Allah Yazdıysa Bozsun
Allah’ım Neydi Günahım?
Bu hafta romantik komedi kontenjanından sinemalarda gösterimde bulunan “Allah Yazdıysa Bozsun”, açılışını ünlü Fransız fabl yazarı Jean de La Fontaine’in (1621-1695) insanın kaderinden kaçamayacağına dair sözü ile yapıyor. Ve ne olursa olsun aşkın kader ile ilintili olduğu, bundan sakınmanın mümkün olmadığı gibi söylemlerden hareket ediyor. Bunu destekler mahiyette ise o isyan yakarışlı Sezen Aksu’nun “kahpe kader ağlarını ördün mü?” mısralarındaki şarkısı ile perçinleniyor. Aslında çoğu yerli romantik komedi filmlerinde görülen başlangıç sekanslarının fena olmayan havası bu filmde de var. Ve üstüne de yine ünlü isimler buna ilave edilince sinema koltuğuna oturduğumuzda yapımın yine türünün örnekleri gibi kötü olabileceği endişemiz bir miktar da olsa azalıyor.
1986 Bursa doğumlu Gonca Vuslateri son dönem Ezgi Mola, Gupse Özay, Büşra Pekin ve Zeynep Sakallıoğlu gibi genç komik kadın oyuncularının önemli temsilcilerinden. “Bizans Oyunları”, “Hedefim Sensin” gibi sinema filmlerinde karşımıza komik kadın olarak çıkmıştı. Son olarak İbo Show’daki kıyafeti ve de Hakan Altun ile olan kısa süreli aşk ilişkisiyle gündemimizde iken yeni bir film ile yine karşımızda. Üstelik tesadüfe bakın ki isminin hep bir şekilde anıldığı, Gonca Vuslateri’nin çokça tartışılan SİYAD ödül töreninde Atilla Özdemiroğlu ile olan ölüm vb üzerine doğrusu biraz tuhaf kaçan konuşmasını tiye alan Cem Yılmaz’ın Netflix’de gösterimi yapılan Erşan Kunerisi de görücüye çıktı. Bir şekilde Gonca Vuslateri’nin Cem Yılmaz ile kaderleri birbirine bağlı sanki. Asıl rollerden Burak’ı canlandıran Burak Yamantürk ise geçmişte birkaç yapımı olan, Vuslateri kadar popüler olmasa da o da yine kendisi gibi oyuncu olan Özge Özpirinçci ile iyi giden evliliği ile de biliniyor. Şimdi gelelim filmimize ve bana sinemada “Allah’ım Neydi Günahım?” dedirten ayrıntılara…
Bir Daha İzlemek mi? Allah Yazdıysa Bozsun…
Yönetmenliğini “Adını Feriha Koydum” başta olmak üzere birçok dizinin yönetmenliğini üstlenen Barış Yöş’ün üstlendiği “Allah Yazdıysa Bozsun” filmindeki karakterler yine üst sınıf seviyesinden belirlenmiş. Ortalama üstü bir gelire sahip olan asıl oğlumuz Burak (Burak Yamantürk), önemli bir şirkette üst pozisyona sahip, yeni yurt dışından dönen, anne ve babası Amerika’da olan ve dedesi ile zaman zaman ilgilenen birisidir. Can (Emre Dinler) ve Sercan (Emre Bulut) en yakınındaki arkadaşlarıdır. Burak kendisi ile mektup arkadaşı olduğunu sandığı ve aynı şirkette çalışan Eliz (Öznur Serçeler) ile evlilik yoluna girmiştir. Ancak nişan sürecinde Eliz’in ileri sahnelerde çıkan bir kısım hileleri ortaya çıkar. Annesi (Nurseli İdiz) hasta olmamasına rağmen onu kullanır ve bir bakıma bu duygu sömürüsü hali ile evliliği bir an önce gerçekleştirmek istemektedir. Eliz’in işle ilgili de sıkıntıları vardır.
Bu sırada yapılacak bir görüşmeye Eliz’in yakın arkadaşı Irmak (Gonca Vuslateri) Burak’a eşlik eder. Aslında Eliz’in ihmali ile kötü geçmesi düşünülen bu iş görüşmesi Irmak’ın güvenlikli bölge ile mahalle sıcaklığını uyuşturan proje planı ile gayet iyi geçer. Ve yolda da Burak ile Irmak arasında romantik bir sıcaklık başlar. Yemek, yüzük alma ve asansörde mahsur kalma ile birlikte Burak’ın Eliz’e olan ilgisi sönümlenir ve Irmak’a âşık olur. Irmak ne kadar kaçsa, ev ve iş arkadaşına ihanet etmek istemese de, Eliz’in artık tahammül edilmesi mümkün olmayan o “hain” planları nedeni ile Burak’taki ona dair şüphelerle finaline saklanan bir rotaya gidilir.
Evet, kâğıt üzerinde filmin mesajı Eliz’in villasındaki yüzüğün yastık altına koyulduktan sonra rüyada kim çıkarsa onunla aslında birlikte olunacağı şeklindeki fatalist anlayışla Irmak’ın rüyasında arkadaşının nişanlısı Burak’ı görüp “Allah yazdıysa bozsun” şeklindeki sözünden hareketle ilerlese de her şey kâğıt üzerindeki gibi iyi gitmiyor. Öncelikle filmde yan karakterleri olan İsmail Dede (Köksal Engür), Can, Beren, Pelin Öztekin’in hayat verdiği sürekli erkek arayışı içindeki Songül gibi eklemeler oldukça yapay. Ve Eliz’in aslında mektup arkadaşı olan kişi olmaması ve diğer hileli kurguları da hiç inandırıcı değil.
Ayrıca buna Gonca Vuslateri’nin “Manik Serçe” kitabı gibi yazarlığının da belki etkisi ile entelektüel bir sosu yapıma bulandırma gayreti olarak Burak ve Irmak’ın önemli şairlerimizden Turgut Uyar’ın “Büyük Saat” kitabını birbirlerine okumaları ya da öyle bir görüntüsü olmamasına karşın Burak’ın Fransız sanat filmleri kataloğunun masasında olması da yine filmin hileleri.
Üstelik Vuslateri’nin canlandırdığı Irmak’ın asansördeki “Evlerinin Önü Boyalı Direk” şarkısı başta olmak üzere arabadaki, yemekteki görgüsüz kız halleri sempatik olmadığı gibi Burak gibi Avrupai bir karakteri hangi yönü ile bunların cezbettiği de tam bir muamma. Ve Burak ile Irmak arasında işte de dâhil olmak üzere birbirlerine şiir okuyacak kadar bunca görüşme olurken Eliz’in bunun farkına varmaması ve Eliz’in o malum evdeki yeni arkadaşı halleri ya da restoran tuvaletindeki buluşması da akla ziyan ayrıntılar. Ve yine bolca Sezen Aksu şarkısı ile de gönüllerimizi kazanma hamleleri artık “yeter” dedirtiyor.
Filmin hemen hemen her sahnesi aklımızla dalga çeker ayrıntılarla dolu… Görüntüler ve renk kullanımı Avrupa ve Amerika romantik sineması biçiminde ilerlese de artık bu türden türün kötü örneği filmler çokça orada da yapılmıyor… Artık lütfen yapmayın… Bu filmler bunca emeklere karşın kimseye bir fayda sağlamıyor…
Allah Yazdıysa Bozsun, bu senaryosu ve oyunculukları ile bir daha gösterilirse izlersem “Allah Yazdıysa Bozsun” dedirtiyor. Madem kader bizi bir yerlere sürükleyecek, bu sinema diliyle bu film ve benzerleri bir daha olmasın diye duacı olalım, benden söylemesi…
Yönetmen : Barış Yöş
Senaryo : Gökçe Tezdoğan, Gökhan Yıldız
Görüntü Yönetmeni : Vedat Dikmetaş
Müzik : Barış Aryay
Oyuncular : Gonca Vuslateri, Burak Yamantürk, Nurseli İdiz, Köksal Engür, Öznur Serçeler, Pelin Öztekin, Merve Sarıtaş
Türkiye / Romantik-Komedi / 105 Dk.