Baraka
Suçluluğun ve boşluğun götürdüğü yerlerde
İngiliz yönetmen Stuart Hazeldine’ın yazar William Pi Young’ın çoksatan romanından uyarladığı ”Baraka”, bir aile babasının geçmişten geleceğe doğru inanç yolculuğunu anlatan önemli bir film
Film, geçmişte bir anla, Mackenzie Allen ”Mack” Phillips’in çocukluğuyla başlıyor. Bu başlangıç, Mack’in ruhundaki cehennem miydi yoksa? 1950’li yıllar. Mack, 13 yaşında. Çok içki içen, annesiyle kendisini döven babasından nefret ediyor. Küçük bir umut belki de, kilisede rahibe bu acısını söyleyince babasının öfkesinden kurtulamıyor. Babası ona İncil’den ayet okuturken öte taraftan da dövüyor. İrlandalı cemaatine rezil ettiği için kendini. Küçük Mack şimdi ne yapacaktı? Romanda açıkça belirtilse de filmde gizem katılarak babasının içki şişelerine bir şeyler katıyor Mack. Aslında bu Mack’in sırrı ve suçluluğu oluyor geçmişten. Çocukluğundaki siyahi komşu kadın, annesi gibi şefkatli davranıyor kendisine. Şimdi tam 18 yıl geçmiş ve Mack bir aile babası. Nan’le evli. Josh, Kate ve Missy adında çocukları var. Çocukları hayatının anlamı baba takıntılı Mack’in. 1970’li yıllar.
Mack’in boşluğu…
Bu hikaye, Phillips ailesinin komşuları Willie’nin anlatımıyla yansıyor. Ormanın içindeki baraka, Mack ve ailesinin hayatını derinden etkiliyor. En çok da Mack’le kızı Kate’i. Ama Mack, suçluluğun ağır yüküyle hayattan çekilmiş sanki. Bir enkaz gibiydi. Yazın yaşanan büyük trajedi, onun boşluğuydu şimdi suçlulukla beraber. Karlı ve soğuk havalar gibi ayaz ortasındaydı hayatı. Ailesi evde yokken, posta kutusunda bir not buluyor karları temizlerken Mack. Tanrı’dan davet miydi bu? Willie’nin pikap arabasını alıp karlı ormana doğru yola çıkıyor sonra. Bu yolculuk gizemliydi. Final bölümünde daha da anlamlaşıyor bu yolculuk. Gerçeküstücü bir gizemdi işte. Filmin kurgusunun yaratıcı olduğunu hatırlatmalı. Şimdiki zamanın nerelerde olduğunu da araştırtıyor bu ilham verici kurgu. Zihni karıştırıyorsa ve zihinsel bulanıklık yaşatıyorsa, o sanat muhteşemdir. Filmdeki kararma-açılma tekniği, klasik anlatımdaki geçişler gibi görünse de daha çok metafor anlamında kullanılmış. Geniş final bölümünde bunlar anlamlaşıyor. Aslında bu filme dokunurken gerçekten gizemi dağıtmamak gerek. Filmin içinde dolaşırken keşfetmek insana heyecan ve haz veriyor çünkü. Mack’in şelale karşısında küçük kızı Missy’ye anlattığı Kızılderili efsanesi de etkileyici ve anlamlıydı.
Metafizik yolculuk…
Mack’in bu yolculuğu, metafizik anlamında Tanrı’yı bulmanın, yakınlaşmanın yolculuğuydu. Daha da ileri bu yolculuk onu, Tanrı’ya gerçek anlamda inanmaya ve affetmeye götürüyor. Filmi izlerken, Platon’dan (Eflatun’dan) Aristo’ya, oradan Leibniz’e ve metafizik düşünceyi ortaya koymuş başka filozoflar da aklınıza geliyor. Bu büyük filozoflar bu filmdeki yolculukta zihinsel olarak destek olacak belki. Platon’un Tanrısı tek, sonsuz, iyilikçi ve yaratıcıydı. Bu filmdeki gibiydi. Ama 2017 yapımı sinemaskop ”The Shack/Baraka” filminde Tanrı, bir kadın görünümünde ve Afrika kökenli. İsa da var ve Yahudi. Mack, ormanın içindeki kara kıştan baharın cennetine girdiğinde Japon Sarayu da orada. Üçü, İncil’deki gibi ”Baba, oğul ve kutsal ruh”u simgeliyorlardı. Mack’in, bu dünyadaki kendi cehenneminden çıkmasına destek oluyorlar. Ormandaki mağara, Platon’un alegorik mağarasını çağrıştırıyordu. Mack bu mağarada önce zincirlerden kurtuluyor. Sonra da karısını ve çocuklarını ne kadar sevdiğini gerçek anlamda anlıyor. Platon’un mağara metaforu yol gösteriyor. Filmde, Mack’in yolculuğunu ve sonrasını perdede yaşamak gerekli. Elbette filmde Hıristiyan teolojisi var. Ayrıca, Tanrı’nın öfkeli, kinci ve nefret eden olmadığı hissettiriliyor. Zaman zaman insanın gözleri ıslanıyor. Film, Tanrı’nın cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı olmadığına da inandırıyor. Tanrı için insanların hepsi güzeldi. Bu filme, Hıristiyan propagandası yapıyor diye eleştirenler olabilir. Saygı duymalı.
1971 doğan İngiliz yönetmen Stuart Hazeldine, bu ikinci filmiyle ilk defa ülkemize uğramış oluyor. Film, Kanadalı yazar William P. Young’ın “Baraka” filmine uyarlanan bu romanı, 2009’da Profil Yayıncılık’tan “Baraka: Trajedinin Sonsuzlukla Buluştuğu Yer” adıyla yayınlanmıştı. Bu roman Batı’da, Tanrı’nın kalbine doğru bir davetiye olarak değerlendirilmiş. Tanrı hakkındaki görüşlerinizi sonsuza kadar değiştirecek diye de belirtilmiş. Cennet bahçesinde yansıyan yüzler, Mack’in belleğinden mi düşüyordu? Yüzler önemliydi. Bu filmde sevginin gücü de hissediliyor.
Baraka (The Shack)
Yönetmen: Stuart Hazeldine
Eser: William P. Young
Senaryo: John Fusco-Andrew Lanham-Destin Daniel Cretton
Müzik: Aaron Zigman
Kurgu: William Steinkamp
Görüntü: Declan Quinn
Oyuncular: Sam Worthington (Mack), Octavia Spencer (Kadın Baba),
Tim McGraw (Willie), Radha Mitchell (Nan), Megan Charpentier (Kate),
Gage Munroe (Josh), Amélie Eve (Missy), Avraham Aviv Alush (İsa),
Sumire Matsubara (Sarayu), Graham Greene (Erkek Baba),
Alice Braga (Sophia), Carson Reaume (Çocuk Mack), Kayla Fielding (Ally)
Yapım: Summit (2017)
OrtaKoltuk Puanı: