Cumhuriyetin Kanatları / Eagles of the Republic
SİYASİ BİR KARA KOMEDİ
“CUMHURİYETİN KANATLARI” Tarık Saleh’in üçlemesinin son filmi
Film ünlü bir aktörün Cumhurbaşkanı Sisi’nin başarılarını anlatan bir propaganda filminde, kerhen deolsa rol almasını anlatıyor. Askeri diktatörlüğü ve yozlaşmış politikacıları eleştiren Tarık Saleh , siyasi temalar üzerindeki becerisini sürdürüyor. Bu filmin bizi ilgilendiren özelliği 2024’te İstanbul’da çekilmiş olması.
Mısır doğumlu İsveçli yönetmen Tarık Saleh “The Nile Hilton Accident” ile başlayan, “Cennetten Gelen Çocuk / Boy From Heaven” ile devam eden “Kahire Üçlemesi”ni “Cumhuriyetin Kanatları / Eagles of the Republic” adlı gerilimli eleştirel politik drama ile bitiriyor. Mısır’daki güç yapıları, yolsuzluk ve bireyin sistemle mücadelesi gibi temaların işleyen üçlemenin ilk 2 ayağı uluslararası alanda beğeni kazanmıştı. “Cumhuriyetin Kanatları” yaşayan politik figürlü filmlerden hoşlanan ve karakter derinliği arayan izleyiciye ilaç gibi gelecek bir yapım olarak öne çıkıyor. Tarık Saleh Mısır’daki yaygınlaşan güç suistimallerini gözlere serip eleştiri oklarını atmaktan asla vazgeçmiyor. Bu filmin bizi ilgilendiren özelliği ise, 2024’te İstanbul’da çekilmiş olması.
ÜNLÜ AKTÖRÜN DEĞİŞEN YAZGISI
Post-prodüksiyon süreci Göteborg’da tamamlanan film 9 milyon Euro’luk bütçesiyle dönemin en büyük Arapça film projelerinden biri oldu. Tarık Saleh tıpkı bir önceki filminde yaptığı gibi senaryosunda yozlaşmış politikacılar gibi Orta Doğu ülkelerinin yumuşak karnına dokunmaktan keyif aldığını yineliyor. Film içinde bir filmin çekim sürecin anlattığı filmde, Mısır’ın süperstar aktörü George El-Nabawi’nin (Fares Fares) Cumhurbaşkanı Sisi’nin başarılarını anlatan bir propaganda biyografik filmde, kehren de olsa rol alması anlatılıyor. Askeri diktatörlük ve yozlaşmış politakacıları eleştiren Tarık Saleh, siyasi temalar üzerindeki becerisini sürdürüyor. Enver Sedat’ın Ekim 1981’de ölümüne sebep olan ihtilal komplosundan esinlenen film, kara komedi ve tarihi belgesel türlerini ustalıkla harmanlıyor. Yaygın adıyla Mareşal Sisi olarak tanınan, 2014’ten beri Mısır’ın devlet başkanı olan Abdülfettah es-Sisi’yi Tarık Saleh filmin merkezine taşıyor.
Film, Sisi gibi kritik bir figürü doğrudan hedef alarak sansüre meydan okuyor ve uluslararası arenada dikkati çeken bir siyasi film olarak adını duyuruyor. Film modern sanat ile otoriter güçler arasındaki gerilimi merkezine alıyor ve sürükleyici, provokatör bir finalle noktalanıyor. Cannes Film Festivali’nde büyük ilgi toplayan, politik sinemanın güncel örneklerinden biri olarak gösterilen film, otoriterizme karşı sanatın trajedisi üzerinden güçlü anlatımı övgüye değer görüldü. Mısır’da film endüstrisinin otoriter güçlerle ilşkisini ele alan bu kaliteli siyasi gerilim draması ülkenin, polis, dini kurumlar, iktidar odaklarını eleştiriyor. Eleştirmenler, filmin sanatı iktidarın bir aracı haline getiren propaganda makinesine karşı sert ve net bir eleştiri getirdiğini söylediler. Filmin toplumsal ve sanatsal bağımsızlığının baskı altındaki kırılganlığını çok etkileyici bir perspektiften yansıttığını vurgulayan eleştirmenler de oldu. Mısır’da resmi olarak gösterilmesi beklenmeyen film, Saleh’in önceki filmleri gibi sansür nedeniyle yalnızca underground kanallardan izenebilecek.
Film Mısır’ın en ünlü aktörü George El-Nebevi’yi en parlak günlerinde tanıtarak başlıyor. Ancak bu sevilen aktörün aldığı bir teklifle hayatı tamamen değişir. Kendisine özel bir filmde rol alma teklifini kabul ertmekten başka çaresi yoktur : Cumhurbaşkanı Sisi’nin kendi onuruna çekilecek biyografik filmde oynamak. Karısından boşanıp, Donya (Lyna Khoudri) adlı kendisinden çok genç bir kaınla yaşayan George, şöhretinin keyfini yaşarken bu zoraki rol teklifinden sonra hayatı kabusa döner. 3 başörtülü kadından oluşan bir sansür heyetinin denetiminde çevrilecek filmde yer alacaktır. Çok etkili olduğu belli olan Dr. Mansur (Amr Waked) adlı biri tarafından her gittiği yerde takip ediliyor, stüdyoda gizlendiği yerden, bu hükümet yetkilisinin filmin yönetmenine yolladığı talimatları yerine getirmesi isteniyordur. George etrafındaki çemberin daraldığını hisseder. Kendisine baskı yapmak için çok sevdiği oğlu ve dürüst komşusunun suçsuz oğlu sebep gösterilmeden tutuklanır. Rejimin ileri gelenlerine yaptığı müracaat sonucu 2 genç serbest bırakılır.
George, kontrol etmekle görevli, sürekli emirler yağdıran, tehditlerini pervasızca sürdüren Dr. Mansur tarafından tamamen esir alındığını, kukla gibi kullanıldığını görür. George kendini iktidarın yakın çevresine atılmış bulur ve çok geçmeden sadece ruhunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olmadığını, kelimenin tam anlamıyla kendini tehlikeli bir ölüm dansının içine attığını fark eder. Bir resepsiyonda modern kıyafetleriyle Mısır sosyetesinin batılılar gibi özgürce eğlenip içki içtiklerini görürüz. Sansürcü kadınlardan biri içki içerken gördüğü George’u tehdit eder. Bir film çekimi sırasında stüdyoyu Sisi ziyaret eder. George, ünlü bir aktris olan Rula Haddad’ın (Cherien Dabis) işsiz bırakılması üzerine kendisine para yardımı yapar. George, kendisinin olası bir ulusal komplonun temel taşı olarak seçildiğinin bilincinde değildir. George’un oğlu “Sen bu filmde oynamayı nasıl kabul edersin; sen ruhunu sattın” diye babasına isyan bayrağı çeker. Filmin son bölümlerinde, bir askeri resmi geçit sırasında, Enver Sedat’a karşı yapılan suikastin bir benzerini izleriz; Sisi korumaları tarafından olay yerinden salimen kaçırılır. Tarık Saleh senaryosuna müthiş bir final yazar.
İHANET, İKİ YÜZLÜLÜK, ENTRİKA
Askeri darbe, komplo, ihanet, iki yüzlülük, entrika gibi temaları işleyen “Cumhuriyetin Kanatları”, sert, katı, eleştirel, nandırıcı, gerçekçi ve çok politik bir film. Cannes Film Festivali Direktörü Thierry Frémaux filmi : “Etik, inançlar, savaşlar ve çelişkinin ruhu hakkında bir film” olarak takdim etti. Tarık Saleh bu konuda : “trilojinin ilk filmi polis teşkilatı üzerine, ikincisi Al-Azhar Üniversitesine hakim olan dini çevreler üzerine idi. 3. film İtalya’da Silvio Berlusconi’nin yaptığı gibi iktidarın ülkenin sinema sektörü üzerindeki gücü üzerine. Ülkenin sanat eserleri üzerine kontrol sağlamak, halkın düşünme kalıplarını şekillendirmesinde yönlendirici ve etkileyici olur.” Tarık Saleh’in Mısır’ın siyasi ve dini elitlerine yönelik eleştirilerini sürdürdüğü filmde, güç sınırlara doğru sürükleniyor. Bu film noir’ın özünde varoluşsal ve temel bir soru var : “Bu sisteme boyun eğmeli miyim ?” diye soruyor kahramanımız George El-Nawabi.
