Hayallerinin tıkandığı noktada bile aşk insanı var eden bir duygudur.

Ergenlikten ihtiyarlığa kadar her yaşta aynı etkiyi gösterdiği kuşku götürmez bir gerçek…

Uzun zamandır sinema salonlarından uzak kalmak bizde Netflix bağımlılığı yarattı neredeyse, çıkan her yeni filmi seçim yapamadan izler duruma düştük. Dolayısıyla ergen filmleri de bu seyir defterinde yerini aldı. Her ne kadar bize uzak bir yaş olsa da onların dünyasına girmek, empati kurmamıza ve kendi ergenliğimizi hatırlamamıza vesile oluyor.

25 Mart’ta Netflix’te gösterime giren “Aynı Dalganın İçinde / Sulla Stessa Onda” filminin yönetmenliğini Massimiliano Camaiti üstlenmiş. İtalyan yönetmen aynı zamanda Claudia Bottino ile birlikte senaryosunu da yazarak hayata yeni adım atacak olan bir genç kızın o adımı gerçek anlamda atamayacak olması üzerine bir hikaye kurarak kas erimesi (distrofi) hastalığı üzerine dikkat çekiyor.

Sicilya’da; güneşiyle, deniziyle, muhteşem dağlarıyla, şirin mi şirin bir kasabada yelkenli sporu yapan bir grup gencin ortamına giriyoruz. hikayenin başlangıcında ve görünen yüzünde herşey olması gerektiği gibi. Böyle bir grup içinde aşk da kaçınılmaz olarak hikayeye dahil oluyor. 16-17 yaşında sevimli bir genç kız olan Sara (Elvira Camarrone) yine aynı yaşlarda yakışıklı Lorenzo (Roberto Christian) ile yakınlaşıyorlar. Ne ki bir antrenman sırasında Sara’nın ayağına kramp girmesi sonucu denize düşmesi ile başlayan süreçte bu tatlı kızın hastalığı ile yüzleşiyoruz. Böylece hikayenin arka sayfası açılıyor…

Kas erimesi denildiği zaman ilk akla gelen isim 2018 yılında hayatını kaybeden 20. yüzyılın en büyük bilim adamı sayılan Stephan Hawking geliyor. Beyin ve omurilikte istemli kas hareketlerinin kontrolünü sağlayan sinir hücrelerinin hasarlanması sonucu ortaya çıkan ve vücuttaki tüm kasları işlevsiz hale getiren bu hastalık, çağın dehası  Hawking’i durduramıyor tabii; bilim aşkı onu insan iradesinin en üst seviyesine çıkararak sesini kaybetmesine rağmen bilgisayar yardımıyla yazılarla sesini ve bilimini dünyaya duyuruyor. Sırası gelmişken bugüne kadar izlenmediyse “Her Şeyin Teorisi” adlı biyografi filmi izlenmesini şiddetle tavsiye ederim. Hastalığın aşama aşama seyri daha iyi anlaşılacaktır. 

Filmdeki hikayemize döndüğümüz zaman; Aynı dalganın içinde olan gençlerden Sara’nın başka bir dalgaya savrulduğunu söylemek yanlış olmaz. Yelkenli sporunun  rüzgarın kimliğine göre yapıldığı göz önüne alındığında ve  zahiri rüzgar, gerçek rüzgar, baş rüzgar olarak adlandırıldığında; hayatlarımızın da baş aktörü olan rüzgarın bizi hangi kişiliği ile nerelere attığını hesap etmek zor olmasa gerek. Sara’nın hastalığının gerçek rüzgarın işi olduğunu tahmin etmek güç değil. Çocuk yaşta annesini kaybetmiş; onun anılarıyla, babası ve halası ile birlikte yaşayan Lorenza’ya gelince, kız arkadaşının hastalığını öğrendiğinde bile arkasını dönüp gitmeyerek gerçek aşkın ne olduğunu gösterdiği için alkışı hak etmiştir. Tabii işin bir de aile boyutu var ki onu da seyirciye bırakalım. 

Film, her ne kadar sualtı görüntüleri olsa da denizin yüzeyinde kalmış; ancak  o maviyi, şahane İtalyan kasabasını  ve son sahneyi görmek için seyredilir.

Yönetmen : Massimiliano Camaiti

Senaryo : Claudia Bottino, Massimiliano Camaiti

Görüntü Yönetmeni : Michele Paradisi

Kurgu : Sara Zavarise

Müzik : Yakamoto Kotzuga

Oynayanlar : Roberto Christian, Elvira Camarrone, Vincenzo Amato, Donatella Finocchiaro, Corrado Invernizzi, Manuela Ventura, Sofia Migliara

İtalya / Spor-Romantik-Dram / 99 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz