Merhaba Güzel Vatanım
İki ünlü sanat insanının kesiştirilen yaşamı… Türkiye deyince adı akla gelen birkaç kişiden bir şair ile kitapları onunki kadar olmasa da yurt dışında da çok satanlar arasına giren polisiye yazarı. İkisinin de düşünceleri uğruna sürgüne gitmeleri… Biri yok edilme pahasına da olsa açık ve net sürdürüyor düşüncesini ve yapıtlarında yansıtıyor yaşamı boyunca, diğeri sanatın önemini kavrayıp ağırlığı yazmaya veriyor ve dönüyor vatanına.
Ahmet Ümit, Nâzım Hikmet’le benzeştirdiği yaşamını anlattığı “Merhaba Güzel Vatanım”da, özetle “hayat kısa sanat uzun” diyor.
Nâzım Hikmet, düşünceleri uğruna hapislere düşen, yıllarca yatan, ailesini geçindirmek için birçok işte (izin verildiği ölçüde) çalışan biri… Baskılar artınca çok sevdiği ülkesinden kaçmak zorunda kalıyor. Ahmet Ümit de yine düşünceleri uğruna çaba harcayan ölümlerle tehdit edilen, yaşamını sürdürebilmek için –Nâzım Hikmet’e göre çok daha genç yaşta- yurtdışına kaçmak zorunda kalan bir militan… Her ikisinin yolunun kesiştiği Moskova’da yaşama bakış belirleyici oluyor.
Yetmez ama evet!
Muhakkak ki biraz -hatta birazdan da fazla- didaktik bir film. Bir taraftan ticari olsun kaygısı da girince işin içine istenilen güce ulaşamıyor. Ancak bu daha başlangıç, yeni bir yol açıyor. Sanatın belirleyiciliğini vurgulaması kesinlikle önemli.
Yönetmen : Cengiz Özkarabekir
Senaryo : Ahmet Ümit
Görüntü Yönetmeni : Faik Çayır
Oyuncular : Yetkin Dikinciler, Serkan Altıntaş, Berna Laçin, Pelin Batu, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar, Alper Türedi, Kutay Şahin, Umut Beşkırma, Mehmet Tokat
Türkiye / Biyografi-Dram / 98 Dk.