Dangal filminin yönetmen koltuğuna Hindistan doğumlu ” Chillar Party (2011), Bhoothnath Returns (2014), Nil Battey Sannata (2015) ve Bareilly Ki Barfi (2017)” filmleri ile Hindistan’da haklı bir ün yapan Nitesh Tiwari oturmuş. Baş rolde ki Aamir Khan aynı zamanda filmin yapımcılığını da üstlenmiş. Dangal, Hindistan’da 2016 yılında vizyona girdi ve büyük gişe başarısı yakaladı. Aynı zamanda Dünya çapında en çok hasılat yapan film unvanını ele geçirdi.
Dangal, Hindistan’da Güreş yarışmalarına verilen bir isim. Film, yaşanmış gerçek bir hikayeden senaryolaştırılmış. Aamir Khan bu film için sürekli kilo alıp vermiş. Güreşçi kızları canlandıran gençler 3000 oyuncu adayı arasından seçilmişler ve 7 ay süresince güreş eğitimi almışlar.
Dangal’ı 167 dakikalık süresine rağmen sıkılmadan, gözünüzü kırpmadan izliyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Senaryo, nakış gibi işlenmiş ve ustalıkla kurgulanmış. Bu tür filmleri genellikle Amerikalılar yapardı. Halada yapmaya devam ediyorlar ama bu film özgün konusu ve akıcılığı ile onların papuçlarını dama atıp, saltanatlarına son veriyor. Formül çok basit. İyi bir senaryo, işini bilen usta bir yönetmen, muhteşem oyunculuklar ve kurgu.
Filmde, kadının gücü öyle güzel anlatılmış ki alkışlamamak mümkün değil. Ülkemizde de çok gündeme gelen küçük yaşta evlendirilen kızların, sadece çocuk doğuran ve ev işi yapmaya zorlanan kadınların durumları da repliklerle ifade edilmiş. İçinde derin anlamlar barındıran film, sizi güldürürken aynı zamanda duygulandırabiliyor. Bir babanın ve kızlarının mücadelesini izlerken gözlerinizden yaşların süzülmesine engel olamıyorsunuz. Filmde düzenlenen güreş müsabakalarında İstanbul’un isminin geçmesi ve azda olsa görüntülerine yer verilmesi de ilgi çekiciydi. Ayrıca, babanın güreşçi kızlarına bizdeki gibi ”pehlivan” diyerek seslenmesi hoşuma gitti. Olay örgüsüne ve akışına uygun seçilen müziklerde kulaklarda hoş bir seda bırakıyor.
Hindistan’ın küçük bir köyünde yaşayan Mahavir Singh Phogat (Aamir Khan), gençliğinde güreş yapmış ve Hindistan’da madalyalar kazanmış bir adam. Maddi sorunlar ve eğitimsizlik nedeniyle kabuğunu kıramayıp ülkesi adına yarışamamış. Bu hep içinde bir yara olarak kalmış. Evlenip erkek çocuk sahibi olarak bu hayalini gerçekleştirmeye çalışan Mahavir’in bir türlü erkek evladı olmaz. Erkek çocuğu olmayacağını anlayan Mahavir, artık pes eder ve çevresinden gelen yoğun baskılara aldırmayarak kızları Geeta Phogat ve Babita Kumari’ye güreş eğitimi vermeye başlar. Mahavir Kızlarını, Olimpiyat ve Dünya şampiyonu yapıp ülkesine altın madalya getirme hayalini gerçekleştirene kadar mücadeleden vazgeçmeyecektir..
Sözün özü: Hindistan’a 2010 Commonwealth Oyunları’nda kadın güreşlerinde ilk Altın madalyayı kazandıran Geeta Phogat’ın, onu yetiştiren babasının ve kendisi gibi güreşçi olan kız kardeşinin olağanüstü öyküsü kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Hafta sonu yapacak başka bir işiniz yoksa içinde derin anlamlar barındıran ve önemli sosyal göndermeler bulunan bu spor-dram filmini mutlaka izleyin. İyi seyirler.