Lohusa

Gupse Özay Güldürmeye Devam Ediyor

Yerli yapımlar itibariyle en zayıf halkamız olan gördüğüm romantik komediler arasında “Lohusa”, son dönemlerde izlediğim ve çıtayı en yükseğe çıkaran film oldu. Bunda öncelikle Baruönü’nün katkısı çok büyük. Filmin çekimleri, geçişleri, müzik kullanımları ve oyuncu yönetimi başarılı. “Lohusa”, beklentilerin üzerinde ve komedinin tonunu azaltmayan ve bir taraftan da düşündürten yapısı ile izlenmeye değer yapımlardan.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Lohusa, beklentileri karşılıyor

Geniş kitlelere hitap eden, hayranlarının her işlerini takip ettikleri oyuncuların içinde olduğu yapımların dijital platformlar dışında önce sinema salonlarında gösterilmesi günümüz ölçeğinde çok değerli. Geçen hafta vizyona giren “Kolpaçino” serisinin son halkasının yine rekorlar kırması ya da Doğu Demirkol’un “Yaşam Koçu”nun önce sinemalarda gösterilmesi içeriklerinden bağımsız olarak söylersek sinema salonlarının yaşaması bakımından oldukça önemli. Bu hafta yine sinemalarda gösterime giren “Lohusa”da ise yine geniş beğeniye sahip, 2014 yılında “Deliha” yapımında tanıştığı Barış Arduç ile iyi bir evlilik hayatı olan ve yakın zamanda da bebek sahibi olan 1984 doğumlu Gupse Özay var. Ünlü oyuncu “Deliha”, “Eltilerin Savaşı” gibi çok izlenen filmlerindeki çıtayı daha da yükselterek bu kez lohusa etkisindeki bir kadın ile karşımıza çıkıyor. Ve baştan söylemek gerekirse yine güldürerek bizlerin beklentilerini karşılıyor.

Güldük, Eğlendik ve Düşündük

Bu hafta itibariyle vizyona giren romantik komedi yapımlarından “Lohusa”nın kamera arkasına “Patron Mutlu Son İstiyor”, “Kocan Kadar Konuş”, “Kaderim Sensin” ve son olarak geçtiğimiz günlerde sinemalarda da gösterilen “Çok Aşk” filmlerinin yönetmeni, 1969 doğumlu Kıvanç Baruönü geçmiş. Baruönü duygusal komedi filmlerinin aslında tipik özelliklerini iyi yansıtan, kamerası güçlü birisi. Bu son yapımında da gerçekten Gupse Özay’ın senaryosu ile uyumlu sahne geçişleri çok başarılı. Lohusa hali aileler için oldukça yıpratıcı bir süreç. Doğumdan sonraki altı haftalık zaman dilimi, kadındaki bedensel ve ruhsal değişiklikleri arttırarak bir takım sorunlar oluşturabilirken öte yandan ilk çocuğun yükünü taşımada da kadınlar için zorlayıcı bir dönem olabiliyor. Aslında konu, yapımda da geçtiği üzere sadece bireysel bir zorluk halinden öte bir de toplumsal yönüyle ele alınmış. Ev içerisindeki rol paylaşımları, bebeğin tüm o zorlu bakım sürecinin aile sorumlulukları doğrultusunda nasıl pay edileceği aslında önemli meseleler. Zaten Gupse Özay, Lohusa’nın final kısımlarına biraz kadın olma sorununu da eklemiş. İlk başta Burcu’nun sandığımız kişisel sorunları, gittikçe onun arkadaşlarını sarıp sarmalayan, gittikçe katmerleşen daha toplumsal bir boyuta evriliyor.

Burcu (Gupse Özay), aslında romantik komedi yapımlarının çoğunda görüldüğü üzere orta/üst sınıf mensubu birisi. Arkadaşları gibi o da har vurup harman savuruyor. Ve biz film boyunca onun, eşinin ve arkadaşlarının tam olarak geçimlerini nasıl sağladıklarını anlayamıyoruz. İlk sahnelerden de anlaşılacağı üzere kendisi arkadaş canlısı ve organize yeteneği yüksek birisidir. Bir de arkadaşlarıyla iddiaya tutuşmuştur. O’na göre kısa bir süre sonra doğacak çocuğundan sonraki lohusa aşamasında o sanıldığı gibi hormonlarının değişmesi ile davranış değişiklikleri yaşamayacaktır. Evet, tatlı bebek Güneş doğar. Burcu ve bayağı sakar bir karakter olan eşi Onur (Onur Gürçay) için her şey ilk başta gayet olağan giderken, özellikle Burcu’nun arkadaşı olan Fulya’nın (Esra Ruşan) söz kesme, kına, nişan gibi evlilik öncesi ritüellerinde yaşattığı zorluklar aslında kendisindeki lohusa etkilerini yansıtır.

