlardan başlayan değişim ruhunu değiştirecek midir? Andropoza girmiş erkeklerin hayatlarından sıkılıp başka arayışlara girmesi onları nerelere götürür merak edenler sonuna kadar izleyebilirler…

Ben dizinin ilk bölümünü sevdim, verilen mesajlar da ilk bölümde bitiyor zaten. Bir de son bülümde bir miktar  felsefe dersi var.

Yusuf’un eşini canlandıran  Meryem (Derya Karadaş) oyunculuğunu da beğendiğim bir karakter oldu. Yusuf’un eniştesi Halit (Tamer Karadağlı) kazak bir erkek olup karısına yani Yusuf’un kız kardeşi Fadime’ye (Şebnem Hassanisoughi)  zaman zaman şiddet uygulayan tuhaf bir karakterdir. Bu karakter oldukça abartılı oyunculuk sergilenerek gösterilmiş.

Dizinin diğer bir erkeği  de  zengin, orta yaşlı, sonradan görme kaslı, kuvvetli  yine orta yaşlı Mahmut (Turgut Tunçalp) karısını terk etmiş,  Rus sevgilisiyle yaşayan iki genç kızı olan bir karakterdir. Mahmut da yine kazak ama ayrı yaşadığı karısı ondan daha kazaktır. Şahinde (Gülçin Santırcıoğlu) oldukça küfürbaz, bir erkek gibi söven okçu bir kadın kahraman…

Erkekler zalim ama kadınlar daha zalim olarak gösterilmiş. Mahmut’un çevresindeki kadın karakterler çok abartılmış ayrıca.  Komedi gereği olsa da abartının da bir dozu olmalı.

Her eleştiri de söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Ey yönetmenler, senaristler dilimiz bu kadar küfürü ve sövmeyi haketmiyor. Lütfen dile biraz saygı! Dili bu kadar yerlere düşürüp küfür dili haline getirmeyin. Bir dizide neredeyse konuşmaların yarısını bu argo, küfürbaz dil oluşturuyor. Bir izleyici olarak, filolog olarak, edebiyatçı olarak ve eleştirmen olarak bundan rahatsızlık duyuyorum. “Hayatın içinde var” denildiğini duyar gibiyim, hiç olmazsa dozunda kullanılsın!

Dizinin diğer bir boyutu da bu orta yaş kuşağının çocukları olan genç kuşak! O kuşak da değerleri hiçe sayan, maddiyetin her şeyin üzerinde tutan, kolay yoldan para kazanmaya çalışan, kuşak olarak gösterilmiş. O yaşlarda bir kız çocuğu sahibi olarak gençlere biraz haksızlık yapılmış diye düşünüyorum. Ayrıca neden bu hale gelmiş olmaları da sorgulanmalı. Keşke onlara bakarken çerçeve biraz daha genişletilip oradan bakılsaymış. Bu koşullarda var olma mücadelesi veren hayal bile kuramayan gençleri nereye koyacağız şimdi? 

Bir de Yusuf karakteri sorunu var filmde. Yusuf’da, Engin Günaydın’ın daha önce canlandırdığı şahsiyetler  gibi korkak, pısırık ve yalaka…

Demek ki değişen bir şey yok!…

Yönetmen : Durul Taylan, Yağmur Taylan

Senaryo : Engin Günaydın

Kurgu : Yusuf Ziya Kaya

Oyuncular : Engin Günaydın, Tamer Karadağlı, Derya Karadaş, Gülçin Santırcıoğlu, Şebnem Hassanisoughi, Doğa Zeynep Doğuşlu, Yuliia Sobol, Ergin Torun, Zeynep Selimoğlu, Merve Ateş, Melissa Dilber, Merih Dilber, Berkay Özgür, Yağmur Özbek

Türkiye / Komedi-Dram / 45 Dk. 6 Bölüm

OrtaKoltuk Puanı:

4 YORUMLAR

  1. Film de en çok Tamer Karadağlı’yı ferit enişteyi beğendim sonra kız çocugu akya Ve baba yi begendim. Dediginiz gibi bu kadar küfür nedendir 🙁 küfür dozunda olmalı…
    Dizide değişimden bahsediliyor ve gençlerin önünü açma mesajı veriliyor. Cok sevdim.

  2. Film güzel, tam şu anki hayatı anlatıyor. Bence herkes bataklık içinde. Küfür, saygı yok, sevgi yok, fuhşiyat içinde herkes ve ölümü hakediyoruz. Böyle zamana ve nesile büyük küçük hepsine nalet olsun. Allah’ın naleti yakındır. Herkes böyle aptal gibi yaşamaya, kafasını donunun içinden çıkarmamaya devam etsin.

  3. Dünyada küfürü günlük yaşamında en çok kullanan bir milletin sanatsal ya da edebi bir çalışmaya gelince İngiltere Kraliyet Bale Okulu seçici üyesi gibi eleştiri yapması çok ucuz ve çiğ. Dostoyevski’den bahsediyorsun ancak Dostoyevski’nin ne kadar çok küfür kıllandığından haberin yok.

    Bu dizi günümüz yoz kalmış Türk entellektüeline üç dört gömlek fazla. Kullandığı küfür sıklığı ya da alkol&sigara reklamı nedeniyle harcanacak bir yapım değil

  4. Ne hakla sürekli “kanser” kelimesi ölümle bağdaştırılmış kanser olan annemin keyfi yerine gelsin diye izlemeye kalktık ben bile bin beter oldum.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz