Mutfaktaki Kuşak Çatışması…
Netflix yapımı olup, bu hafta platformda gösterime giren “Uncorked (Babamın Mutfağı)” filmi, sinemanın önemli temalarından olan baba oğul çatışmasına yeni bir perspektiften, yemek kültürü üzerinden yaklaşıyor. Ve yine arada kalan müşfik bir anne ile de kurgu tamamlanıyor. Elijah (Mamoudau Athie), babası olan Louis’nin (Courtney B. Vance) barbekü restaurantında çalışır. Ancak Elijah’ın aklında hep şarap uzmanı olmak ya da teknik tabiri ile profesyonel bir somölye olmak vardır. Babası tek varisi olan oğlunun, kendisine ait Memphis’te bulunan kimi ırkçılıklarla mücadele ile ayakta tutmaya çalıştığı restaurantına yoğunlaşmasını ister. Aralarındaki temel çatışma kaynağı budur. Ancak ailenin tek sorunu bu değildir. Ortada başka, büyük bir sorun daha vardır. O da oğluna hep sevecen davranan ve yer yer eşi ile tartışmalar yaşayan annesi Sylvia (Niecy Nash) kanser hastalığıyla boğuşmaktadır.
Küçük şarap işletmelerinde çalışan Elijah, filmin henüz başlarında şaraptaki yeteneği ile kız arkadaşı Tanya (Sasha Compere) ile de tanışır. Ancak artık bu işi profesyonel olarak yapmak ister. Somölye olma isteğini bir aile yemeğinde ortaya atması üzerine başta babasının Afrika’daki Somali esprileri başta olmak üzere, annesi hariç herkes bu fikre hem karşı durur hem de dalgaya alınır. Ancak Elijah tüm bu karşı koymalara karşın yılmaz ve Southeastern Academy’in düzenlediği somölyelik programının sınavlarına girer ve başarı da elde eder. Artık o da şarap uzmanlığı konusunda ilk adımlarını atmıştır…
Tutkunun Paris Ayağı…
Tam da gruptaki arkadaşları ile test denemeleri yaparken bazı öğrencilerin şarabın merkezi olan Paris’e gönderileceği haberini alır. Ancak maddi durumunun elverişsizliği ve yine her zamanki gibi babasının diretmesine rağmen annesinin ve arkadaşı Harvard’ın desteği ile Paris’e gider. Film, bu sıralarda tam bir Amerikan yapımından sıyrılarak restaurantları, bulvarları, Louvre Müzesi, Zafer Takı, Les Invalides, Palais Garnier ve köprüleri ile Paris’i tam olarak izleyenlerin önüne bonkörce serer. Ancak Paris’te de hayat zordur. Elijah parasız kaldığı sıralarda, çeşitli işlerde, örneğin döner ustası olarak da karşımıza çıkar. Ayrıca tam da bu sırada annesinin rahatsızlığı da yeniden artmıştır. Ve şimdi Elijah tam bir çıkmaz içindedir. Kız arkadaşı Tanya’nın desteğini de aldığı tutkusunun peşinden mi gidecektir yoksa babasının ona uygun gördüğü barbekü işine mi geri dönecektir?
Ağız Tadını Bozmayan Bir Yapım…
Orijinal ismi “Uncorked” olan “Babamın Mutfağı” filmi, genç yönetmenlerden Prentice Penny‘ın baba oğul çatışmasının mecrasını saptırmadan, oldukça doğal, olumlu manada basit ve gerçekçi sunumu ile izleyene seyir zevki veriyor. Babası Louis, babasından kendisine aktarılan ve işletmesini ayakta tutmanın zorluklarının bir şekilde üstünden gelerek oğlundan da aynı özveriyi ve sadakati bekliyor. Louis, oğlunun şarap uzmanlığı olma fikrini, öncesindeki geçici hayallerinin bir devamı olarak görüyor. Ancak filmin seyrinde babanın yanıldığı çok açık olarak seyirciye geçiyor. Zira, Elijah iyi bir somölye olmanın önündeki engelleri tek tek aşmayı başarıyor. Filmde Elijah karakterine can veren Mamoudou Athie, hırsını çok abartmayan, sade ama etkili oyunculuğu ile başarılı bir oyunculuk performansı sergiliyor. Athie, ülkemiz izleyicilerinin yabancısı olduğu bir oyuncu değil. Bu filmin yanı sıra “Derin Sular” ve “The Circle” gibi filmleriyle de biliniyor.
Baba Louis’i canlandıran Courtney B. Vance ise, “Eve Dönüş“, “Mumya“, “Köpek Adası” gibi filmlerde küçük ama etkileyici oyunculuğu ile tanınıyor. Ancak yapımın belki de en popüler ismi, bu filmde de oldukça başarılı bir oyunculuk sergileyen anne Sylvia karakterindeki Niency Nash kuşkusuz. Nash, başarılı bir komedyen olmasının yanı sıra aynı zamanda Amerika’da uzun süre yayınlanan Style Network programını başarılı bir şekilde sunması ve 2010 yılında Emmy Ödülleri’nin sahibi olması ile de ekranlara yabancı bir isim değil. Babamın Mutfağı filminde, özellikle Memphis’te halen yer yer ırkçılığın devam ettiğini hissettiren yanları gözler önüne seren sahneler de var. Hastanedeki bölümde, yer yer üstü örtülü olarak verilen ırkçılık karşıtlığı artık açık bir şekilde izleyene gösterilmiş oluyor.
Film başlangıcından bitiş jeneriğine kadar tam bir hiphop müziği geçiti sunuyor. Bu müzik türünü sevmeyenler açısından filmin izlenmesi bu yönüyle zor olabilir. Hatta Paris’teki sahnelerde hiphop türü, Fransızca olarak da karşımıza çıkıyor. Pandemi döneminde özellikle Paris’in o güzel görüntüleri, restaurant ve cafeleri izleyenler için tam bir görsel şölen! Filmin Paris bölümlerinde yapımın genel renginden farklı bir renk kullanımı da diğer bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Filmin tek noksanı, müzikteki ağırlıklı tercihi dışta tutulursa, senaryosunun basitliği olarak gözükebilir. Gerçekten de konu basit ve sonunun ne olacağına dair filmden büyük bir beklenti içerisine girmemeye daha filmin başlarında kendinizi hazırlıyorsunuz. Ayrıca Elijah ile kız arkadaşı Tanya arasındaki başlangıçtaki o hoş tanışma hikayesi sanki sonradan eksik bırakılıyor.
Filmin ilerleyen bölümlerde bu ilişki oldukça yüzeysel ele alınmış. Ancak bu haline karşın oyunculukları ile filmin kendisini sıkmadan izlettirmesi az buz bir başarı olmasa gerek. Netflix yapımı “Babamın Mutfağı”, gastroloji ve teknik şarap bilgilerine ilgi duyanlar kadar genel izleyiciyi de yakalayacak, izlenmeyi hak eden, ağzımızın tadını bozmayan vasat üstü bir yapım…
Yönetmen / Senaryo : Prentice Penny
Görüntü Yönetmeni : Elliot Davis
Kurgu : Sandra Montiel
Müzik :
Oyuncular : Mamoudou Athie, Courtney B. Vance, Niecy Nash, Kelly Jenrette, Matt McGorry, Bernard David Jones, Gil Ozeri
ABD / Dram / 104 Dk.