Derin Sular  /   Underwater

Denizlerin dibinde korku ve dehşet..

Geleceğe dönük filmler genelde uzaya yönelik oluyor. Denize dalan, üstelik kilometrelerce derine inenleri pek çıkmıyor.

Bu filmin temel özelliği, belirsiz bir gelecekte insanoğlunun çok derinlere inerek birşeylere ulaşma öyküsüne yaslanması.

Aranan nedir? Çok da belli değil. Ama 10-11 kilometreye inerek açılan keşif istasyonları (ki bunlar kapsül ya da sondaj diye de adlandırılıyor ve ağırlıkları 6 bin tonu buluyor!) bilimsel olmaktan çok kapitalist amaçlara yönelik gibi. İnsanoğlunun bitmeyen hırsı, oralarda bile rant ve kar düşüncesi taşıyan girişimlerin sahibi büyük şirketler doğurmuş.

Bunlardan biri olan Keller üssünde de, kalabalık bir kadro derinlerde birşeyler arıyor. Baş rolde hemen Norah’ı tanıyoruz: saçlarını kazıtmış, incecik bedenine mayo gibi daracık ve dekolte bir giysi geçirmiş bir Kristen Stewart’ın canlandırdığı, dışardan gelen kuşkulu seslere ve garip gürültülere kaygıyla kulak veren bir bilim kadını.

Sonra müthiş bir sarsıntı yaşanıyor. Bir tür deniz dibi depremi…Ve Norah’la birlikte yakınlardaki tüm ekip de paniğe kapılıyor. Keller istasyonu erimeye başlayacak ve herşeyi yüzeye fırlatacaktır. Olay yukardaki yöneticiler tarafından da duyuluyor ve üssü terk emri geliyor.

Ama onlar öylesine uzaktadırlar ki…Sonunda kurtulan 6 kişilik ekip (4 erkek, 2 kadın) uzaktaki bir başka istasyona gitmeye çabalarken yalnızca doğayla değil, onca derinde üremiş, tarifi mümkün olmayan yaratıklarla da boğuşuyorlar. Acaba kaçı ve hangisi dünyamıza dönebilecektir?….

Bu yeni usül fantastik-gerilim aslında hızlı bir tempoyla anlatılmış ve belli bir ürküntü içinde izleniyor. Ama son tahlilde gerçek bir inandırıcılığa ve özgün bir tür zenginleşmesine sahip değil. Arada örneğin Deniz Altında 20.000 Fersah anılıyor: Jules Verne’in ünlü öncü bilim-kurgu romanı. Ama nerede onun özgünlüğü, öncülük misyonu!….

Hikayenin iki kadını, Norah ve Emily (Jessica Henwick), erkeklerin ‘tahta göğüslü’ veya ‘elf-kadın’ diye dalga geçtikleri ve tüm film boyunca dekoltelerinden vazgeçmeyen iki kadın, sanki erkeklerden daha güçlü gibi gözüküyor!… Ünlü Fransız oyuncusu Vincent Cassel ise ilginç bir dönüş yapıyor. Hep 14 yaşında hayal ettiği kızını düşünerek…

Filmdeki bir espriyi de anlatmaya çalışayım. Biri soruyor:

“Yıkanmış ton balıkları nerede?” Öbürü yanıtlıyor: “Washington’da”. Espriyi kavramak için o kentin adını şöyle yazmak gerekiyor: “washing ton”. Güler misiniz, bilemem!..

Yönetmen: William Eubank

Senaryo: Brian Duffield, Adam Cozad

Görüntü Yönetmeni : Bojan Bazelli

Müzik : Marco Beltrami, Brandon Roberts

Oyuncular : Kristen Stewart, Vincent Cassel, T. J. Miller, Jessica Herwick, John Gallagher Jr, Gunner Wright, Mamadou Athie / Fox filmi.

ABD / Aksiyon-Gerilim-Korku / 95 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

1 YORUM

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz