Loving Vincent

CANLANDIRMA SİNEMASINDAN RESİM SANATINA GÖRKEMLİ BİR ARMAĞAN

(Loving Vincent)/ Yönetmen: Dorota Kobiela, Hugh Welchman/ Senaryo: D. Kobiela, H. Welchman, Jacek Dehnel/ Görüntü: Tristan Oliver, Lukasz Zal/ Müzik: Clint Mansell/ Oyuncular: Douglas Booth, Josh Burdell, Holly Earl, Robin Hodges, Chris O’Dowd, Helen McCrory/ İngiltere-Polonya yapımı.

Loving Vincent- Vincent’i Sevmek son derece kendine özgü bir film. Ünlü ressam Vincent Van Gogh üzerine bu filmi bir sanatçı belgeseli, bir resim sanatı güzellemesi, bir Agatha Christie romanı ve de canlandırma sinemasında bir devrimin karması olarak tanımlamak mümkün.

Film 1890 yılında intihar ederek ölen (daha önce de kulağını kesmişti!) Holanda resim sanatının efsanesi Van Gogh’un ölümünden bir yıl sonrasında, Fransa’nın Aures-sur-Oise yöresinde geçiyor. Emektar postacı Joseph Roulin, oğlu Armand’a sanatçının son bir mektubunu verir: küçük kardeşi ve menejeri olan Theo’ya yazılmış…Ve bu son hatırayı ona ulaştırmasını ister.

Ama o arada Paris’te yaşayan Theo da ölmüştür. Arnand gönülsüzce olayların yaşandığı Aures’e gelir. Ve kısa zamanda yörenin doğasına ve insanlarına tutulur. O insanlar ki çoğu, sanatçının tablolarına esin vermiş ya da modellik yapmışlardır.

Ve de hemen hepsi, onun hakkında kimi zaman çok çelişkili bilgilere sahiptir. Onlarla konuştukça, Armand bu ölümün belki de intihar olmayabileceği kuşkusuna kapılır. Ve bir detektif gibi araştırmaya başlar.

Elbette kimi resim tutkunları bu filmden apayrı bir keyif alacak, bu kesin…Ama ayrıca farklı seyirci kümeleri de…

Öncelikle canlandırmanın hep birbirine benzeyen filmlerle artık canımıza tak ettiği şugünlerde, böylesine farklı bir çaba görmeye değer. Bir yandan gerçek yağlı boya çizimlerden (ki sayıları 6000 kadar imiş!) yola çıkan, 125 sanatçının emek verdiği, perdede Van Gogh görselliğini yaratmayı başaran bir teknolojik başarı…

Ayrıca tüm ana kahramanların aslında gerçek birer oyuncuya dayandığı bir film bu…2000’lerin başında ortaya çıkan ve benim en hatırladığım örneği Robert Zemeckis’in The Polar Express- Kutup Ekspresi olan ‘performans-yakalama’ tekniğinin yeni bir örneği. Yani gerçek oyuncularla çekilip sonradan animasyona dönüştürme çabası. Ki burada da son derece inandırıcı.

Ve de sanatçının ölümündeki gizemi bir polisiye gibi araştıran bir hikaye…Agatha Christie’yi anmam boşuna değil. Hepsine eşlik edense Clint Mansell imzalı enfes bir müzik…

Birçok festivalde gösterilen (bizdeki galası son Antalya şenliği idi), büyük ilgi gören ve ödüller alan bu özel film, kuşkusuz özel bir ilgiyi hak ediyor.

LOVİNG VİNCENT
OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz