Ben Bir Gözlemciyim…
Streaming platformlarından Mubi’nin bu hafta ekranlara taşıdığı yazar, müzisyen, ressam ve de yönetmenlik gibi birçok yetenek şapkasını başında taşıyan Mehmet Güreli imzalı “Dört Köşeli Üçgen” bir edebiyat uyarlaması. Edebiyatımızda özellikle denemeleriyle baştacı olan İzmirli yazar Salâh Birsel‘in aynı adlı tek romanından sinemaya taşınan film, romandan kimi yönleri ile ayrılıyor. Daha çok edebiyat ve müzik çalışmaları ile tanıdığımız Güreli’nin ilk sinema çalışması da yine önemli edebiyatçılarımızdan Peyami Safa‘nın “Selma ve Gölgesi” isimli romanından bir uyarlama olan 2008 yapımı “Gölge” isimli filmdi. Tüm bunlardan Güreli‘nin edebiyattan beslenen, entelektüel sinema arayışında olan bir sinema insanı olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz…
İlk filminden on yıl sonra çekilen 2018 tarihli “Dört Köşeli Üçgen“, kendisini gözlemci hatta uluslararası gözlemci olarak tarif eden ilginç bir karakter (Mustafa Dinç) ekseninde, kara sinema sınırlarında dolanan bir yapım. Tütün deposunda aslında bekçi olarak çalışan gözlemcimiz, gelen gidenleri gözlemleyerek ve bunlar hakkında da önemli laflar ederek aslında çevresinde çokça sevilmeyen hatta dışlanan bir anti kahramanı tarifliyor. Ancak “gözlemci”, gözlemlerini sunarken, gözetlenenlerin kimi mantıksal hatalarını yüzlerine vurmaktan da asla yüksünmemekte. Özellikle tütün deposu şefi ile yaşadığı sorunlar tam da absürtlüklere gözlemsel deneyimleri ile müdahale etmesinden kaynaklı kimi çatışmalara neden olur. İşyerinde bulunan diğer arkadaşları da aslında Güreli’nin de belirttiği gibi Quentin Tarantino‘nun “Pulp Fiction” filmindeki kara takım elbiseleri ile gözlemciye gözlemlerinde yardımcı olmazlar. İşinden olan gözlemci, sonraları başka işlerde çalışır. Bunlar arasında garsonluk, gözlemlerini seyyar olarak satışa çıkartmak da vardır…
Gözlemci mi, Röntgenci mi?
Tıpkı bir müşterisinin kendisine dediği gibi bu gözlemi yaparken bu hakkı nereden bulmaktadır bu tuhaf adam? Ya başkaları yani gözetlenenler bu durumdan rahatsızsa? İşte bu ikilem içerisinde sonraları “gözlemci” ile “röntgenci” olmak arasındaki kimi ince çizgilerle film bizi kimi derinlikli sorularla baş başa bırakmakta. İyice dışlanan, tuhaf bulunan bu anti-kahraman yoksa bu tepkilerin karşılığını gözetlenenlerce yok edilmeye mahkûm edilmekle mi bulacaktır? İşte film tam da bu sorulara kapı aralıyor…
“Dört Köşeli Üçgen“, aslında gözlemin herhangi bir yargı içine girmeksizin olanı olduğu gibi, felsefedeki “kendinden şeye” benzer şekilde sunulmasını, atipik kahramanının cephesinden bize sunmaya çalışıyor. Gözlemci trende, sokakta sürekli gözlem yapmakta, yani onun göz hizasından kimse uzaklaşamamakta. Garda oyuncak bebeği sırf kaslarını hareket etmeksizin düşüren bir kişiye gerçeği apaçık söylemekten, işyerindeki arkadaşının eşinin yasak ilişkisini ona göstermeye, polislerle ve lokantada müşterilerle girilen diyaloglarla tüm gözetlenenlerin mazeretlerini boşa çıkaran bir karakter aynı zamanda. Kendisini açıkça bekçi olarak nitelemeyen, tamamen uluslararası bir gözlemci olarak tanımlayan bir kahraman. Belki de karakterin dışlanmışlığını yansıtmak amacıyla siyah beyaz kareler ile ekrana taşınan bu yapımın, kimi yönleri ama özellikle de kahramanının alaycı kişiliği ile “Coen Kardeşler“in kara mizahıyla örülü, ironik dillerine benzer yapımları ile akraba olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca kimi kara film (film noir) biçim takibiyle, izleyene o janra benzer psikolojik etkileri sunduğunu da belirtebiliriz.
Müziklerinde de yönetmen Mehmet Güreli‘nin katkısı bulunan filmin en büyük başarısı bence görüntü yönetiminde. Kameranın yakın ve uzak çekimleri, zaman zaman kahramanın yalnızlığını izleyenle paylaşmak için ekrana bakarak konuşmasının başarılı sunumu bence değerli. Filmde gözlemciyi canlandıran Mustafa Dinç, büyük oranda rolünün hakkını veriyor. Alaycı, duygularını çok açık etmeyen ve yer yer de antipatik bir karakteri sunmakta başarılı. Dinç‘e ekranlardan ve tiyatro sahnelerinden tanıdığımız birçok oyuncu eşlik ediyor: Ülkü Duru, Görkem Kasal, Mehmet Esen, Kaan Çakır, İlyas Özçakır…
Bunun yanı sıra sürpriz iki oyuncumuz da var: Seyyar satıcı rolünde “Emre Altuğ” ile bir kafede kısa bir sahnede karşımıza çıkan şair-yazar “Hilmi Yavuz“… Fakat filmin bazı handikapları da var. Oldukça entelektüel bir tonda yapım ilerlemekte fakat filmin özellikle tütün deposundan kovulma sonrasındaki kısımlarında akışın bozulduğunu söyleyebiliriz. Eklemek lazım ki, ayrıca kahramanların diyalogları çok düzgün ve çok “edebi”. Her edebiyat uyarlamasında olduğu gibi bu filmin de özellikle süre ve kimi biçimsel zorluklar nedeniyle bazı eksiklikleri içinde taşıdığını söylememiz mümkün. Ancak her şeye karşın, Mehmet Güreli‘nin kimi röportajlarında da belirtiği üzere henüz yedi yaşlarında iken yakından tanıma şansına eriştiği Salâh Birsel‘in oldukça lezzetli edebi tarzını belirli oranda ekrana, biraz da deneysel bir tür ile taşıması bile başlı başına değerli bir çaba kuşkusuz…
Gittikçe sayıları artan tekdüze yapımlardan sıkılanlar için yerli ve farklı bir seçenek “Dört Köşeli Üçgen”…
Yönetmen : Mehmet Güreli
Senaryo : Salah Birsel, Görkem Yeltan
Görüntü Yönetmeni : Ahmet Sesigürgil
Kurgu : Ercan Ergin, Muhammed Ergin
Müzik : Mehmet Güreli
Oyuncular : Mustafa Dinç, Emre Altuğ, Ülkü Duru, Görkem Kasal, Mehmet Esen, Kaan Çakır, İlyas Özçakır
Türkiye / Dram / 88 Dk.