Napolyon / Napoleon

Napolyon kötü de ahali iyi mi?

Elbette bir sinema filminin belgesel gibi tarihsel gerçeklere uyması beklenemez ama İngilizlerin canını yakmış bir asker yöneticinin, bir İngiliz tarafından filme alınan hayatını yüceltilmesini de beklemeyin. İzleyeceğiniz Napolyon, güya iyi bir asker ama 600 bin askerin canına mal olmuş! Çok aşık olduğu karısına da nasıl muamele çektiğini göreceksiniz. İki buçuk saatlik filmin bir saati de savaş meydanlarında kan revan içinde geçiyor, meraklısı izleyebilir.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Savaş ve Josefin

İzlemeyi heyecan ve merakla beklediğimiz, daha doğrusu beklenen filmlerde biri Napolyon! Beklenen demekten kastım, ben savaş filmlerine çok bayılmıyorum. Ama Napolyon gibi dünyayı etkilemiş bir tarihi kişinin biyografik filmini es geçmeyecek kadar da sinema meraklısıyım. Böylesine tarihi bir kişiliği yönetmen kısa sürede anlatamıyor, hele savaş sahnesi çekmeye meraklı ve ustası ise, yetenek ve olanaklarını sonuna kadar kullanıp, iki buçuk saatlik filmin bir saatinde size kılıç şakırtısı, top, havan, gülle sesi, yere düşen, parçalanan bedenler, paramparça olan atlar, kesilen kafalar seyrettiriyor. Burada daha da fazlası vardı, donmuş bir gölün üzerinde süren savaşta, top gülleleriyle parçalanan buzdan sıcak kanları akarken suya düşen bedenlerin görüntüleri, kan, çığlık, vahşet!

Sonuç olarak Napolyon, hayatı boyunca savaşmış bir asker. Muhteşem askeri zekası, savaşı geometri problemi gibi görecek kadar sığ bence, Mustafa Kemal’in tırnağı olamaz. Mustafa Kemal, gerçek bir askeri dehaydı, hiçbir savaşı kaybetmedi. Vatanını işgal etmişlerden geri almak, sınırlarını yeniden çizmek gibi ulvi bir ideali olduğu için dökülen kanlar helal olsun. Napolyon ise işi savaşmak olduğu için savaştı. Ölürken bile son sözleri en sevdiği üç şeyden ikisi : Savaş ve Josefin! Bir de atını seviyordu herhalde ama kaç at öldü altında! Filmde seyrettiğim Napolyon’u hiç sevmedim! Tam bir öküz! Öküzlerden özür diliyorum…

Revize edilemeyen sistem

Kaba saba, duyarlılığı, insanlığı olmayan, şişik egolu, bir hırs küpü. Savaşı seviyor ve beceriyor güya ama bilindiği gibi, yönettiği ve ülkesini zorla soktuğu onlarca savaşta 600 bin asker ölüyor! Atları saymıyorum. O zamanın nüfusu içinde oranlayın, bu korkunç bir rakam. Bir de hangi koşullarda, Moskova önlerinde soğuktan donuyorlar, başka yerde açlıktan ölüyorlar. Saatlerce yürüyorlar, savaşın korkunç yüzü filmde çok iyi yansıtılıyor, ona bir diyeceğim yok. Ve zaten Napolyon ülkesinde de iki kez suçlanarak sürgüne yollanıyor, iki kez adalarda sürgün yaşıyor. O dönem pek yaygın olarak kullanılan giyotinden de hep son anda kurtuluyor.

Peki Napolyon bu kadar yanlış bir kişilik de nasıl olup iki kez ülkesinin başına geçiyor? Sıradan bir askerken nasıl oluyor da önce Konsül, sonra İmparator oluyor? Fransa’nın o dönemlerde ne krallarında iş var, ne de halkında çünkü! Halk açlıktan ölürken kralların sefahati devam ediyor. Halk yeni birine sığınıyor, ondan da hayır gelmiyor, o daha beter çıkıyor, onu indiriyorlar, yerine gelen daha iyi değil, Napolyon’u geri dönerken alkışla karşılıyorlar! Olmuyor yine tu kaka ediyorlar. Sistem bir türlü kendini revize edemiyor, aslına bakarsanız Fransa’nın iki yakası şimdi de bir araya gelmiyor, ne seçtikleri başkanlarda iş var, ne yönetimde, Makron çok mu iyi? Fransız sokakları çok mu sakin, ortalık yine kaynıyor.

Tarihi yanlışlar

Filmin İngiliz yönetmeni Ridley Scott, tarihçilerin ve Fransızların filmdeki tarihi yanlışlara eleştirilerine gülüp geçmiş. İngiliz yönetmenin tarihi kuyruk acısı olan bir Fransız komutanına övgüler düzmesini elbette beklemem. Ayrıca bu bir belgesel değil, bir yönetmen filmi ve yönetmen de o tarihi kişiliği kendi gözünden yansıtıyor. Ona yöneltilecek eleştiriler daha çok sinema açısından olmalı. Açıkçası beni en çok rahatsız eden şey, Napolyon’un İngilizce konuşması oldu desem? Atatürk’ü de bütün film boyunca Türkçe dışında bir dil konuşurken seyretmek istemezdim örneğin. Onun ötesinde Napolyon’u görmedik, tanımıyoruz, nasıl sevişiyordu bilmiyoruz, bize nasıl gösterilirse onu kabul ediyoruz, ama canı kadar çok sevdiği kadına bile sevişirken atına davrandığından daha bile az nazik davranıyorsa ne diyeyim?

Fransız bir arkadaşımla filmi konuşurken söylediği ilginçti, “Evet, Napolyon kaba saba bir adammış, onu biraz derleyip toparlayan Jozefin olmuş ama filmde bu kadar aşağılanmasının nedeni biraz da filmin İngilizler tarafından yapılmış olması!

Tarihi kişiliğini ve gerçekleri bir tarafa bırakırsak, film savaş sahneleri açısından büyük prodüksiyon, fışkıran kan görmeyi sevenler izleyebilir. Oyuncular harika; sanatçılar ellerinden geleni yapmış. Porto Riko’yu Joaquin Phoenix, berbat bir adamı çok iyi oynuyor! Zaten bu kadar büyük prodüksiyon bir filmde kimse rolünü kötü oynayamaz, artık onu da öğrenmiş bulunuyoruz. Erkekler için iyi bir seyirlik olabilir. Kadınlara göre bir film değil!

Yönetmen : Ridley Scott

Senaryo : David Scarpa

Görüntü Yönetmeni : Dariusz Wolski

Kurgu : Sam Restivo, Claire Simpson

Müzik : Martin Phipps

Oyuncular : Joaquin Phoenix, Vanessa Kirby, Tahar Rahim, Ludivine Sagnier, Youssef Kerkour, Ian McNeice, Paul Rhys, Jonathan Barnwell

İngiltere / Tarihi-Biyografi-Macera-Savaş / 158 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz