Gülizar

Kırmızı Kolye, Kırmızı Elbise ve Çürükler

Gülizar; taciz edilen bir kadını anlatıyor; ancak erkek hegemonyasının altında ezilen bir film olarak karşımıza çıkmıyor. Tam tersine Gülizar tüm yaşadıklarına rağmen güçlü durabilmeyi başarıyor. Hiç bilmediği bir şehirde, hiç bilmediği bir dünyada kendisine alan yaratıyor. Tüm sessiz çığlıklarını bir kibrit çöpünün aleviyle dışarı atıyor. Sanat Yönetimi açısından etkileyici olan film, oyunculuğun da ön plana taşındığı, sosyal sorumluluk açısından da dikkat çeken bir film olarak seyirci karşısına çıkıyor.

Gülizar; taciz yaşamış kadın ya da erkekler için tetikleyici bir film olabilir. İzlemek isteyenler bunu düşünerek izlemeyi tercih edebilirler.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Travmaları Besleyen Yaralar

Yönetmenliğini Belkıs Bayrak’ın yaptığı Gülizar filmini Ankara Film Festivali kapsamında Ulusal Yarışmanın açılış filmi olarak izledim. Ecem Uzun’un başrolde olduğu filmde Bekir Behrem, Hakan Yufkacıgil, Ernest Malazogu yer alıyor. Ecem Uzun’un rol için biçilmiş kaftan olduğu ve Bekir Behrem’in de çok iyi bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Bekir Behrem’i daha önce izleme şansım olmamıştı. Başarısına başarı katacağından eminim.

Gülizar Türkiye-Kosova ortak yapımı olarak dikkat çekiyor. 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Sanat Yönetmeni, En İyi Kostüm Tasarımı ve Jüri Özel Ödülünü kazanırken; 12. Boğaziçi Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve FİYAB En İyi Yapımcı ödüllerine layık görüldü.

Filmin Konusu

Spolier

Türkiye’de kırsalda yaşayan genç bir kız olan Gülizar (Ecem Uzun), Kosova’da yaşayan Emre (Bekir Behrem) isimli bir adamla evlenmek üzere ailesini, yurdunu, geçmişini geride bırakır. Annesiyle otobüs yolculuğu yaparken, sınırda yapılan pasaport kontrolünde annesinin pasaport süresinin dolmak üzere olduğu anlaşılır ve Gülizar Kosova’ya yalnız gitmek zorunda kalır. Büyük bir aşkla olmasa da yeni bir hayata başlamanın verdiği umutla Kosova’ya giden Gülizar, mola sırasında tuvalette saldırıya uğrar. Cinsel bir saldırıdan çürüklerle kurtulur. Kosova’ya vardığında Emre onu karşılar. Emre sakin yapılı biridir. Birlikte evlilik hazırlıklarını tamamlamak için hastaneye sağlık raporu almaya giderler. Doktor kontrolü sırasında vücudundaki çürükleri gören doktor, raporu vermek istemez. Kızın rızası olup olmadığını ve şiddete maruz kalıp kalmadığını öğrenmek ister. Bir yolculukla yeni başlangıçlara, umutlara, heyecanlara sürüklendiğini düşünen Gülizar’ın yaşadığı bu travma hayatlarının baş köşesine oturur.

Güneşli Pazarlar, Gri Perşembeler

Hikaye tam olarak Emre’nin yaşanan saldırıyı öğrenmesiyle başlıyor. O ana kadar yaşadığı tacizi sessizlikle sindirmeye çalışan Gülizar’ın duygu durumuna sadece görsel olarak hakimken, Emre’nin olanları öğrenmesiyle işitsel olarak da dahil oluyoruz. Emre yaşananları ağırbaşlılıkla kabul etse de Gülizar’ın davranışlarındaki çekingenlik, Emre’ye olan mesafeli tavrı, içine kapanık sessiz biri olması aralarındaki ilişkiyi zedeliyor. Özellikle taciz gibi travması ağır geçirilen durumlarda yardım alması gereken kadınların, yaşadıklarını hemen unutması bekleniyor. Emre, Gülizar’ın yaşadıklarını kolaylıkla kabullendiği için bunun takdir edilmesi gereken bir davranış olduğunu düşünürken, tipik bir erkek gibi olaya sadece kendi açısından bakıyor. Oysaki ortada yaşanan bir taciz var ve bunun Emre’yle hiçbir ilgisi yok. Tacize uğrayan kişiye profesyonel yardım sağlamak yerine, ondan yaşadıklarının unutulması isteniyor. Her ne kadar düzgün, iyi huylu olsa da Emre de kadınlara yapılan tacizin bıraktığı hasarları anlamıyor, anlamak istemiyor.

