İmparator : Yeraltı Dünyasının Hükümdarı / L’Empereur de Paris
Napolyon’un Fransa İmparatoru olduğu yıllarda, ülkenin neredeyse bütün hapishanelerinden kaçmış olan François Vidocq, yeraltı dünyasının efsanelerinden biridir, Gösterişli son kaçışı sırasında öldüğü sanılınca, pazarcı bir kumaş satıcısı kimliğine bürünerek kendini unutturmaya çalışır. Ancak, geçmişi peşini bırakmaz, hem ölmediği ortaya çıkar, hem de işlemediği bir cinayetle suçlanır. Paris Emniyet Müdürüne “ Hırsızın dilinden en iyi hırsız anlar” diyerek, özgürlüğüne karşılık, polisin yeraltı dünyasıyla mücadelesinde yardımcı olmayı önerir. Olağanüstü başarılarına rağmen, karşısında birlikte çalıştığı polis örgütünün düşmanlığını ve başına ödül koyan yeraltı dünyasının hıncını bulur…
Jean Françis Richet’nin “L’Empereur de Paris” filminin başkişisi Eugène-François Vidocq, 1775 ilâ 1857 yılları arasında yaşamış gerçek bir kişi. Bir fırıncının oğlu olarak dünyaya gelen Vidocq,16 yaşındayken orduya katılmış, savaşta kahramanlık göstermesine karşın bir süre sonra disiplinsizlik nedeniyle atılmış, sahte subaylardan oluşturduğu bir çete ile zengin evlerini soymaya başlamış. Kimi zaman haklı, kimi zaman haksız sebeplerle defalarca yakalanıp zindanlara atılan, prangaya vurulan, atıldığı tüm hapishanelerden kaçmayı başaran Vidocq, 1805 yılında bir kez daha ele geçtiğinde polise “içerden muhbirlik” yapmayı önermiş. Önerisi kabul edildiğinde o kadar başarılı olmuş ki, 1818 yılında Kral 18. Louis tarafından bağışlanıp istihbarat polis şefliğine atanmış.
Metresi aracılığıyla aydın çevresine girip birçok ünlü yazarın dostluğunu kazanan Vidocq, yakın arkadaşı Victor Hugo’nun “Sefiller”indeki Jean-Valjean ve hatta kısmen Javert karakterlerinin, Honore de Balzac’ın “Goriot Baba”sındaki Vautrin ve Alexandre Dumas’nın “Mohicanlar”ındaki Polis Jackal tiplemelerinin esin kaynağı olmuş. ”Paris Sırlan”nda maceralarını öyküleyen Eugene Sue’nün kendisini yanlış tanıttığı savıyla “Gerçek Paris Sırlan” adlı bir kitap yazmış.
Jean Françis Richet, birden fazla hayat yaşamış bu karakterin yaşamının bir tek bölümüne, sadece Paris’in yeraltı dünyasıyla ilişkilerinin dönemine odaklanmış. Bu bilinçli seçimin amacı, özellikle Fransız seyircisinin çok iyi bildiği bir öykü üzerinden bir dönemin siyasi ve toplumsal panoramasını çizmek.
Fransız usulü eli yüzü düzgün bir aksiyon filmi olarak, kimi zaman türün klişelerine de taviz vererek anlatılan Vidocq’un maceraları buzdağının görülen kısmı. Tabii ki bu yönde birçok kozu var. Başta görüntü yönetmeni Manuel Dacosse’un, mum ışığında çekilmiş etkileyici gece sahnelerinin daha da zenginleştirdiği etkileyici görselliği geliyor. Çok başarılı kostüm tasarımı, hemen jeneriğin ardından bir arabanın çamurlu bir yolda inşa edilmekte olan Zafer takına doğru yol alması, Eiffel Kulesi dahil hiçbir modern yapının görünmediği tepeden çekimler dönem Parsi’in büyük bir gerçeklikle var ediyor.
Oyuncu ekibi dört dörtlük. Bir zamanların ünlü oyuncusu Jean Pierre Cassel’in babasından da başarılı oğlu Vincent Cassel çok etkileyici bir Vidocq. Yeraltı dünyasındaki düşmanlarını Denis Lavant ve August Diehl üstlenirken, Paris’in pek de becerikli olmayan polis şefi olarak Patrick Chesnais çok başarılı.
Ancak Richet için dönemin toplumsal ve siyasi durumu çok daha önemli. “L’Empereur de Paris” sokakların çamuruyla kurumların pırıltısını karşı karşıya getiren, halktan kopuk, halkından ve halkının kahramanlarından aşırı derecede çekinen bir siyasi sınıfı gözler önüne seren başarılı bir politik film.
İhtilal sonrasında ne kral ne de imparator istemeyen Fransız Ulusu, ortalarda görünmeyen bir Napoleon Bonapatre’ın emirlerine itaat ederken, İmparatoriçe Josephine dâhil kadın erkek herkesi kendi çıkarı için kullanarak, herkesin birbirinden faydalanmaya çalıştığı bu çok değişkenli politik oyunu, her devrin adamı, Güvenlik Bakanı Fouché, (Fabrice Luchini) usta bir orkestra şefi gibi yönetmektedir.
Toplumun onlara vermeyi reddettiği özgürlüğü elde etmek için, kadınlar da erkekler gibi bu güç oyununda yerlerini almışlardır. Erkeklerin iktidar savaşında adamların gölgesiymiş gibi dursalar da tüm beceri ve çekiciliklerini kendi çıkarları için kullanmaya çalışmaktadırlar. Filmde bu kadınları temsil eden Barones (Olga Kuryenko), fahişelik yapmış, hapiste yatmış, varlıklı ve yaşlı bir asili baştan çıkararak evlenmiş ve saraya girmiştir. Yaşlı kocanın ölümünü hızlandırmak için yeraltı dünyasıyla çalışmaktan çekinmeyen bu kadın, onu da kendi çıkarı için kullanmakta olan Fouché’nin desteğiyle gücünü pekiştirmektedir.
Sözün kısası, haydutların namuslarıyla haydutluk yaptıkları yeraltı dünyasına göre saraylıların dünyası çok daha kirli, kaypak ve çirkef bir dünyadır.
Keyifli bir macera filmi ile ilginç bir siyasal taşlamayı başarıyla harmanlayan ilginç bir çalışma. İzlenmeli.
Yönetmen : Jean-Francois Richet
Görüntü Yönetmeni : Manu Dacosse
Müzik : Marco Beltrami / Marcus Trumpp
Oyuncular : incet Cassel, Freya Mavor, Denis Menochet, Olga Kurylenko, August Diehl, Fabrice Luchini, Patrick Chesnais
Fransa/Tarihi-Macera-Suç/110 Dk.