Kristal Kızlar / Las niñas de cristal
Kristal Hassaslığında Yaşamlar…
Bale, her sanat için gözde bir alan. Resim sanatı ile ilgili olanlar Edgar Degas‘ın o muazzam 1874 tarihli “Dans Dersi” resmini hatırlarlar. Şayet anımsayamadıysanız lütfen yazıdan sonra internetten resmi görmenizi tavsiye ederim. Zira film için de kısa bir hazırlık sayabilirsiniz bunu. Sinemaya ilgili olanlar da zihnini biraz yorarsa bale sanatı üzerine ne çok film izlediğini hemen fark eder. Bunun nedenleri arasında kuşkusuz bu sanatın müzikle uyumlu koreografi ve dans haraketleri ile gizil birçok duyguyu açığa vuran yapısında görmek gerek.
Baleyi temel alan filmler arasında oscar ödüllü “Black Swan“, Rus balet Rudolf Nuruyev‘in hayatını ele alan “The Crow / Beyaz Karga“, “Bıllıy Elliot“, “Suspıria“, “The Company“, Kübalı balet Carlos Acosta‘yı ele alan “Yuli” gibi onlarca filmi hemen saymamız mümkün. Onun içindir ki balenin en önemli icracılarından Isadora Duncan‘ın ifade ettiği “şayet anlamı anlatabilseydim dans etmenin anlamı kalmazdı” cümlesi aslında manaya önem veren sinema için bulunmaz bir kaynak. Bu söz aynı zamanda 25 Mart 2022 tarihinde Netflix platformunda gösterime giren İspanya yapımı “Kristal Kızlar” filminin bitiş jeneriğinde de geçmekte…
Sahne Gerisinde Yaşananlar…
Yönetmenliğini genç yönetmen Jota Linares‘in yaptığı “Kristal Kızlar”, aslında acılı bir sahne ile başlıyor. Düşsel bir müzik ve atmosfer içerisinde daha sonra hayatının gerçekleri açığa çıkacak genç Maria Poza (Samantha Vottari) kendisini balkondan atarak hayatına son verir. Bunun üzerine meşhur iki perdeli Giselle Balesi için yeni bir oyuncu elemesi yapılır. Ve o sert hoca olan Norma’nın (Mona Martinez) seçtiği Irene (Maria Pedraza) baş oyuncu olarak seçilir. En yakın arkadaşı Aurora (Paula Losada) ise yüzündeki yara ve geçmiş bazı ailevi travmaları nedeni ile utangaç yapıdadır. Ve film bize aslında sahnelerde gördüğümüz o müthiş oyunculukların geri planında nasıl bir acılı dünyanın bulunduğunu göstermekte. Evet, bizden de starların yaşamlarının sahne gerisinde o büyük trajedilerini, örneğin Cahide Sonku örneğinde olduğu gibi ziyadesiyle görmüştük.
İşte film oldukça otoriter ve tüm yaşamı kuşatan o sert eğitim modeli ile Norma ve koreograf etrafında Irene’nin zorlu sanat sürecini irdeliyor. Ve bu sanatın kısa bir süre ancak sahneye çıkmayı gerektirmesi yani iş alanının kısalığı nedeni ile aileleri ile yaşadıkları sorunlara da mercek tutuyor. İşte Irene’in ailesinden gittikçe uzaklaşmasından, en yakın arkadaşı Aurora’nın talihsiz kazası ile çektiği zorluklara ve de dans arkadaşı olan Ruth’un (Olıvia Baglıvı) kıskançlıklarına kadar büyük sorunlarla boğuşmasını da izliyoruz. Ve belki de kaderi tıpkı filmin ilk başında bize verilen Maria’nın yaşamı gibi talihsizlikle sona erecektir… Yani sadece ayak parmağındaki kırılmalar değil, yüreğindeki o büyük acıları da bize tıpkı Giselle isimli köylü kızın aslında kont olan sevgilisinin başkası ile nişanlanmasında duyduğu o büyük kırgınlığı ya da kristal hassaslığındaki yaşamını eser ile bağlamlı olarak veriyor…
Gerçekçi Bale Gösterisine Hazır Olun…
“Kristal Kızlar” ismi üzerinde kırılgın yaşam ve bedenlerle sanatı bize sunan o büyük sanatçıların sahne arkasını yer yer düşsel bir atmosfer ve renkler etrafında sunma başarısını gösteriyor. Ve Giselle Balesi’nden o güzel seçkilerle müzikal tat da bırakıyor. Irene’yi canlandıran, aynı zamanda popüler dizi La Casa de Papel‘de Alison Parker karakterine de hayat veren 1996 doğumlu Maria Pedraza kusursuza yakın bir oyunculuk sergiliyor. Özellikle dans kısımlarında başarılı olması tesadüfi değil. Zira kendisi aynı zamanda bir balerin! Bunun yanı sıra karakterin ailesi ve sanatı etrafında gittikçe boğulan o kişiliğini her yönü ile izleyene yansıtmayı da başarıyor.
Yakın arkadaşı Aurora karakteri ile Paula Losoda ise çekingen ve anne otoritesi altında ezilen kişiliği yansıtırken çok inandırıcı. Hele tek gece olarak kalan o flörtöz gündeki bir bakıma kendini serbest sıraktığı kısımlar çok başarılı. Irene şayet tüm zorlukların üstünden gelmekte ise bunu Aurora gibi bir arkadaşı ile kurduğu o kader ortaklığına borçlu. Diğer rollerde ise özellikle Norma karakteri ile aynı zamanda prestijli Goya ödülünün de sahibi Mona Martinez diğerlerine göre daha akılda kalır oyunculuk sergiliyor…
Kristal Kızlar, meramını sadece düz bir anlatım ile tercih etmeyip yer yer bir bakıma polisiye ve büyülü gerçekçi ögeleri de içinde yediren farklı bir anlatım dilini orantılı olarak sunmayı başarıyor. Bunu yaparken özellikle Norma ve Irene’nin annesinin kesiştiği sahnelerde olduğu gibi konuyu iyice dağıtma riski bulunmasına rağmen iyi bir denge tutturuyor. İki saate yakın bir sürede izleyenler gösteri öncesi tüm o zorlukları üstelik geçmiş bazı travmalar eşliğinde bütünüyle görme şansını buluyorlar.
Ben “Kristal Kızlar” filmini beğendim. İnanıyorum ki sadece bu sanata meraklı olanların değil, Goethe’nin tabiriyle hassas kalpler için cehennem olan bu dünyadaki o kırılgan, kristal insanların filmlerini izlemekten hoşlananların da gözardı edemeyeceği türden bir yapım olacak Kristal Kızlar… İyi seyirler…
Yönetmen : Jota Linares
Senaryo : Jota Linares, Jorge Naranjo
Görüntü Yönetmeni : Gris Jordana
Müzik : Ivan Palomares
Oyuncular : Ivan Palomares, Mona Martinez, Marta Hazas, Ana Waganer, Olivia Baglivi, Iria del Río, Juanjo Almeida, Fernando Delgado, Jota Castellano, Silvia Kal
İspanya / Dram-Gerilim / 137 Dk.
Ben de izlemiş ve beğenmiştim. Balenin ne kadar zor bir sanat olduğunu bu filmlerle daha iyi anlıyoruz.