İlk başta Burcu kendisindeki kişilik değişikliklerini inkâr etse de, sonrasında aynalarla yaptığı konuşma sahnelerinden de anlaşıldığı üzere bu durumun kendisini gittikçe toplum karşısında zorluklarla baş başa bıraktığını kabullenmek zorunda kalır. Bu aşamalarda bebeği ile sürekli ilgilenen Burcu, biz ancak “talimatla aklımızı kullanırız”, “benlik bir şey var mı?” diyen kocasından da hiç destek almaz. Uykusuz bebek ağlaması ile dolu günler onun artık günlük yaşamını alt üst ettiği gibi bir yandan hayaller, sanrılar görmesine de neden olur. Özellikle kına gecesi bir kez gördüğü Fulya’nın babasının yersiz şekilde hayalini görmesi ya da ineklerin ev içerisindeki görünümleri lohusanın etkilerindendir. Ve sürekli kendisine yüklenen, sosyal medya bağımlısı İlayda’nın (Fulya Türesan) davranışlarının da etkisi ile arkadaşları ile nerede ise kopma noktasına gelir. Film, finalinde ise tüm o mizah ve duygusal halini daha belirgin bir toplumsal sorun tespiti ve teşhiri ile tamamlar.

İki Saatte Türler Arasında Seyahat

Lohusa”, benim inli/cinli korku filmleri ile birlikte yerli yapımlar itibariyle en zayıf halkamız olan gördüğüm romantik komediler arasında son dönemlerde izlediğim ve çıtayı en yükseğe çıkaran yapımlardan oldu. Bunda öncelikle Baruönü’nün katkısı çok büyük. Filmin çekimleri, geçişleri, müzik kullanımları ve oyuncu yönetimi başarılı. Yapım, tamamen türler arasında geziniyor. İlk başta klasik romantik komedi yapımı tadında ilerlerken sonra mizah tonu artıyor. Bir ara Burcu’nun kendisine zamanında siparişi getiren kuryeyle ağlama ya da Ceylan’ın bazı şarkılarının eklendiği sahnelerdeki gibi karakterin ruh haline bağlı olarak daha ağlak hale ilerlerken, bir süre sonra korku filmlerine bile öykünüyor. Ve son sahnelerde ise özellikle kadın dayanışması anlamında birden kıyısından köşesinden toplumsal bir havaya bürünüyor.

Tüm bu geçişler üstelik hiç de yapay durmuyor. Aslında kadınlar için çok zor olan ve kolaylıkla mizah kısmını arkaya alabilecek bir konuyu mizahı da oldukça dengeli kullanımı itibari ile başarıyla yansıtmış. Özellikle bazı sahneler çok komikti. Bunlar arasında kına günündeki fotoğraf çekimi, rüya bölümleri, Fenerbahçe maçının ev içinde izlenmesi gibi kısımlar. Tabi mizah kısmı işin içine girince bundaki başarıda en büyük pay Gupse’de. Mimik ve ses tonu kullanımları ile filmin çıtasını oldukça yükseltiyor. Eşi rolündeki vurdumduymaz Onur’a hayat veren Onur Gürçay’ın biraz abartılı oyunculuğu olsa da, yakın zamanda “Kar ve Ayı” filmindeki ağır havasından sıyrılarak bu denli mizah filminde başrolde olması bile önemli.

Sözün özü; son dönemin önemli kadın komedi sanatçılarımızdan, kendisi de yakın zamanlarda gebelik yaşayan ve bir kısım deneyimlerini bu yapımın senaryosuna imza atarak yansıtan Gupse Özay’ın “Lohusa”sı, beklentilerin üzerinde ve komedinin tonunu azaltmayan ve bir taraftan da düşündürten yapısı ile izlenmeye değer yapımlardan. Türkiye’de kadın olmanın sorunlarını, bu kez evli ve çocuklu bir anne etrafında, onun biyolojik özelliklerini de işin içine katarak iki saatte sıkmadan vermek kolay bir iş değil. Aralardaki kulak tırmalayan bazı küfürleri bir tarafa bırakırsak, özellikle sorumluluklarından kaçınan bazı erkeklerin kendilerini de görebilecekleri yapımı izlemelerinde fayda var. Onlara ve hafta sonunda eğlenceli bir film izlemek isteyenlere tavsiye edilir… Bu hafta itibariyle azımsanmayacak sayıda sinema salonunda.

Yönetmen : Kıvanç Baruönü

Senaryo : Gupse Özay

Görüntü Yönetmeni : Burak Kanbir

Kurgu : Neslihan Kuş

Müzik : Jingle Jungle

Oyuncular : Gupse Özay, Cihan Albayrak, Onur Gürçay, Zerrin Nişancı, Hazal Türesan, Kahraman Sivri, Esra Ruşen, Özkan Özen, Elif Nur Kerkük, Ali Yasin Özegemen, Anıl Altınöz, Servet Pandur, Feri Baycu Güler, Birsen Dürülü

Türkiye / Komedi / 118 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz