Sekizinci Aile

ZENGİNLEŞTİRİLEMEMİŞ HİKAYEYE, TEKRARLI DİYALOGLAR VE  BOLCA ARGO

Bol tekrarlı diyaloglarına / sahnelerine, yoğun argo kullanımına ve yayınlanan bölümlerinde henüz yeterince zenginleştirilmemiş hikayesine rağmen; kast seçimiyle, sade / anlaşılırlığıyla, doğallığıyla ve yavaş tonuyla izleyicisini yormayan ve komedi dolu bir hafta sonu geçirmek isteyenler için iyi bir alternatif olmuş. Her daim izlemekten zevk aldığımız oyuncuların içinde yer alması dizinin avantajı olmakla beraber, diziye dair beklentilerin azaltılması taraftarıyım. 

OrtaKoltuk Puanı:

 

Disney + dijital platformunun dram ve komedi türündeki son dizi yapımlarından “Sekizinci Aile” 19 Kasım itibariyle yayına girdi. Yerli bir yapım olduğu için galası ve gala görüntüleri oldukça ses getiren dizinin yayın tarihi birçok izleyici tarafından merakla bekleniyordu. Emmy ödüllü tek oyuncumuz olma ünvanını hala taşıyan ve bu ay içerisinde yine oldukça başarılı bir dijital platform işi olarak adlandırabileceğimiz “Gibi” dizisinin ekibinden Aziz Kedi ve Feyyaz Yiğit’in yazarlığından çıkma “Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana” isimli sinema filminde yer alarak yılın son dönemini ekran ve perde görünürlüğü açısından verimli geçiren Haluk Bilginer’in başrolünü göğüslediği bir dizi olduğu için ben de yayınlanır yayınlanmaz izleyenler arasındaydım.

25 Film ve Normal Film’in yapımcılığını üstlendiği dizide, Ali Atay dizinin yönetmenliğine imza atarken, senaryosunu Cihan Talay ile Ali Atay birlikte kaleme alıyor. Bildiğimiz üzere, oyuncu kimliği ile Leyla ile Mecnun (2011) ve Ben de Özledim (2013) ve Son Yaz (2021) benzeri içinde bulunduğu televizyon işlerinin izlenmesini sağlayan ve Haluk Bilginer’le daha önce çalışma imkanına sahip olduğu Masum (2017) dizisi ve dram türünün güzel bir ürünü Nuh Tepesi (2020) filmiyle benim de gönlümde taht kuran Ali Atay; Limonata (2015), Ölümlü Dünya (2018, 2023), Cinayet Süsü (2019) gibi komedi yapımlarıyla sinema dünyasında yönetmenlik ve senaristlik tecrübesi edinmişti. Farklı bir dijital platform için yaptığı Anonim (2024) dizisi, Atay’ın daha önceki işlerinin tonundan sıyrılarak son dönemde daha keskin, radikal ve absürt denilebilecek işlerde yol almayı planladığının göstergesiydi ve “Sekizinci Aile’nin” onun bu işleri kapsamında ele alınabileceğini düşünüyorum. Bu dizide de rutinini çok bozmayan ve yaptığı işe imza atarcasına oynadığı karakterle ekranda kendini gösteren Atay, Anonim dizisinde birlikte çalışmanın tadına vardığı Cihan Talay’ı senaristliğine ve oyunculuğuna ortak ediyor.

Zengin ve Güçlü Oyuncu Kadrosu

Oyuncu kadrosunu, Hazal Kaya, Çağlar Çorumlu, Serkan Keskin, Erdem Şenocak, Mehmet Özgür, Alper Baytekin, Melisa Döngel gibi isimler oluştururken; Serkan Keskin, Erdem Şenocak ve Mehmet Özgür gibi oyuncuların kadroya dâhil edilmesinin izleyicinin diziden beklentisini ister istemez arttırdığını düşünüyorum. İzlemenizin sonrasında ise bu beklentinin yersiz olmadığını ve bu denli yeteneklere sahip bir kadrodaki uyumun şahane olduğunu fark ediyorsunuz. Bir aile portresi sunma iddiasında bulunan dizi, güçlü oyuncularıyla gerçek ile kurgu arasındaki ayrımı zorlaştıracak şekilde izlemesi keyifli bir hikaye ortaya çıkarıyor.

Dolayısıyla “Sekizinci Aile’de” bizlere aile duygusunu geçiren hikayenin içeriğinden ziyade oyuncularının olağanüstü performansı oluyor. Şahsi yaşamlarımızdan yola çıktığımızda, nasıl ki aile ortamımız çıplak, savunmasız ve kendinden menkul olabilmemiz için bir imkan sağlıyorsa, bu dizide yapılmaya çalışılan da bu denilebilir. Büyük bölümünde yalnızca aile bireylerine denk geldiğimiz ve konuk oyuncuların nadiren dahil edildiği sahnelerde, bizleri sansürsüz bir doğallık karşılıyor.Karakterlerin oldukları halleriyle olabilmeleri yani ideal benliklerinin yerine gerçek benliklerini birbirlerinin yanında rahatça yaşamalarınınsa bu doğallığın yakalamasında payı fazla oluyor.

Sezon İçeriği ve Süresi

Dizi şu ana değin, dört bölüm yayınlanmış durumda. Dijital platformlardaki geleneği bozan bir özellik bu. Çünkü, dizilerin ya sezonluk ya da ilk iki bölümü verildikten sonra yeni bölümlerin haftalık yayınlanması söz konusu. Dizinin ilk sezonunun sekiz bölümden oluştuğu düşünüldüğünde, geri kalan dört bölümün yayın planlamasının nasıl yapılacağıyla alakalı yapım ekibi veya platform tarafından bir duyuru yapılmadı. Hikâyenin bu şekilde verilmesinin kendi içinde bir izahı olduğunu ihtimali üzerinde durulabilir. İlk iki bölüm ile çatısını oluşturan ve karakterlerini tanıtan dizi diğer iki bölüm ile kahramanlığını yolculuğa çıkardığı kaotik bir sürece giriş yapıyor. Bir dram ve komedi türü dizisinden bahsedildiği halde, kalan dört bölüme hikayenin bu unsurlarına aksiyonun da ortaklık edeceği izlenimi ediniliyor. Bölüm başı ortalama 30-40 dakikadan meydana geliyor ve bu süre tüketimi kolay bir süre olmasına bağlı, bir oturuşta dizinin yayınlanan kısmını tamamlamamıza yardımcı oluyor. Her bölümün başlamasını takiben, bir önceki bölümün anımsatıcısı görüntüler gündeme geliyor ve dizi karakterlerinin olmasa da bir hafıza aracı olarak kendisinin flashback sahnelerini kullanmayı ihmal etmiyor.

Hikayesi

Dizi, babasının küçük bir atölyede yürüttüğü tekstil işini (bornoz, havlu vb.) zaman içerisinde büyüterek dünyanın sekizinci ailesi olacak şekilde fabrikalar kuran, 120’nin üzerindeki ülkede işletmeleri bulunan, ülkenin ve dünyanın sayılı zengin firmalarından biri hale gelen fakat bu büyük ivmeyi nasıl kazandıklarıyla ilgili gizemi korumaya özen gösteren Erol Basmacıgil (Haluk Bilginer) ve onun biri kız diğerleri erkek olmak üzere toplamda altı çocuğunun (hepsi üvey) yaşamını kapsayan Basmacıgil ailesini konu ediniyor. Perdeye yansıyan kısımda tekstil işlerini görünür kılan fakat arka planda diğer büyük ailelerle beraber, maden kaynaklarına erişim sağlayabilmek için hangi ülkenin başkanının değişmesinin lazım geldiği, nerede savaş çıkacağı ve hangi bağlantıların buna hizmet edeceği gibi önemli kararların alınmasında söz sahibi olan ailenin gündelik hayatı devam etmekteyken, Nauru gibi Afrika’daki küçük bir ada için kurdukları planların “birilerini” mutlu etmediklerine dair aldıkları işaretler aileyi tedirgin etmeye başlıyor. Aksilikler silsilesi, yalnızca aldıkları tehditlerle sınır değil. Ülkede internet üzerinden yayınlar yapan bir gazeteci ailenin hayatını yakın takibe alıyor ve aslında herkesin içten içe sorduğu halde yüksek sesle sormaya cesaret edemediği konuları internet yayınlarına taşıyor.

Sıkışmışlık hissi içerisine giren Basmacıgil ailesinin mevcut konforunu korumak için çaba harcamaktan, risk almaktan, stratejik davranmaktan ve rasyonel kararlar vermekten başka bir çaresi yoktur. Basmacıgil ailesini; beyin işlevi gören baba Erol Basmacıgil, yurtdışında eğitim alan ve şirketin işlerini yürüten tek kız çocuğu Melike Basmacıgil (Hazal Kaya), ikinci en büyük erkek çocuk müziğe ve eski arabalara meraklı ve takıntılı Ömer Basmacıgil (Serkan Keskin), beyninde alınması riskli olduğu için bir urla yaşamak zorunda kalan, tepkilerinde filtreleme yapamayan ve öfke kontrol sorunu yaşayan en büyük erkek çocuk Orhan Basmacıgil (Mehmet Özgür), spora düşkün ve sözü uzatmaktan kendini alamayan eğitimli tek erkek çocuk Hasan Basmacıgil (Erdem Şenocak), cinsellik, madde / alkol bağımlısı ve etki altında olduğu için bedenen olsa da zihnen hiç ortamda olmayan Eren Basmacıgil (Cihan Talay) ve son olarak ALS hastası olduğu için genellikle evden dışarı çıkmayan, şirketin dijital işlerini devralan ve hastalığına bağlı konuşma ve hareket etme gibi fiziksel yeterliliklerden mahrum olan Leon Basmacıgil (Alper Baytekin) meydana getiriyor. Ailenin ihtişamlı hayatını tezahür edebilmemiz için lüks evlere, otomobillere ve jetlere sıklıkla rastlasak da, bu refahı diğer dizi yapımlarından ayırt eden farklılıklar mevcut. Bu farklılık, refahın boyutundan değil kullanım biçiminden kaynaklanıyor. Karakterlerin sahip olduğu lükse lüks muamelesi yapmaması ve mütevazi bir tutum takınması ailenin yaşamına ilişkin izleyici olarak empati kurabilmemize destek oluyor. Böylelikle, normal şartlar altında “dokunulamayan ve elde edilmesi güç” olan, bizler için de elde edilebilirliğe yaklaşıyor.

Karakter Tiplemeleri Analizi

Karakterlerinin özelliklerinin oldukça tipik / belirgin ve sivri olmasıyla dizide, keskin / sert bir tablo çiziliyor. Bahsi geçen özellikler, dizide yer verilen komediyi absürt bir zemine oturtuyor. Daha önce de ifade edildiği üzere, karakterler arasında aile olmanın getirdiği bir uyum mevzu bahis olsa da, onların sergilediği uç ve uyumsuz davranışlar aile bireylerinin ortak emeller çerçevesinde bir türlü organize olamamasına neden oluyor. Karakterlerin sorumluluk bilinci ile hareket etmemeleri, mücadele gerektiren olaylarda kaçınmacı bir örüntü içerisine girmeleri ve hazzı merkezlerine almaları, hikayede duraksamalar yaratıyor. Hazzı merkeze almak demişken, ünlü psikanalist Freud’un kişilik yapısını açıklamak için oluşturduğu id (ilkel benlik), ego (benlik) ve süper ego (üst benlik) modeli göz önüne alındığında, erkek çocuklardan Eren’i cinsellik, saldırganlık gibi dürtü ve arzularını ön plana çıkarması dolayısıyla ailenin katışıksız bir şekilde id’i yani ilkel benliği ile hareket eden bireyi olarak tanımlamak olasıyken, Orhan, Hasan ve Ömer’in id ile ego arasında konumladığı söylenebilir. Bununla birlikte, babası ve kardeşleri arasında arabuluculuk yaparak ilişkiyi düzenleyen ve rasyonel davranan Melike’nin ego’yu yansıttığı ve baba Erol Basmacıgil’in de ailenin kural koyucu ve baskı uygulayıcı otorite figürü olma rolünü üstlenen süper ego izdüşümünde bulunduğu açıklaması yapılabilir.

Ertelenen işler, imtina gösterilmeyen konular, ağızdan kaçırılanlar, riayet edilmeyen niyetler ve rahatına düşkün tiplemelerle dizide bir dağınıklık ve savrukluk rüzgarları esiyor. Kendilerinden doğan bu aksamalara karakterlerin agresyonel reaksiyonlar vermelerine şahit oluyoruz. Sanki vardiya halinde yaşananların sorumlusu ya da eleştireni olma pozisyonunda çalışıyorlar. Karakterlerin varoluş hallerine karşılık, biz seyirciler de öfke ve gülme salınımları arasında gidip geliyoruz. Aynı zamanda, karakterlerin bu davranışları, ailenin gizemlerini koruma ilkesine de ters düştüğünden, heyecan ve gerilim faktörü tetikleniyor. Sahnelerin gereğinden fazla uzaması ve diyalogların tekrar düşmesi de tam bu noktada gerçekleşiyor. Bu tekrarlara karakterlerin sıklıkla kullandıkları argo dili de eklemleniyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde, dizinin çekirdek olaylarının bölüm başına 20 dakikaya indirgenebileceği yorumunda bulunmak yanlış olmayacaktır.

Mikrodan Makroya

Baba Erol Basmacıgil ve altı çocuğunun bileşeninden meydana gelen ailenin yaşantılarıyla bel kemiği oturan dizinin “aile” gibi mikro bir topluluğu ele alırken, daha geniş bir yelpazeden makro bir topluluk olan topluma ve dünya düzenine atıfta bulunduğu görülüyor. Baba Erol Basmacıgil karar verme mekanizmasını elinde tutan bir hakimiyet / iktidar merci olarak aile içerisindeki bireylere yaptırım gücü uyguluyor ve onların görev ve yetkilerinin sınırlarını çiziyor. Bu yetki ve sınırlılıklar doğrultusunda hareket eden çocuklar ise sorgulamaksızın, neticeler üzerine düşünmeksizin ve en önemlisi sahip oldukları gücün farkında olmaksızın babaya hizmet eden bir kullanım sahasını oluşturuyorlar. Burada, her ne kadar bir konfor alanında yaşamlarını hüküm sürseler de, çocukların babanın oyun kuruculuğu altında bir mağduriyeti deneyimlediklerinden bahsedilebilir. Aile gücü ve başarıyı elinde tutarken, bu gücün ve başarının karşılığını entelektüel kapasite açısından sunamıyor. Nauru’ya seçilecek yeni başkanın kim olacağı ailenin lahmacun yediği bir esnada tartışması hasıl oluyor. Bu başkanın Nauru için “en kötü” ve Basmacıgil ailesi için “en iyi” aday olması gerektiği vurgusunun yapılması dizinin politik düzene attığı eleştirinin bir göstergesi niteliğinde. Bu görüntülerle karşılaşmak, buz dağının görünen yüzünde izleyicisi güldürse de, görünmeyen yüzünde düşünmeye sevk ediyor ve yeni dünya düzeni adına ürkütüyor.

“Düşman” İçerde Mi? Dışarda mı?

Ailenin kapalı kapılar ardında dönen düzenini ifşa etmeye yemin eden, yayınladığı videolarla yaklaşmakta olan fırtınayı haber veren ve antagonist karakteriyle tabiri caizse ailenin tadını kaçıran gazeteci Murat Türkmen, sorulmaması gereken soruları aileye yöneltiyor. Bu rol gazeteci kimliğinden ileri geliyor gibi görünse de, karakter halkı yani bir anlamda biz izleyicileri de temsil ediyor. Hatta Murat karakteri, sevgili Ali Atay’ın dizideki yönetmen kimliğine kadar uzanabiliyor. Bir karaktere yüklenebilecek anlamların fazlalaşması da bu karakteri dizi içinde önemli bir pozisyona sürüklüyor. Murat karakterinin bir gazeteci olarak ulaşmak / varmak istediği bir yer var. Burası, ailenin herkesten gizlediği, sakladığı ve ortalığa saçılmaması için ihtimam gösterdiği bir yer. Paralelinde, ailede görünmeyen bir şey / biri daha var. O da Leon Basmacıgil.

Leon, çoğu zaman, fiziksel sınırlılıklarından dolayı evde varlığı unutulan, ne istediği sorulmayan, önemli anlarda orda olması için hatırı kollanmayan ve hareket/sorumluluk alanı geniş diğer çocuklara kıyasla geri planda kalan biri. Görünürlük açısından bakıldığında, onun aile içindeki yerleşimi, gölgede kalan yan olarak tasvir edilebilir. Dolayısıyla gazeteci Murat Türkmen’in ulaşmak istediği gizli / örtük yerle, Leon’un aile içindeki konumu örtüşüyor. Bu benzerlik, dizinin hikayesinin gidişatını etkiliyor. Gücünü korumak için Murat Türkmen gibi dış dünyayla (ötekiyle) mücadele etmesi gerektiğini düşünen Basmacıgil ailesi, odak noktasını iç dünyayla, kendiyle yani gölge yanıyla yüzleşmek olduğunu kavramak durumunda kalıyor.

Diziye Dair

“Sekizinci Aile”, bol tekrarlı diyaloglarına / sahnelerine, yoğun argo kullanımına ve yayınlanan bölümlerinde henüz yeterince zenginleştirilmemiş hikayesine rağmen; kast seçimiyle, sade/anlaşılırlığıyla, doğallığıyla ve yavaş tonuyla izleyicisini yormayan ve komedi dolu bir haftasonu geçirmek isteyenler için iyi bir alternatif olmuş. Her daim izlemekten zevk aldığımız oyuncuların içinde yer alması dizinin avantajı olmakla beraber, diziye dair beklentilerin azaltılması taraftarıyım.  Şimdiden herkese iyi seyirler!

Yönetmen : Ali Atay

Senaryo : Ali Atay, Cihan Talay

Müzik : Tsvetan Kadiiski, Ivaylo Natzev, Okan Kaya

Oyuncular : Haluk Bilginer, Hazal Kaya, Çağlar Çorumlu, Ali Atay, Serkan Keskin, Erdem Şenocak, Mehmet Özgür, Cihan Talay, Alper Baytekin, Melisa Döngel

Türkiye / Komedi / 4 Bölüm 35 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz