Small Axe 2 “Lovers Rock”
“Small Axe” dizisinin ikinci filmi adını 70’li yıllarda çok popüler olan bir reggae türünden alan “Lovers Rock”.
Birkaç kadın mutfakta yemek pişirir. Aynı anda birkaç adam eve bazı eşyalar taşımaktadır. Malzemeleri doğrayıp tencerelere atarken a capella bir acıklı aşk şarkısına girişirler. Girip çıkan taşıyıcılardan biri mutfağa doğru giderek “şeflerle” şakalaşır. Belki tanıdıkları belki de akrabaları olan adamı diğerleri işbaşına çağırdıklarında kamera dışarı çıkarak onları izler ve bir minibüsten indirmekte oldukları iki devasa hoparlöre odaklanır. Bu kısa girişle izleyici, herkesin akşama yapılacak partiye hazırlandığını öğrenir. 68 dakikalık filmin neredeyse % 80’i evin kızı Cynthia’nın doğum günü partisinde geçer.
Olaya bizler gibi yabancı olan izleyiciler için bu parti davet ve ikram olarak bilinen doğum günü partilerinden epey farklıdır. DJ’li ve gelişmiş müzik tesisatlı kalabalık parti, bir malikânede değil de mütevazi iki katlı bahçeli bir evde geçmesine karşın epey kalabalıktır. Beyazların baskısı mahalleleri birer gettoya çevirmiş olduğundan çoğunluk tanış veya arkadaştır ama, partiye uzak mesafeden gelen, hiç kimseyi tanımayanlar da vardır. Girişte dikilen fedaiyi andıran güçlü iri kıyım adam, kimin girip girmeyeceğine karar veren, her girenden de belirli bir ücret alan bir koruma gibidir. İçerideki içkiler de girişte olduğu gibi, cüzi de olsa belirli bir ücretle satılır. Biraz araştırılınca, “adalı” siyahların 1980’lerin başlarında bile kentin gece kulüplerinde ya da diskolarında hiç hoş karşılanmadıkları, genelde içeri alınmadıkları, girebilseler bile sözlü ve fiili tacizle karşılaştıkları, tartaklandıkları ortaya çıkar.
Dönemin gençleri, kendi aralarında dans edip ağız tatları kaçmadan eğlenebilmek için bir tür imece olan bu “house party / ev partisi” oluşumunu geliştirmişlerdir. Her ne kadar McQueen, dizini bu nefis nostaljik halkasında partiyi bir cennet olarak yansıtsa da, bu cenneti var eden dışarıdaki cehennemi de, müzik malzemesi taşıyanlara kötü kötü bakan beyazlar, ya da partiden çıkan arkadaşının peşinden koşan kızı fütursuzca taciz etmeye yeltenenler aracılığıyla anımsatmayı ihmâl etmez. Ancak kendisine yapılan ayırımcılığı tüm beyazlara yansıtarak benzerini de yapmaz ve kız arkadaşını sabaha karşı iş yerine getiren Franklyn’i kenara çekerek sitem eden genç beyaz patronunun nazik ve dostane davranışını da gösterir.
“Lovers Rock” yönetmenin final jeneriğinde âşıklara adadığı bir filmidir. Ama sadece aşırı muhafazakâr ailesine haber vermeden kaçıp partiye gelen Martha (Amarah-Jae St. Aubyn) ile o gece tanıştığı dünya tatlısı Franklyn (Micheal Ward) arasında filizlenen sevimli ve sımsıcak aşkın hikâyesi değildir. İnsanlarla müziğin ilişkisinin, bedensel yakınlığın, birbirine sımsıkı değen vücutların, boyunlara ve bellere sarılan kolların, sürtünen kalçalara ulaşan ellerin aşklarının da hikâyesidir.
“Lovers Rock”ın asıl başrolü müziğindir. Aslında bildiğim, keyifle dinlemiş olduğum reggae olayının ne olduğunu bu filmle anladığımı kabul etmek zorundayım. Reggae adalının beden ve ruhunu bir parçasıdır sanki. O müzik içine girdiğinde adalı dans ettiği partneriyle farklı bir varlık oluşturur. Bu yüzden, bedenlerin birbirine girse, tensel yakınlık normal erotizm sınırlarını fersah fersah aşsa da dans, müstehcen olmak bir yana, neredeyse edepli bir ritüele dönüşür. gecenin ilerlediği saatlerde tempo çığırından çıkacak kadar hızlandığında da bu ritüel bir vudu ayini tadını alır.
Filmde, dönemin müzik parçalarının bedenlerle sonsuz uyum içinde olduğu iki ilginç müzikal bölüm vardır. Carl Douglas’ın “Kung Fu Fighting”inde, şarkının çağrıştırdığı döğüş sanatı müthiş etkileyici bir koreografiye dönüşür.
DJ, herkesin bildiği, belki de partini başından beri beklediği Janet Kay’in 1979 bestesi ünlü “Silly Games”ini çalmaya başladığında, biraz dikkatli bir dinleyici “Silly Games”in filmin başında yemek pişirenlerin söylediği ezgi olduğunu fark eder. Filmin bu olağanüstü güzellikte sahnesinde, kamera kıvrıla kıvrıla yumuşak ve yavaş hareketlerle dans edenlerin arasına girerken McQueen yavaş yavaş şarkıyı korolu bir aryaya çevirir. Şarkı bittiğinde herkes dans etmeyi sürdürerek “Silly Games”i söylemeye devam eder. Bu görkemli koro, sesi en tizlere rahatça çıkan mavili kadının muhteşem solosuna eşlik eder. Bu uzun sekans, sadece benzersiz bir müzikal bölüm değil, izleyiciye de filmin tüm karakterleri gibi dünyanın tüm dertlerini bir an için unutma fırsatı yaratan bir moladır sanki…
Dizinin ilk bölümünden görsel ve tematik olarak çok farklı olasına karşın birincisi kadar heyecan verici bir film. Mutlaka izlenmeli.
Yönetmen : Steve McQueen
Senaryo : Rebecca Lenkiewicz, Steve McQueen, Alastair Siddons, Courttia Newland
Görüntü Yönetmeni : Shabier Kirchner
Kurgu : Chris Dickens, Steve McQueen
Müzik : Mica Levi
Oyuncular : Rochenda Sandal, Letitia Wright, Malachi Kirby, Nathaniel Martello-White, Darren Braithwaite, Amarah-Jae St. Aubyn, Micheal Ward, Richie Campbell, Duane Facey-Peason, Jumayn Hunter, Alex Jennings, Samuel West, Jack Lowden
İngiltere / Dram / 5 Bölüm 60 Dk.