Filmin müziklerinde günümüzün en önemli bestekarlarından Alexandre Desplat’nın imzası var. Desplat’nın Arapça melodilere de yer verdiği müzik partisyonu, incelikli armonik yaklaşımı ve dramatik, duygusal bağlamı güçlendiren orkestra altyapısıyla filmin mizansenine katkıda bulunuyor. Fransız besteci 11 kez aday gösterildiği Oscar yarışında, “Büyük Budapeşte Oteli” (2015) ve “Suyun Sesi” (2018) filmleriyle Oscar heykelini kucakladı. “Cumhuriyetin Kanatları”nın başarılı oyuncu kadrosunda Tarık Saleh’in fetiş oyuncusu ve arkadaşı Fares Fares var. Lübnan kökenli aktör, Saleh’in ilk animasyon filmi “Metropia”da sesini verdi ve toplam 5 filminde yer aldı. Fares Fares, “Kahire Üçlemesi”nin ilk filminde polis müfettişi, 2.sinde bir albay, bu sonuncusunda halkın taptığı bir süperstrar aktörü canlandırdı. Tarık Saleh : “Senaryolarımı Fares Fares için yazıyorum. Olağanüstü bir karizması ve bir dönüşüm kapasitesi var. Ancak geçerli olan ülkesinin en büyük aktörlerinden biri oluşu.” Filmin yardımcı rollerinde 2 Fransız kadın oyuncu, Lyna Khoudri ve Zineb Triki yer alıyor. Bu yıl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde ödül kazanan Harris Dickinson’ın “Urchin” filminde de oynayan Mısırlı aktör Amr Waked, ”Cumhuriyetin Kanatları”nda Cumhurbaşkanı Sisi’nin sağ kolu olarak kurgusal bir karakter olan Dr. Mansur rolünde, askeri rejimin demir yumruklu fedaisini oynuyor.
Yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı, aktör ve gazeteci Tarık Saleh, animasyon filmleri yönetmeni bir babanın oğlu olarak 1972’de Stokholm’da dünyaya geldi. Mısır- israil arasındaki 6 Günlük Savaş’ın hemen ardından ülkesini terketti. “Gitmo” (2005) adlı belgesel ve bir animasyon filmiyle sinemaya başlayan İsveçli yönetmen, cinayet draması “Tommy”nin (2014) ardından “Kahire Üçlemesi”ne başladı. Tarık Saleh 2017’de yine Mısır iç politikası üzerine yaptığı polisiye film “The Nile Hilton Accident / Le Caire Confidentiel”, 2011 yılında Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden önceki günleri anlattı. Genç bir şarkıcı kadının Kahire’nin en ünlü otellerinin birinin odasında öldürülmesini soruşturan Nureddin adlı polisi, cinayetin izleri Mübarek’in korumalarına götürüyordu. 2022 yılında yaptığı politik aksiyon draması “The Contactor”dan sonra “Cennetten Gelen Çocuk” ve “Cumhuriyetin Kanatları” ile trilojisini tamamladı. Bu film 22 Ekim’de vizyona girecek.
Yönetmen / Senaryo : Tarık Saleh
Görüntü Yönetmeni : Pierre Aim
Kurgu : Theis Schmidt
Müzik : Alexandre Desplat
Oyuncular : Fares Fares, Lyna Khoudri, Amr Waked, Cherien Dabis, Zineb Triki, Mustafa Peker
Fransa / Politik gerilim-Politik dram / 129 Dk.