KADRODA İKİ ÜNLÜ EFSANE
Hesaplaşma filminin yönetmen koltuğuna ABD doğumlu film yapımcısı olan Shintaro Shimosawa oturmuş. Hesaplaşma, Shintaro’nun ilk yönetmenlik deneyimi. Bu acemi yönetmenlikten dolayı, bünyesinde ünlü oyuncular olmasına rağmen filme kendinizi veremiyor ve yeterli tadı alamıyorsunuz. Ünlü oyuncuların da ”ben parama bakarım abi” deyip serbest takılmalarını, kendilerinden beklediğimiz oyun güçlerini ortaya koymamalarını da anlayamıyorum doğrusu. Evet, eski kafalı bu iki ustayı yönetmek zor iş ama ne olursa olsun 70 yaşın üzerindeki efsanelerin de, yönetmene yardımcı olup aldıkları paranın karşılığını vermeleri gerekirdi diye düşünüyorum.
SAYGINLIK İÇİ BOŞ BİR İNTİBADIR…
Önce özet: Bir avukatlık şirketine bağlı çalışan ve evliliğinde büyük sorunlar yaşayan genç avukat Ben Cahill (Joss Duhamel), büyük bir ilaç firmasının ürettiği yeni ilacın insanların ölümüne neden olduğunun duyulması üzerine konuyu araştırmaya başlar. İlaç firmasının CEO’su Arthur Dennig’i (Anthony Hopkins), hapse attırabilmek için şirketin gizli bilgilerini ele geçirmesi gerekmektedir. Bunun içinde Arthur’un kapatması, Ben’in eski sevgilisi Emily’den yardım alır. Şirket bilgilerinin ele geçirildiğini anlayan Arthur Denning, daha önce birçok kez karşı karşıya geldiği avukatlık şirketinin sahibi Abrams (Al Pacino) ile bilgilerin geri iadesi için yüklü miktar para karşılığında anlaşır. Ancak Ben, davanın peşini bırakmamakta kararlıdır. Bu ısrarı genç avukatın başına çeşitli belalar açar….
ÇOK İLERİ GİTMEK, YETERİ KADAR İLERİ GİDEMEMEKTEN İYİDİR…
Kara film diye isimlendirebileceğimiz Hesaplaşma, konu itibarı ile daha önce izlediğimiz suç-gerilim filmlerini aşacak, yeni bir nefes diyebileceğimiz türde değil ne yazık ki! Yönetmen, kadrosuna kattığı isim olarak iyi oyuncular ile filminde çetrefilli, karanlık, gergin ve sürprizli sonla biten bir atmosfer yaratmaya çalışsa da başarıyı bir türlü yakalayamamış. Çünkü; kötü yazılmış senaryo, o kadar çok açık veriyor ve konuyu dağıtıyor ki.. Yönetmen, toparlayayım derken de izleyiciyi sıkıyor ve dağıtıyor. Bu olumsuzluklara rağmen içinde bolca sürpriz barındıran ve bolca özlü sözlerin yer aldığı bu suç filmi, sonu tahmin edemeyenleri ve iki ünlü oyuncunun hayranlarını mutlu edebilir. Filmin ne inandırıcılıktan uzak oyunculuklarını, ne yönetmenin sallapati kamerasını ve ne de gerilim yaratmaya çalışan eften püften müziklerini beğendim. Bana göre vasat bir film.
Sözün özü: Afişte, Al Pacino ve Anthony Hopkins’in isimlerini gördüğünüzde ister istemez ”vay bee!” deyip, haliyle sıkı bir film bekliyorsunuz. Ama, kazın ayağı öyle değil ne yazık ki!.. Bu efsaneleri yönetebilmek için önce iyi bir senaryo, sonra da bolca deneyim gerekiyor. İyi seyirler..
