EMANET

EMANET

Yönetmen koltuğuna, senaryo ve yapımcılığını da üstlenen ”Teslimiyet (2010)” filminden tanıdığımız 1978 Bursa doğumlu Emre Yalgın oturmuş. Emre, adını sinema sektöründe duyurmaya ve kendine yer edinmeye çalışan yetenekli genç bir yönetmen. Hiç kuşku yok ki, hatalarını tespit edip kendini geliştirdikçe ileride daha iyi yapımlara imza atacaktır. ”Teslimiyet, emanet” v.b.kelimelere takıntısı olduğunu düşündüğüm yönetmenin Emanet’i, senaryo ve kurguda yaşadığı aksaklıklar nedeniyle vuruculuktan uzak zayıf bir yapım olmuş. Çok zayıf ve kısıtlı bir senaryo iyi ellerde kurgulandığında çok iyi sonuçlar verebiliyor. Bunun örneklerini çok gördük. Çok iyi sağlam bir senaryoda, kötü ellerde doğru kurgulanamadığın da fiyaskoya dönüşebiliyor bunu da gördük. Benim naçizane görüşüm kurguyu, senaryoyu yaşama geçirmeden önce beyinde çekmek gerekiyor. Bir senaryoyu önce beyninde çekip kurgulayamıyorsan, yada beyninde çekip kurguladığını kameran da gerçekleştiremiyorsan hiç bu işlere girme başka işlere kanalize ol daha iyi. Kısa özet geçip sohbete devam edelim.

Mirza(Tayanç Ayaydın, bir sitede güvenlik olarak çalışmaktadır. Dairelerden birinde oturan bir pavyon kadını, mafya babasının kardeşi Kürşat(Kadir Özdal) ile ilişki yaşamaktadır. Birgün tartışma sonucu Kürşat kadını öldürür. Kadının küçük kızı Elif(Çağla Naz Kargı) olaya şahit olur ve kaçarak Mirza’ya sığınır. Mafya babası Şehmuz(Umut Karadağ), yardımcısı Cihan’dan(Turgay Aydın) görgü tanığı küçük kızın öldürülmesini ister. Ancak, geçmişini unutmaya çalışan eski MİT görevlisi yeni güvenlikçi Mirza küçük kızı teslim etmeye niyetli değildir..

Filmi, basın gösteriminde yapım ekibi ve oyuncularla birlikte izledik. Sevgili yönetmenim, bir filmi hayata geçirmeden önce ön araştırma yapmanız gerekiyor. Bir polisi, mafyayı, yaşadığı yerleri, davranışlarını, yaşamlarını iyi etüd etmeniz gerekiyor. Ön hazırlığını iyi yapmazsan TRT destekli yazıp çektiğin filminin gerçeklik hissini kendi ekibine bile geçiremezsin. Filmi izlerken, yapım ekibin ve oyuncuların uyur, ilgi ile takip etmeyip yanındaki ile sohbet eder yada telefonlarından sosyal medyayı takip eder, filmin kötü adamını oynayan artist filmin yarısında salonu terk eder v.s. v.s.  O nedenle, bu filmle ilgili fazla bir beklentiye girmemenizi tavsiye ediyorum. Türk filmlerinin basın gösterimlerine çoğu eleştirmen arkadaşlarım itibar etmezken ben, büyük beklentiler içerisinde koşarak gidiyorum ama hüsrana uğruyorum. Emanet’de yüzümün düşmesine neden olan o filmlerden birisi. Zayıf senaryo ve kurguya birde özensiz çekilen sahneler eklenince gardım iyice düşüyor. Örneğin; berber salonunda Mirza’nın, bir karış sakalla dolaşan organize ekipler başkomserinin sakalını sabunlayıp traş etme sahnesi evlere şenlik. Mirza’nın traşa başlamadan önce adamın sakallarının daha önceden traş edildiği gün gibi açık. Yönetmen, sabun köpüğü ile olayı hallederim diye düşündü herhalde. Objelerin sürekli yer değiştirdiği sahneler oldukça fazla. İyi bir yönetmen, önceki çektiği sahneyi izler ve devamında çekeceği sahnede olması gerekenleri ekibine dikte ettirir. Titiz davranmazsan emek boşa gider.

Oyunculuklara gelirsek, daha çok ”Sakarya Fırat” dizisi ile tanınan Tayanç Ayaydın, çektiği dizi filmler nedeniyle oyunculuğunu sürekli ileri götürmüş iyi bir oyuncu. Bu filmde yönetmenden kaynaklı biraz sallansa da, tecrübesi ile işi kurtarmayı başarmış. Diğer gözüme çarpan oyuncu ise Turgay Aydın. Soğukkanlı, sakin kötü adam yardımcısı rolünü başarı ile canlandırmış.

Sözün özü: Emanet, bu sıcak yaz gününde serin bir sinema salonunda sadece Tayanç Ayaydın fan’larını mutlu edebilir. Fan’ların dışında mafya,macera, aksiyon isteyenler için iyi bir seçim olmayabilir. İyi seyirler.