Düğün günlerinin daha farklı olacağını düşleyen Emre için, düğün günleri de diğer hazırlık aşamasında olduğu gibi istediği gibi geçmiyor. Öyle ki, Gülizar yaşadığı taciz için: “Bu benim tercih ettiğim bir şey değildi Emre, bu benim başıma geldi.” demek zorunda kalıyor. Üstünde gelinliğiyle evlenmek üzere olduğu adama böyle bir cümle kurması Gülizar’ın güçlü, ama travmasını atlatmakta zorlanan bir kadın olduğunu düşündürüyor. Fiziksel taciz yaşamış biri, bırakın bir erkekle cinsel ilişki yaşamayı, koluna dokunulmasına bile tepki gösterebilir. Emre’nin iyi huyluluğu sessiz manipülasyon yapma tavrının önüne geçemiyor. Gülizar’a dair her hamlesinde olumsuz karşılık görmesi onu sessiz tepkiler vermeye itiyor. Bu da Gülizar için içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırıyor.

Gülizar’a saldıran kişiyi karış karış ararken, tesadüfen hiç aramadıkları yerde karşılarına çıkması Gülizar için sıkışmışlık hissi yaratıyor. Emre’nin ve ailesinin bir tanıdığı tarafından taciz edildiğini öğrenen Gülizar bunu kimseye söylemiyor; ancak bir sohbet anında yüzündeki ifadeden ve vücut dilinin değişiminden dolayı Emre tacizcinin kimliğini fark ediyor.

Gülizar’ın intikamını Emre mi almalıdır?

Kişisel bir yerden değerlendirirsem, böyle bir travmadan az hasarla çıkabilmek çok zor. Yine de ortada alınacak bir intikam varsa, bir yüzleşme yaşanacaksa bunu bizzat tacizi yaşayan kişinin yapması gerekiyor. Başkasının onun yerine kefaret ödetmesi, sorunu yaşayan kişinin içsel değişimine katkı sağlamayabilir.

Yönetmen de benimle aynı şekilde düşünmüş olacak ki; finalini Gülizar’ı rahatlatan bir eylemle yapıyor. Yağmurun bıraktığı temizlik ve ferahlık duygusu, final sahnesi üzerinde de aynı etkiyi bırakıyor.

Gülizar; taciz edilen bir kadını anlatıyor; ancak erkek hegemonyasının altında ezilen bir film olarak karşımıza çıkmıyor. Tam tersine Gülizar tüm yaşadıklarına rağmen güçlü durabilmeyi başarıyor. Hiç bilmediği bir şehirde, hiç bilmediği bir dünyada kendisine alan yaratıyor. Tüm sessiz çığlıklarını bir kibrit çöpünün aleviyle dışarı atıyor. Sanat Yönetimi açısından etkileyici olan film, oyunculuğun da ön plana taşındığı, sosyal sorumluluk açısından da dikkat çeken bir film olarak seyirci karşısına çıkıyor. Özellikle kostüm ödülünü kazanmasına neden olduğunu düşündüğüm Gülizar’ın giydiği kırmızı elbise gözümün önünden gitmiyor.

Gülizar; taciz yaşamış kadın ya da erkekler için tetikleyici bir film olabilir. İzlemek isteyenler bunu düşünerek izlemeyi tercih edebilirler.

Yönetmen / Senaryo : Belkıs Bayrak

Görüntü Yönetmeni : Kürşat Üresin

Kurgu : Selin Eren Şahin

Müzik : Kanan Rustamli

Oyuncular : Hakan Yufkacıgil, Ecem Uzun, Bekir Behrem, Ernest Malazogu, Aslı İçözü, Serdar Bordanacı, Hülya Aydın, Şahsuvar Aktaş

Türkiye / Dram / 84 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz